'Adamın biri sabahın erken saatinde sokakta park etmiş olan bir karavandan benzin çalmak ister. Elinde bidon ve hortumla araca yaklaşır ve deponun kapağını açar, hortumu daldırır ve emer.
Polis adamı 15 dakika sonra orada kıvranırken bulur. Çünkü adam hortumu benzin deposuna değil, pis su deposuna daldırıp emmiştir!.. Karavanın sahibi şikayetçi olmadığını söyler ve; 'son birkaç aydır bu kadar gülmemiştim' der…'
Yazılı ve görsel basınımızın haline bakınca, ben hem hayret ediyorum, hem de çok gülüyorum.
Bunların çoğu da hortumu, Türk Milletinin deposu yerine, AKP'nin deposuna yani, yanlış yere soktular;
'Özgür Basın' , 'Doğru haber vermek' , 'Kalemini kır ama satma' gibi ilkeleri çoktan unuttular;
'Başbakan ne der' , 'Patron ne düşünür' , 'Hocaefendi kızar mı' , 'Kayınpederin dediği gibi olsun' 'Kaynanamı kızdırmayalım' . 'Kandili küstürmeyin' , 'İmralı ne emretmişti' , 'Deniz Feneri davası yoktur' , 'Gerçekleşmemiş Darbe teşebbüsü vardır' , 'Basılmamış kitap suçtur' ,
'Bazı kitaplar bombadan daha tehlikelidir' gibi ilkelere geçerlilik kazandırdılar.
Gazetelerde bu yeni ilkelere biraz olsun uymayan yazarların tamamının işine son verdiler. Gazete yönetimleri, iktidara uyum sağlayacak şekilde değiştirildiler. Gazete satın alan bir işadamının ilk ziyareti Başbakan'ın Sarayı(!) oldu ve gazetenin bundan böyle Başbakan'ın emrinde olduğu saygıyla bildirildi… Televizyonlarda haber ve tartışma programları en alt düzeye indirildi. İktidarı eleştiren mizah programlarının tamamı yayından kaldırıldı.
Yerine; 'Haydi Evlenelim' , ' Evlendir beni abla','Niyetim ciddi' ,
'El bisikletiyle Erdeğe girelim' gibi sosyal içerikli(!) toplumsal programlar dolduruldu…
*İlkokul 4 üncü sınıftan itibaren 'ARAPÇA' dersi kondu,
*Üniversiteye girişte katsayı kaldırıldı, milyonlarca normal liseli gencin hakkı çiğnendi,
*Üniversitelerden sonra, önce orta öğretim'de sonra da ilkokullarda türban ile derslere girilmeye başlandı, öğretmenler tarikat militanları tarafından tehdit edildi,
*Van'da depremin üzerinden iki ayı aşkın bir zaman geçti, okullar hala kapalı,
*Van ve Erciş'te insanlar hala (-10) derecede çadırlarda yaşıyorlar,
*Kavgalı olmadığımız komşumuz kalmadı, bazılarıyla savaşacak hale geldik,
*TÜİK' e göre 47 milyon kişi ekonomik krizde,
*İnsanlar, 5 yıldır 'tutuklu' olarak cezaevlerinde tutuluyor,
*PKK Terör örgütü, artık 'Otonomi yetmez' aşamasına geldi, açıkça bölünme talep ediyorlar…
*Atatürk'e küfreden adamı baş tacı yaptılar, basın kıs kıs güldü,
Delikanlı basınımız, bu yazılan gerçeklerin hiçbirini görmez, duymaz, yazmaz, yazamaz…
Bu yazdıklarımın kırkta biri geçmiş iktidarlar zamanında olsa idi, basın o iktidarı sokağa çıkamaz hale getirirdi…
Ülke gerçeklerini yazamayan delikanlı basın, 'Görmemişin oğlu olmuş' hesabı, TBMM den geçen, Milletvekilleri emeklilerin maaş artışına sayfa sayfa yer ayırmaya başladı ve her zaman yaptıkları gibi hedef şaşırttı.
Basın, yapılan işte hedefe Milletvekillerini oturttu. Kamuoyunun tepkisi de doğal olarak milletvekillerinin üzerine yoğunlaştı.
Halbuki, herkesin bilmesi gereken gerçek şudur; TBMM' den Başbakan Erdoğan'ın talimatı olmadan hiçbir yasa geçemez. Bu konuda da ki emri Başbakan Erdoğan vermiştir ve AKP grubu oy kullanmıştır.
Sebebi de çok basittir. AKP tüzüğüne göre 3 dönemden fazla kimse milletvekilliği yapamaz. Çok sayıda AKP'li bir daha milletvekili olamayacak. Hazırlık bu kişiler içindir.
Benim bu konuda ki görüşüm şudur:
Milletvekilliği çok önemli ve kutsal bir görevdir. Milletvekillerinin özgürce çalışabilmeleri, kimseye borçlu olmadan görev yapabilmeleri ülke için çok yararlıdır. Bu yapılmaz ise, parlamentoya milletin vekilleri değil, çeşitli sermaye gruplarının ve holdinglerin vekilleri girer.
Pek tabii ki, milletvekilleri kendi özlük haklarını düzenlerlerken, kamuoyunu, diğer çalışanların ve emeklilerin gelir durumunu da düzeltmek zorundadırlar.
Her fırsatta milletvekillerine yüklenen delikanlı basınımız, milletvekillerinden fazla maaş alan devlet kurumlarını ve milletvekilleri emeklilerinden daha fazla emekli maaşı alan kurumların emekli maaşlarını asla görmezler !...
Bence her zaman milletin içinde olan ve belli bir zaman sonra yine seçilmek için milletin huzuruna gelecek olan milletvekilleri, eğer çalışmıyorlarsa, milletin tarafında olup dik durmuyorlarsa, ülke bütünlüğüne zarar veriyorlarsa elbet ki eleştirilmeli ve bir daha seçilmemelidirler. Milletvekillerinin maaşı, eleştirilecek son konu olmalıdır.
Kimse, her biri on binlerce dolar maaş, milyon dolarlarla transfer ücreti alan ve çoğu boğazdaki yalısında oturan 'Delikanlı Basın'ın hedef saptırmasına kanmasın.
Hedef; Emeklilerin oyunu alıp, 'intibak ve ücret artışı' dahil, onları aldatan AKP ve Başbakan Erdoğan'dır.
Hani biz, hepimiz aynı dağın yeli idik, hani hepimiz aynı sudan içmiş idik ?...
Hedef belli. Yüreği yeten bizim gibi ona konuşsun…