CHP'nin Cumhurbaşkanı adayını merak etmeyen yok!

Tahminlerin çoğu…

Ekrem İmamoğlu adı üstünde düğümleniyordu…

Bir miktar tahminciye göre…

Mansur Yavaş 'tek geçilecek' bir isimdi…

Gizemli ortamdaki fısıltıların bir kısmı ise…

'Yok canım, Kılıçdaroğlu bu kez kendisi çıkacak…' şeklindeydi…

Beklenen bomba…

Hafta sonu bir TV programında patladı…

Sunucu…

İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının adını zikrederek, sordu:

'Belediye başkanları aday olabilir mi? Yoksa görevlerine devam etsin mi?'

CHP Lideri, saniye düşünmedi; cevabı patlattı:

'Belediye başkanlarımızın görevlerine devam etmelerini istiyorum…'

Ardından…

'Çünkü…' dedi ve gerekçelerini sıraladı:

'Birinci nedenim şu: Öncelikle, belediye meclislerinde çoğunluğumuz yok... Onun olmadığı yerde biz belediye başkanlığını başka bir partiye teslim etmiş oluruz… O zaman İstanbullu bize ne diyecek, Ankaralı bize ne diyecek? O bağlamda kafamda ciddi soru işaretleri var… İkincisi şu: Seçildiler, önce bir bulundukları kentin bir güvenini kazansınlar, arkadan Türkiye'nin güvenini kazansınlar… Önlerinde bir zaman dilimi var… O zaman dilimi içinde çalışırlar, deneyim kazanırlar, iyi alanlarda kendilerini gösterirler, o çerçevede görevlerini sürdürmelerini istiyorum…'

Eeee, n'olacak şimdi?

İmamoğlu da taçta, Yavaş da…

Geriye hangi isim kalıyor?

Küçük bi'anektod; bakalım bilmeceyi çözebilecek misiniz?

Bundan tam 60 gün önce…

155 yaşına koşturan İzmir Belediyesi'nin…

En uzun (15 yıl) soluklu Reisi Aziz Kocaoğlu

İstanbul Medyası'na…

Orijinal takvimi 2023 olan Cumhurbaşkanlığı Seçimi için…

Sıcak değerlendirmeler yapmış ve…

Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş'ın kulaklarını şöyle çınlatmıştı:

'İstanbul iyi gidiyor ama Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda kanına girdiler... Onu, Cumhurbaşkanı adayı diye pompalıyorlar... Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a da aynı tezgahı kurdular, ancak Mansur Bey bunu yemedi… İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, İstanbul'da işini dört dörtlük yaparsa o kapılar zaten açılır...'

***

İyi, hoş da…

CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı olarak…

Son üç aydır…

Kemal Kılıçdaroğlu'nun adı…

O cephede ne kadar 'on numara beş yıldız' isim varsa…

Hepsinin önüne geçmiş…

CHP Lideri bile 'aslanlar gibi' havaya girmemiş miydi?

Hatırlayın…

Cumhurbaşkanlığı makamının uçakları gündemdeyken…

Nasıl sesleniyordu iktidar partisine?

'Vallahi de satacağım billahi de satacağım... Söke söke alacağım ve satacağım… Erdoğan duysun, sadece uçakları değil, o garaja koyduğun her biri milyon dolar olan o pahalı arabaların tamamını satacağım…'

***

Peki, Kılıçdaroğlu 'aslında' ne yapmak istiyor?

Çok açık ve net…

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı'nın yıpranmamasını istiyor…

Başarabiliyor mu?

O soruyu…

CHP'nin İzmir'deki 'beyaz saçlı' ağabeyine sordum…

Bülent Baratalı…

Yarım asırlık politika deneyimi ile şöyle dedi:

'Sayın Kılıçdaroğlu, kendince makul gerekçelerle iki belediye başkanımızın da aday olmaması gerektiğini belirtti… Ancak gerekçeler çok tatmin edeci değil… Birincisi, normal takvime göre Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nden dokuz ay sonra yerel seçimler yapılacak... Bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, cumhurbaşkanı her yerde söz sahibi olabiliyor (yargı, emniyet, askeri bürokrasi vs.) İmamoğlu cephesinden bakarsak tüm çırpınışına karşın eli kolu bağlı… Sadece taksi düzenlemesi için ukome'ye 10 kez başvurdu ve reddedildi… Adalar ve çevresi özel koruma bölgesi ilan edildi (planlama bakanlığa geçti)… İkincisi, bu başkanlar kendilerine tam güven duyulduğu için seçildiler… Yeni bir güvene ihtiyaçları yok… Üstelik her ikisinin de kamuoyu yoklamalarındaki yüzdeleri, şimdiden mevcut Cumhurbaşkanlığı oy oranın üstünde…'

Madem öyle…

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, neden iki kentin başkanını…

'Korumaya alır' gibi bir görüntü veriyor?

Baratalı'nın, bu soruya da bir cevabı var:

'İki nedenden… Birincisi, adayı kendi belirlemek istiyor, çünkü bu yöntem ittifak içinde elini güçlendirir… İkincisi, Kemal Bey adayı şimdiden açıklamak istemiyor… Bu konuda doğru da yapıyor… Erken açıklama partinin merkezini, adayın makamının merkezi haline getirir… Bu da Genel Başkanı ve genel merkezi gölgede bırakır… İş, yargı ve bürokrasi adayın etrafında kümelenir, parti inisiyatifini kaybeder… Sonunda iki genel merkez olur… Genel başkanlar adayları hep son dakika seslendirmeyi prensip edinmişlerdir… Çünkü, parti içindeki dengeler bozulmaya gelmez… Liderler daima etrafı tutmak, egemen olmak ve (Herkesin bana ihtiyacı olsun…) anlayışı ile partiyi yönetmek gibi alışkanlıkları vardır… Söz konusu iki belediye başkanından biri (Kemal Bey'in özgün gerekçeleriyle uygun olmasa da…) Cumhurbaşkanı adayı olacaktır…'

***

Bitiriyoruz…

Kiminle?

İYİ Parti Lideri Meral Akşener'in…

Cumhurbaşkanı adaylığı söz konusu olduğunda…

Gönlünden geçirdiği isimle ilgili…

Cümle aleme verdiği iki ilginç örnekle…

Birincisi:

30 Ağustos Zafer Bayramı için…

İstanbul'daki kutlamalarına katılan Akşener…

İmamamoğlu'nun gözünün içine bakarak…

Kürsüden şöyle seslendi:

'Yıl, 1453… Fatih Sultan Mehmet aynı senin gibi dedi ki; (Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul'u alırım…) İki kararlı lider ve İstanbul alındı... İkinci istikbal fethi…'

İkincisi:

Meral Akşener, son bi'canlı yayında şöyle dedi:

'Ablam 75 yaşında dindar bir kadın... AK Parti bünyesindeki dindar kadınlarla da beraber olan biri… Ablam bana (Ekrem kardeşimin yüzünde Rabbi Yessir(*) gördüm…) dedi… Arkadaşlarını sordum, onlar da sempati duymuşlar…'

(*) Allah'ım kolaylaştır…

Nokta…

Sonsöz: 'Her şey, neye layıksa ona dönüşür… / Hz. Mevlana…