Yazı başlığı yaptığım bu deyimi…

Kökleri Gaziantep'e dayanan eski bir dostumdan duyup da manasını merak edip sorduğumda…

Herhangi bir konuda haddini aşanlara, hak etmediği taleplerde bulunanlara…

Sonradan gelip de, emek vermediği bir konuda söz sahibi olmak için esip gürleyenlere söylenen…

Sitem ve kinaye içeren bir deyim olduğunu anlardım.

***

Bu sözün ana fikrinden yola çıkarak…

Bu kadim şehrin düşman işgalinden kurtuluş tarihine şöyle bir baktığımızda

İngiliz ve Fransız işgali altında geçen iki yıl boyunca…

Vatan ve bayrak aşkıyla…

Kadın, erkek, genç yaşlı, kurtuluş mücadelesi veren sivil halkın kendi kendisini aç/susuz savunarak…

Ve 6000 Antepli'nin şehadetiyle yazılan kurtuluş destanıyla 18 Şubat 1920 tarihinde…

Fransız birliklerine karşı kurtuluşunu ilan etmesinin ardından Gazi ünvanına layık görülen…

Ve bu mücadelesinden seksen yedi yıl sonra TBMM'de çıkarılan bir kanunla istiklal madalyası ile onurlandırılan…

Ülkenin sanayi ve ticari hayatında önemli bir yer tutan…

Fırat nehrinin beslediği bereketli toprakları ile tarıma dayalı sanayinin başkenti olan…

Tarihi ve zengin kültürü ile Anadolu'nun gözbebeği kadim şehir Gaziantep...

Kurtuluşundan 104 yıl sonra gazilik ünvanına ve istiklal madalyasına yine bir direniş hareketi ile halel getirmemeye çalışıyordu.

***

2011 Nisan ayında bu güne dek, hükümet tarafından uygulanan açık kapı politikası ile geçici koruma rejimi adı altında…

Düzensiz ve kontrolsüz bir şekilde şehre gelen ve gittikçe artan Suriyeli mülteci işgali altında geçen on üç yıl içinde

Suriyeli mülteciler; sosyal hayatta kendi dillerinden, kültür ve alışkanlıklarından taviz vermeden yaşarken…

Tüm ülkenin ağzını tatlandıran gurme şehir Gaziantep'in de günden güne ağzının tadı kaçar olmuştu.

***

Marka şehir ünvanına sahip Gaziantep'in yerli halkı, hayatın her alanında yaşadıkları sıkıntıyı ve çözüm önerilerini kamuoyuna duyurmak üzere…

41 STK temsilcisi meslek odaları, vakıf ve derneklerin imzası ile yayınladıkları bir ortak bildiri ile…

Kurtuluş yıllarında şehirlerini savundukları gibi yine tek ses olmuş vaziyette…

Suriyeli işgaline karşı, tüm güçleri ile memleketlerini savunma konusunda feryat ediyorlardı.

***

Söz konusu bildiride altı çizilen, sosyal ve demografik yapı açısından endişe duyulan hususların bazı satırbaşları ise yaklaşığı ile şöyleydi.

* Sığınmacıların istihdamı şartı ile işletmelere verilen hibe, kredi ve desteklerden, Dünya Bankası kredilerinden…

* Türkiye'de 1.726.044 kayıtlı Suriyeli çocuğun %67'sine sunulan eğitim hizmetindeki harcamalardan…

* Türk öğrencilerimiz yıllar süren hazırlık sonunda YÖS sınavı ile fakültelere girerken, Suriyeli öğrencilerin sınavsız bir şekilde fakültelere girebildiğinden…

* Gaziantep'teki üniversitelerde 2 bin'den fazla Suriyeli öğrencinin eğitim aldığından…

* Hukuk Fakültesini bitirip avukat olmuş, T.C. vatandaşı olmuş, Baro'ya kabul edilmiş, avukatlık ofisi açmış ama Türkçe bilmeyen Suriyeli avukatlardan…

* Kayıt dışı faaliyet gösteren çok sayıda Suriyeli işletmenin, küçük esnaf ve atölyenin vergi vermemesinden…

* Suriyeliler'in yaygınlaştığı işlerde toplu hareket etme, kendi isteklerini dayatma gibi durumlarla karşılaşıldığından

* Sığınmacı sayısının yüksek olduğu diğer ülkelerde; kuralların, kanunların çok net ve istisnasız uygulanıyor olması nedeniyle bu gibi sorunların yaşanmadığından…

* Suriyelilerin kültürel ve sosyal alışkanlıkları ile ,kadim Antep kültürünün olumsuz şekilde etkilenmesinden…

* Suriyeli sayısının bu denli yüksek olması ile kamu harcamalarının da artmış olmasından…

Ve milli servetimizden önemli bir pay almış olduklarından…

* Suriyeli sığınmacılar, T.C yurttaşlarının sağlıkla ilgili yükümlü olduğu muayene ücretini ve ilaç katılım payı ücretini ödemediğinden…

* Bu durumda Suriyeliler'in sağlık sistemini sık kullanması ile Gaziantep sağlık sistemine ayrılan bütçenin büyük bir kısmının Suriyeliler'e harcanmış olduğundan…

* Suriye'de Suriyeliler'in doğum oranı 2,7 iken, Türkiye'deki Suriyelilerin 5,3 seviyesindeki doğum oranı ile önümüzdeki 20 yıl içinde Gaziantep'in nüfusunun %50'sinin Suriyeli olacağı öngörüldüğünden…

* Bu sebeple, ülke ve özellikle Gaziantep için en önemli sorunun demografik yapının bozulması olacağından…

* Geçici koruma altındaki Suriyelilerin suça karışma oranları ile artan asayiş sorunlarından.

* Suriyeli sığınmacılarla birlikte şehirdeki nüfusun artması ile, enerji kaynakları ve alt yapıda yaşanan sıkıntılardan…

* Suriyeli sığınmacıların neden oldukları maliyet artışları ile gıda ve barınma sorunundan ve de iş imkanlarının azalmasından…

* Suriyelilere birçok konuda yapılan pozitif ayrımcılıkla , geçici koruma altındakilerin akrabalarını da buraya çağırmaya teşvik etmesinden

Ve bildiride yer alan daha pek çok sorundan esefle söz ederlerken…

Çözüm önerilerini de yaklaşığı ile şöyle sunuyorlardı…

***

* Türkiye'nin acilen mevcut politikasından vazgeçerek ülkemiz gerçeklerini ve halkımızın yararlarını gözetecek politikalar üretmesini.…

* Sığınmacılarla ilgili imzalanan uluslararası anlaşmaların gözden geçirilmesini …

* Sığınmacıların geri dönüşünü sağlayacak müzakerelere ivedilikle başlanılmasını…

* Ülkemizde geçici koruma altındaki sığınmacılara destek olan uluslararası yardım kuruluşlarının ülkemizi terk etmesini…

* Ve, mevcut konumlarını Suriye'de yapılandırarak, sığınmacıların kendi topraklarında yaşamalarını sağlayacak çalışmalar yapmasını…

* Suriyelilere verilen desteklerin ölçülü ve kontrollü hale getirilmesini…

* Suriyelilerin ülkemizde kalmasını özendirici şartların ortadan kaldırılmasını…

* Kanunlarımız çerçevesinde Suriyeli küçük kızların evliliğine engel olunmasını…

* Yapılan desteklerle rahat bir yaşama ortamı bulan Suriyelilerin çok çocuk yaparak nüfuslarının dengesiz bir şekilde artışını önleyecek çalışmaların yapılmasını…

* Kayıtsız olarak çalışan Suriyeli işyerlerinin denetimlerle kayıt altına alınmasını ya da kapatılmasını…

* Suriyelilere ait iş yerlerinin kanunlarımız ve piyasa şartları çerçevesinde denetlenerek disipline edilmesini…

Vb… Pek çok öneriyi…

Yazılı bir şekilde deklare eden ve bu süreçte her türlü katkıya hazır olduklarını belirten 41 sivil toplum kuruluşu…

Büyük bir nezaket dili ile; asırlardır komşu olduğumuz Suriyelilerin kendi vatanlarında huzur içinde yaşamalarını temenni ederek

'Atalarımızın kanlarını dökerek, canlarını vererek bizlere teslim ettikleri cennet vatanımızı her yönüyle korumak için her türlü fedakarlığı yapacağız' şeklindeki sözleriyle…

Bu konudaki farkındalıklarını kamuoyuna duyuruyorlardı.

***

Özetleyerek ve alıntı yaparak ana hatlarıyla köşeme taşımaya çalıştığım ve çok önemli bulduğum bu bildirinin her satırında…

'Antep direnişinde sen neredeydin ?' deyişinin içindeki o ince serzenişi daha bir iyi hissettim.

***

Ve… Atamızın Gaziantep ziyaretleri sırasında…

Bu kadim şehrin gösterdiği kahramanlığı takdire şayan bularak…

'Ben Gazianteplilerin gözlerinden nasıl öpmem ki, onlar Antep'i kurtardıkları gibi Türkiye'yi de kurtardılar.' sözleri ile onurlandıran…

Ve Antepliler'in hemşehrilik teklifini kabul buyurarak, nüfus kaydı Antep merkez olan…

Gazi M. Kemal Atatürk'ü rahmet ve minnetle andım.

Kuvayi Milliye ruhu ile o ünlü Antep savunmasında olduğu gibi…

Vatan bayrak aşkı ile; Gaziantep STK'larının deklare ettiği bu duruşun ülke sathına yayılmasını…

Ve de… Ülkem topraklarına yapılan bu sessiz işgalin ve yarattığı tahribatın bir an önce son bulmasını diledim.