Bugün Pazar...
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...
Az bilinen yaşanmış bir olayı paylaşalım...
Bunu yaparken de...
O anılar demetini bugünlere taşıyanları…
Saygıyla analım…
***
İzmir'de evlendiklerinde…
Yıldız tarihi…
29 Ocak 1923 Pazartesi'ydi…
Atatürk 42 yaşında…
Uşakizadeler'in kızı Latife Hanım, henüz 25'indeydi…
Latife…
İzmir Lisesi'ni bitirdikten sonra…
Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde hukuk eğitimi almış…
Yetmez deyip…
Londra'da da dil öğrenimi görmüştü…
Kız evinde nikahlandılar…
Latife ve ailesinin yaşadığı Güzelyalı'daki Uşakizade Köşkü'nde…
Dünya evine girdiler…
Dönemin adetlerine uymayan sade bir törenle yapıldı…
Mareşal Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir, Gazi Mustafa Kemal'in…
Mustafa Abdülhalik Renda ile Salih Bozok ise…
Latife Hanım'ın tanıkları oldular…
***
Bir yıl geçmeden…
Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım arasında…
Tartışmalar yaşanmaya başladı…
Ancak…
Türk Basını'nda bu olaylar yer bulmuyordu…
Latife Hanım, gençliğin yaşattığı heyecanla…
Gazi'nin…
Geç saatlere kadar milletvekili ve bakan arkadaşlarıyla…
Ülke sorunlarını tartışıp…
Kendisine fazla zaman ayıramadığından yakınıyordu…
Mustafa Kemal Paşa ise…
Latife Hanım'ı, siyasi işlere sıkça müdahale etmekle suçluyordu…
***
Nitekim…
Bardak taştı…
Bu hayat düzeninden iyice sıkılan Latife Hanım'ın…
Köşkün balkonundan eşine…
Sert bir şekilde eve gelmesini söylemişti…
Ardından da…
O'na herkesin içinde 'Mustafa…' şeklinde hitap ediyordu…
Bu davranışlar…
Tahammül sınırlarını aşmıştı…
***
Gazi Mustafa Kemal bu evlilikten 'hayır' gelmeyeceğini…
Düşünmeye başlamıştı…
Başbakan İsmet Paşa'yı telefonla aradı…
Boşanmak istediğini ve kararının kesin olduğunu anlattı…
Ardından da…
Verdiği kararın Anadolu Ajansı aracılığı ile…
Tüm yurda bildirilmesini istedi…
Talimatı kesindi…
Ertesi günkü trenle Yozgat'a gidecekti…
Bu nedenle Latife'nin İzmir'e gönderilmesini istedi…
Boşanma haberi…
5 Ağustos 1925 günü radyodan duyuruldu…
O gün resmen boşandılar…
***
Ancak, bu olayın bir 'tık' öncesi vardır ve…
O'nu çok kişi bilmez…
O olayı…
Yaşamı boyunca Atatürk'ün yanı başından…
Vefatına kadar ayrılmayan Salih Bozok şöyle anlatıyor:
Atatürk, o geceyi (13 Ekim 1924) Kayseri'de geçirdi… Ertesi gün İsmet İnönü'ye verilmek üzere yazdığı mektubu ne yaptığını sordu:
'Yanımda…' dedim…
'Onu yırt at!' diye buyurdu…
Gözleri önünde mektubu yırttım… Fakat ne düşündüğünü bilmiyorum… Yırtılmış mektubu tekrar alıp muhafaza etmemi emretti… O mektupta şunlar yazıyordu:
'Azizim İsmet,
Latife Hanım Ankara'ya geliyor… Beraber seyahate devam etmeyi münasip görmedik… Çünkü iki senelik tecrübe beraber yaşamak imkanı olamayacağına kanaat hasıl ettirdi… Kararımdan kendisini haberdar ettim… Çok mahzundur… Zatıalinizin ve Fevzi Paşa Hazretleri'nin ihtilaf için delaletinizi rica edecektir… Kararım katidir… Yalnız gerek kendisinin ve gerek ailesinin şeref ve haysiyetini rencide etmek istemiyordum… Kendisine ve ailesine hürmetimi ve hakiki dostluğumu muhafaza edeceğim… Suret-i infikaki (ayrılış biçimini) Ankara'da kararlaştırınız… Sükunetle İzmir'e gitmeye muvafakatını temin lazımdır… Gözlerinizden öperim… Gazi Mustafa Kemal…'
***
Bu mektup adresine hiçbir zaman ulaşmadı…
Ancak…
O izdivaç da devam etmedi…
Evlilikleri iki yıl, altı ay dört gün sürmüştü…
Yani, topu topu 1000 gün karı-koca kalmışlardı…
Aralarında derin bir aşk var mıydı?
Bunu kimseler bilemedi…
***
Atatürk, çok zarif bir erkekti…
Latife Hanım'ı evine (İzmir'e) gönderirken…
Çantasına 50 bin lira harçlık koymuştu…
Hemen hemen o günlerde…
Yani, 5 Ekim 1925'te…
İstanbul darphanesinde ilk Cumhuriyet altını basılmıştı…
Beş lira değerindeki ilk altın Mustafa Kemal Paşa'ya gönderildi…
Latife Hanım…
O günün 50 bin lirası ile…
O tarihte 10 bin adet Cumhuriyet altını alabilirdi…
Bugün 10 bin tane Cumhuriyet altını almak için…
Ödenmesi gereken para ise…
Yaklaşık 38 milyon liradan fazla…
***
Bitiriyoruz…
Sevda masalları başlarken…
Bir gün o masalın biteceği akıllara gelir mi?
'Seni ömrüm boyunca seveceğim…' diyen bir erkek…
Ya da…
'Seninle yaşlanmak istiyorum…' diyen bir kadın…
Gün gelir de…
Nasıl yollarını ayırır?
Nerede kaldı o nikah masasında seslendirilen…
Evrensel evlilik yemininin 'kutsal' özelliği:
'Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde, yoksullukta ve bollukta, ölüm bizi ayırana kadar…'
Olmayınca olmuyor işte…
Nokta…
Sonsöz: 'Aşk biterse yorulur insan… / Anonim…'