İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Yıldır yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Sayın Bursalı, deniz mahsulü tüketmenin zihne ve muhakeme yeteneğine iyi geldiği söylense de, Monaco’daki ıstakozlar işe yaramamış sanırım. İzmir’in Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kenti olduğunu, merkezi ekonomi politikalarından nasıl etkilendiğini, hükümetin enflasyon hedeflerinin nasıl şaştığını, akaryakıttan elektriğe, inşaat maliyetlerinden personel giderlerine rakamların nasıl büyüdüğünü görmemek, duymamak ve düşünmemek gibi ters etki yaratmış ıstakozlar. Ne yazık ki, Türkiye’nin ve halkın gerçeklerinden bihabersiniz.
22 yıldır yaşanan soygunu dile getirmekten aciz iktidar güruhu gibi siz de papağan misali sürekli konser diye sayıklıyorsunuz. Biz konser yapmıyoruz kardeşim! Bütçemizden en büyük payı sizin yoksullaştırdığınız, sofrasından ekmeğini çaldığınız vatandaşlarımıza destek için ayırıyoruz.
Hangi projeyi yaptınız diye soruyorsunuz ya hani… Bence sizin İzmir’den de hiç haberiniz yok. İnsanlarımızın yerel yönetimden beklediği tüm çalışmaları yapmamızın yanı sıra yapmakla yükümlü olduğunuz ama yapmadığınız her şeyi de yapıyoruz.
Sizi anlıyorum, İzmir gibi bir çağdaş bir kentte gerici bir partinin milletvekili olmak kolay değil. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dedikleri için gencecik subayların başına çorap örmeye kalkan iktidarı mı savunacaksın, laiklik karşıtı - tarikatçı Milli Eğitim Bakanı’nı mı? Hastanelerde para için öldürülen bebekler meselesine hiç bulaşamazsınız.
İyisi mi ben yerelde CHP’li belediyelerle uğraşayım demişsiniz belli ki. Ama orada da baltayı taşa vurdunuz.
Belki mevzuattan haberiniz yok ama İZSU bir kamu kurumu ve giderleri kadar gelir elde etmek zorunda. Tek gelir kaynağı da abonelerine dağıttığı içme suyu. Suyu sağlaması gereken de sizsiniz yani hükümetiniz, yani Devlet Su İşleri. İZSU’nun görevi bu suyu dağıtmak ve bu dağıtımın maliyeti ne kadar yüksekse suyun fiyatı da o kadar artıyor ne yazık ki.
Enflasyondaki artış oranları doğal olarak su fiyatlarını da etkiliyor. Yani bu konudaki şikâyetlerinizi ekonomist olduğunu iddia eden Sayın Cumhurbaşkanı’na iletmeye cesaret edemezsiniz belki ama ekonominin başındaki Mehmet Şimşek’e sorabilirsiniz. TBMM’deki bütçe görüşmelerinde söz alarak ‘ne olacak bu ülkenin hali, iğneden ipliğe her şeye zam yapılıyor, fakir fukara nasıl geçinecek’ diye kendisine sormanızı bekliyoruz. Sizin ve arkadaşlarınızın kişisel ikbal kaygılarını bir kenara bırakıp bu cesareti gösterdiğiniz gün inanın Türkiye çok daha güzel olacak.”
