AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

'Özel'in Harbiye-İmam Hatip karşılaştırması temelsizdir. Bu milletin çocuklarına haksızlıktır. Hem Harbiyeliler hem İmam Hatipliler milletin değeridir. Özel, provokatif açıklama yapmıştır. Bütün bu kurumların yüksek standartlarda eğitim vermesi, disiplinlerinin gözetilmesi, geleceğe dönük olarak bu çerçevede faaliyetlerini yürütürken hassasiyetler içinde olmaları kıymetli olacaktır. Bütün bu kurumlar üzerindeki hassasiyetlerin net şekilde gözetilmesi gerektiğini ifade etmek isteriz.

'SİYASİ CÜMLE KURMAK SON DERECE YANLIŞ'
Milletimizin evladı olan milletimizin acısı olarak maalesef toprağa verdiğimiz Narin kızımızı büyük acıyla hatırlıyoruz Bugün de bir heyet genel başkan yardımcısı arkadaşlarımız Narin'in mezarını ziyaret edip, taziyelerini bir kez daha ifade edecekler. Sayın Cumhurbaşkanımız adli sürecin takipçisi olacağını, bu kişilerin gereken cezayı alması için en yüksek şekilde takip edeceklerini ifade ettiler.

Bu tip konularda siyasi cümle kurmak son derece yanlıştır. Vicdanları yaralayan, kanatan hepimizin acısı olan bir meseledir. Buradan siyasi sonuç çıkarmaya çalışmak, topyekûn belli camiaları suçlamak fevkalade yanlış durumdur.

Maalesef acıyı paylaşmak yerine doğrudan hükümetimize, partimize söz söyleyenler oldu. Bunların siyasi motivasyonla hareket olduğu net bir şekilde görülmektedir. PKK terör örgütünü destekleyen, Diyarbakır annelerinin yanına gitmemiş olmayanların Narin'e sahip çıkıyormuş gibi bir tabloyla görüntü vermeleri iki yüzlülükten başka bir şey değildir.

Diyarbakır annelerine sahip çıkmayanlar bugün çıkmamışlar bu acının üzerinden politika üretmeye çalışıyorlar. DEM Parti Milletvekilinin Kuran kursunu hedef alması acıyı paylaşmak değil siyasi ikiyüzlülük ve siyasi istismardır.

'NARİN'İ MAALESEFF SAĞ OLARAK BULAMADIK'
Bu gelişmeler bütün detaylarıyla takip edilmektedir. Bu acı hepimizin acısı olarak yüreğimizde yer etmiştir. Hepimizin sonuna kadar takipçisi olacağı bir süreç olmalıdır. Bütün bir kız çocukları konusundaki hassasiyetin, çocuklar konusundaki hassasiyetin yüksek bir derecede ifade edilmesi, kuşkusuz bu acının paylaşılması her zaman saygıdeğerdir. Ama bunu siyasi istismar konusu yapanların bu acıyla bir ilgisi olmadığı açıktır. Narin hepimizin kızı, yüreği olmuştur. Narin'i maalesef sağ olarak bulamadık. Onun önündeki hayatı yaşamasına imkan sağlayacak şekilde sağ olarak bulunamadı. Bundan sonrası onun hatırasına sahip çıkacağımız en önemli konulardan bir tanesidir. Adli sürecin partimiz tarafından aynı şekilde hassasiyetle takip edileceği açıktır.

Küresel vicdanın ve siyasetin en önemli konusu Gazze olmaya devam ediyor. Can kayıpları, kadın, çocuk ölümleri bu çerçeveye konulduğunda insanlığın gözü önünde bu katliam gerçekleşiyor. Sonuç alınmayan siyasi süreçler çerçevesinde İsrail'e destek verenlerin bunda sorumluluğu ve utancı devam ediyor. Bizim Gazze ile tarihi ve vicdani bağlarımız var.

ÇANAKKALE'DEN GAZZE'YE DERSİ
Milli Eğitim Bakanımız da Çanakkale'den Gazze'ye konusunun ilk dersi olarak okullarda okutulması için girişim içinde oldu. Bu bizim verdiğimiz var olma mücadelesi ile Gazze'deki var olma mücadelesi arasında vicdanı bağın gelecek nesillere aktarılması bakımından son derece kıymetli. Nedense bu konuyu da CHP sözcüsü yaptığı açıklamada bakanlığımızı ve bakanlığımızı hedef alarak, konuyu çarpıtmak ve laik eğitim anlayışına tutum olarak değerlendirmeyi tercih etti. Bu talihsiz, vicdansız bir değerlendirmedir. Gazze'nin bu şekilde anılmasından daha doğal ne olabilir?

Bu şekilde değerlendirme yapmaları kendi kendilerine ayna tutmalarını gösteren bir şeydir. Bu şekilde siyasi değerlendirme bunu tarihi çarpıtma olarak sunmaları, laiklikten bir şey anlamadıkları, tarih konusunda ne kadar yoksun olduklarını göstermektedir.

Çocuklarımıza Çanakkale'den Gazze'ye bütün bu sürecin ilk dersi olarak okutulmasının hem gelecek nesillere vicdan hatırlatması hem de dünyaya bu mesajı vermesi açısından son derece kıymetli olduğunu belirtmek isterim.

İSRAİL'İN ÖLDÜRDÜĞÜ AYŞENUR EYGİ
Ayşenur Eygi kardeşimizin İsrailli keskin nişancı hedef alınması gündemini takip ediyoruz. Bir kez daha Allah'tan rahmet diliyoruz. Burada İsrail güvenlik güçleri tarafından hedef alınarak öldürüldüğü açıktır. Aynı zamanda Amerikan vatandaşıdır. Bununla ilgili olarak Amerikan yönetimi tarafından yapılan açıklamalar ibretliktir. Bir yandan 'çok üzüldük' diyorlar daha sonra hata olarak vurulmuş şekilde yapılan açıklamalarla maalesef vicdan konusunda kaçamaklara başvuruyorlar. Netanyahu hükümeti katil şebekesidir. Bu sivilleri öldüren herkes katildir, gereken cezayı alması gereken.

Bahçeli’den “Selçuk faciası” için açıklama: Pansuman yetmez, neşter vurulmalı! Bahçeli’den “Selçuk faciası” için açıklama: Pansuman yetmez, neşter vurulmalı!

Bu cinayeti işleyenlerin eninde sonunda bu cezayı alacağından kuşkumuz yoktur. Kurşun sekmiş, yanlışlıkla vurulmuş demek meseleyi hafifletmeye çalışmak vicdan konusundaki büyük bir açığa işaret etmektir. Bunu sadece Amerikalı yetkililerin kendileri ile sorumluluktan kaçmak, hafifletmeye çalışmaları hiçbir şekilde kabul edilemez.

'KIBRIS TÜRKÜ ASLA YALNIZ KALMAYACAKTIR'
ABD Savunma Bakanlığı ile Güney Kıbrıs Yönetimi arasında askeri işbirliği konusu. Adada istikrarsızlığın ve çözümsüzlüğün kaynağı Rum yönetimdir. Burada maksimalist taleplerle Kıbrıs Türkünü görmezden gelen onlardır. İki topluma, iki kurucu unsura dayalı yaklaşımdan kaçan onlardır. Bunların talepleri hukuksuzdur, çözümsüzdür. Silah ambargosu kaldırıldığında bu hukuksuzluğu, çözümsüzlüğü üretmekten sonra Rum yönetimini teşvik etmekten başka hiçbir işe yaramaz.

Bunun Türkiye ile olan müttefiklik ilişkileri açısından sıkıntılı durum olduğu açıktır. Kim Akdeniz'de ne yapmak istiyorsa net bir şekilde görüyoruz. Akdeniz'de neredeyse kayıkçı sandalı giremeyecek şekilde dolmuştur. Burada istikrarlı adım atılması gerekirken, hem çözümsüzlüğü isteyen, hukuksuzluğu talep edenleri teşvik eden yaklaşım olmuştur. Her ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile tarihi dayanışmasını en güçlü şekilde sürdürecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi Kıbrıs Türkü asla yalnız kalmayacaktır.'