Kamu idaresinde değişiklik yapmak çok zordur. Yasalar değişir; bürokrasi ise yeni yasaları, eski yasalara göre yorumlamaya devam eder. Taşra ve halk açısından bakıldığında, sık sık reformlar olur ama memlekette nedense bir şeylerin değişmez.
Hakkını söke söke alma becerisini gösterenler ise her dönemde eski – yeni fark etmez, yasaları çıkarları doğrultusunda yorumlatıp uygulatırlar!
Diyelim ki, bir iktidar töreleri bozmaya kalktı, 'Doğru-yanlış bu yasa herkese nasılsa sana da o!' mu dedi!
Vay! Sen misin diyen!
Siyasi kriz hazırdır! Anlamadı mı, ekonomik kriz kendini gösterir!
'Anlaşılan bu iktidar hepten görgüsüz çıktı!' denir, tank, top sesleri yaklaşmaya başlar!
Türkiye'de nice zamandır töre terbi bozulmuş; burjuvazinin lafı para etmez olmuştur!
Bir ülkede töre oluşturmak da töreleri bozmak da kolay iş değildir.
Prof.Dr.Ahmed Davutoğlu öyle bir zamanda başbakan oldu ki, önünde önemli iç ve dış sorunlar var! 'Önemli' sözcüğü her yerde ve zamanda, sıklıkla kullanıldığı için izniniz olursa O'nu bekleyen iç ve dış sorunları 'mühim ve elzem' olarak nitelendirmek istiyorum.
Davutoğlu geçen gün, hukuk ve yönetim geleneklerimizi temelden sarsacak bir cümle kurdu: İş yerinde kaza olmayanlardan prim alınmayacak; kaza olanlara ise ağır ceza kesilecek!
İş güvenliğini sağlamanın maliyetinin ne kadar yüksel olduğunu bilen Hükümet bir karar alıyor. Bu karar yasaları uygulamanın da ötesinde, bir dikkate vurgu yapıyor: Yasaları uygulamak çoğu zaman kağıt üzerinde hazırlanan tutanaklardan ibarettir. Bu ve özensiz maddi yatırımlar, maliyetleri artırdığı gibi kazaları önlemiyor.
Sayın Davutoğlu'nun kamuoyuna duyurduğu yeni yasanın özü şu:
Yasaları uygulayabilirsin, kaza olmadığı sürece prim ödemeyeceksin. Ödemeyeceğin primleri, devletin sana verdiği bir destek gibi düşün, önemler için gerekli yatırımını yap! Hiç kaza olmayacaksa ödeyeceğin prim de olmayacak. Bu desteğimizi önemse, yatırımını da ona göre yap!
Duyduklarıma inanamıyorum!
Yeni bir aklın devreye alındığını görür gibiyim!
Sanki sırada buna benzer yeni yasaların da olduğunu duyar gibiyim:
-Vergisini zamanında ödeyenlere vergi indirimi; geciktirenlere ise ceza uygulanacak!
-İşini zamanında yapan, vatandaşı bekletmeyen ve yıllık iznin dışında izin almayan kamu personeline her yıl 20 gün ek kış tatili verilecek!
-Devlet okullarında merkezi sınavlarda Türkiye'de ilk 10.000'e giren öğrencilerin öğretmenlerine ve okul yöneticilerine ek 3.000 TL ikramiye verilecek!
Bu ve benzeri kamu hizmetlerinde bilen-bilmeyen, çalışan-çalışmayan… ları ayırt eden, kamu-vatandaş çıkar paralelliğini kuran ve kamu yönetiminde dünyaya örnek olacak adımları atabilecek bir başbakanla yüz yüzeyiz. Şahsen tanışmadığım yeni başbakanımızdan edindiğim ilk izlenim bu.
Davutoğlu, geleneklere bağlı da olsa aslında yaratıcı düşünmeyi ve davranmayı yaşamı boyunca prensip edinmiş biri. Bu özelliğini öne çıkardığı ölçüde tarihsel bir kişilik olmayı hak edecektir.
Eski Türkiye'nin politik hastalıklarından uzak kaldığı ölçüde, yaratıcı olabilecek ve 'herkesin yararına' bir kamu yönetimi inşa edebilecektir.
Allah yardımcısı olsun!