PKK Narko-Terör örgütünün militanları, Kuzey Irak'tan ellerini kollarını sallayarak geldiler. Günlerce şehirlerimizde dolaştılar. Türkiye'deki işbirlikçileri ile görüştüler, taktik ve planlar yaptılar. Sonunda Asker-Polis ve Kaymakam'dan oluşan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin görevlilerini, gündüz gözüyle armut toplar gibi topladılar ve geldikleri yoldan, 4 şehir-39 İlçe-102 Köye uğrayıp, güvenliği Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sağlanan ve yolgeçen hanına dönmüş sınırımızdan selam vererek geldikleri yere, Kuzey Irak'a geçtiler!
İsteseler, birkaç Vali bile götürebilirlerdi ama bunlar yavaş yürüyecekleri için başka sefere bırakıldılar.
Türk Devlet görevlilerini kaçıran PKK'lılar, Kuzey Irak'ta Barzani'nin peşmergeleri ile kucaklaştılar, kumanyalarını tamamladılar ve Kandil'e doğru yola revan oldular!...
Bu olay gerçekleştikten sonra Başbakan Erdoğan; 'Tepkimiz çok sert olacak' dedi, PKK'lılar tir-tir titrediler!
Böylesi bir olay, dünyanın en zayıf ve en gelişmemiş ülkesi için bile
'Yüz Karasıdır.'
Kendi kamu görevlilerini 1,5-2 yıl kurtarmayan yapılanmaya 'Devlet' denmez.
Devletini böylesine ağır bir utanç içinde bırakan siyasetçilere de 'Devlet Adamı' denmez. Bu ana kadar yapılan her şey kelimenin tam anlamıyla 'REZALETTİR.'
Kuzey Irak'ta en güçlü teknolojik silahlara ve haberleşmeye sahip ülke ABD'dir.
ABD, Türkiye'nin 'Stratejik Ortağı'dır, değil midir?
Kuzey Irak'ta, ABD'den sonra en önemli güç Barzani'dir.
Barzani, Türkiyeli Eşbaşkan'ın 'Dostu ve Onur Konuğu', değil midir?
Kuzey Irak'ta ABD ve Barzani'den izinsiz 'Sinek bile uçamaz' doğru mu?
Stratejik Ortak ve Onur Konuğu dosta, 'yahu arkadaş, siz nasıl ortaksınız sizin evinizden çıkan adamlar benim çocuklarımı öldürüyor, kaçırıyor, niçin engel olmuyorsunuz' diyemeyen Siyasetçinin düştüğü durum, kelimenin tam anlamıyla 'REZALETTİR.'
Kendi diplomatik ve silahlı gücü ile kendi çocuklarını kurtarmaktan aciz bir hükümet var. Başbakan, Devletin İstihbarat Örgütünün Müsteşarını, PKK Narko-Terör örgütünün 'Ağırlaştırılmış Ömür Boyu Hapse' mahkûm önderinin ayağına, yasalara aykırı olarak müzakere için gönderebiliyor. Karşılığında
Türk Milleti olarak, bizim adımıza ne sözler verildiğini henüz bilmiyoruz.
İşin en acı tarafı;
Dünyanın en büyük emperyalist devletlerine yokluk içinde dahi baş eğmemiş Türk Devletinin, AKP İktidarı zamanında kendi çocuklarını kurtarmak için, yabancı istihbarat örgütlerinin fahişesi haline gelmiş bir caniden yardım ister hale getirilmesidir!
Milli Ordusunun Genelkurmay Başkanının 'Terör Örgüt Başkanı' olarak tutuklanıp yargılanmasını sessiz kalarak sevinçle kabullenen AKP İktidarının,
54 bin insanımızın canını alan bir caniye 'Mandela' muamelesi yapması,
Türk Tarihi boyunca yaşanmış en büyük 'REZALETTİR.'
Bu 'Çoklu Rezaletleri', Türk Milletinden saklamak ve AKP Hükümetine yaranmak için kendi kendine sansür uygulayan Medya Patronları ve satılık kalemlerin 'Aman şov yapmayın' , 'Aman Türk Milletini uyandırmayın' tarzındaki söz ve yazılarını iğrenerek izliyoruz.
Ey Büyük Türk Milleti;
Türk Tarihinin en önemli günlerinden bir defa daha geçmektesin.
Maalesef yoğun olarak tek taraflı propaganda altındasın. Herkesi ve her söyleneni iyi dinle. Sana kim dost, kim düşman çok dikkatle ayır.
Bak bakalım;
PKK-BDP sözcüleri ile İslam Federe Devleti özlemi içindeki cemaat-tarikat artıklarının sözcülerinin dedikleri nasıl oluyor da tıpatıp birbirlerinin aynısı olabiliyor?
Nasıl oluyor da, bu sepetlerin bugün söyledikleriyle, Sevr'de İngilizler-Fransızlar-İtalyanlar tarafından Genç Türkiye Cumhuriyeti'ne dayatılan talepler tıpatıp aynı olabiliyor? Nasıl, nasıl, nasıl?...