Türk Jimnastiği'nin son yıllarda gösterdiği büyük gelişmelere bir altın madalya daha eklendi...
Artistik jimnastikten sonra ritmik jimnastikte de elde edilen tarihi başarı ile uzun zamandır hasret kaldığımız sevinç duyguları içinde bulduk kendimizi…
Geçtiğimiz yıllarda da, millî yüzücümüz Sümeyye Boyacı'nın Paralimpik Avrupa Şampiyonası kadınlar kategorisindeki birinciliği ile altın madalyayı Türkiye'ye getirmesinin ve yılın en başarılı sporcuları arasında yer almasının gururu ve sevinci hala yüreğimizde…
***
Şimdi de; Ukrayna'da devam eden Ritmik Jimnastik Şampiyonası'nda Avrupa birinciliği ile ülkemiz tarihinde bir ilk yaşandı...
Altın madalya ile yurda dönen Kadın Ritmik Jimnastik Grup Milli Takımımız'daki genç ve pırıl pırıl kızlarımız...
Duygu Doğan, Azra Akıncı, Peri Berker, Nil Karabina, Eda Asar...
Dünyada, beden eğitimini ülkesinde mecburi tutan ilk devlet adamı olan M. Kemal Atatürk'ün kızları...
Kapkaranlık bir günde güneşin açması gibi, yağmurdan sonra çıkan gökkuşağı gibiydi başarınız... Bir madalyadan çok hem de pek çok fazlası idi ülkeme kazandırdıklarınız...
Kadın duyarlılığı ve naifliği ile velhasılı, hal dili ile en onurlu halinizle tanıttınız Türk milletini dünyaya...
Ay yıldızlı bayrağı gururla açarak ne güzel hatırlattınız milli şuuru, ne güzel dinlettiniz İstiklal marşımızı...
Ritim duygumuzun son derece bozulduğu ve yaşam tempomuzun düştükçe düştüğü şu zor günlerde; siz ne güzel anlattınız senkronize olmayı…
Muasır medeniyetlerin gözleri önünde; şahane figürlerle ne de güzel çizdiniz çağdaş Türk kadını imajını...
***
'Hangi işi yapıyorsanız yapın; liyakat, disiplin ve de aidiyet duygusu mutlaka şiarınız olmalı' dercesine sergilediniz özverili çalışmalarınızı ve gayretlerinizi…
Her biriniz;
Bir kuğu gibi zariftiniz,
Bir ceylan gibi atik.
Bir kelebek gibi özgürdünüz,
Bir gelincik gibi narin...
Ne kadar güzeldiniz çocuklar...
Hırpalanmış hayallerimize umut oldunuz, yorgun ruhlarımıza ilaç…
***
Toplumun kaşındıkça kanayan yarası 'kadına karşı şiddet'in karşısında güçlü bir kadın duruşunun anlatılması daha ne kadar etkileyici ve anlamlı olabilirdi?
'Kadına şiddete hayır!' gibi; durumun vahametini artık kabul edilmiş çaresizlik haline getiren ve aslında kendi içinde aciziyet içeren söylemlerin yerini, kadınların cins-i latif olarak addedildiği taltif edici söylemlerin alması, gelecek için en büyük amacımız olmalıdır...
Merkezi ve tüm yerel yönetimleri ve de tüm STK'ları kadına ve çocuğa olumlu imajlar yükleyecek iade-i itibar söylemleri yapmaya, bu yönde beyinlerde doğru ezberlerin yer edeceği; kamu spotları, filmler ve bilboard görselleri hazırlamaya davet ediyorum.
Şimdi; 'Kadına şiddete son' başlığı altında yazılan tüm acılı hikayelere bir nokta koyma zamanıdır...
Cinsine değer veren, karar mekanizmalarında yer alarak toplumsal dönüşüme yol açan güçlü kadınların söz sahibi olacağı bir ülkede yaşamak sizin geleceğiniz olsun...
Yepyeni başarı hikayelerine ilham olun...
Var olun çocuklar…
Vücudunuza sağlık diliyorum, ömrünüze bereket…