Çok gerekliymiş gibi, AKP İktidarı Arap ve Ortadoğu ülkeleriyle vizeleri kaldırdı. Diktatörlükle yönetilen bu ülkelerdeki profesyonel teröristler, soyguncular, it'i, uğursuzu, hırlısı, hırsızı, katili, kaçağı Türkiye'ye doldu. Ayrıca bünyesinde özellikle Suriyeli ve Ermenistanlı terörist barındıran PKK Terör örgütü de, çok sayıda profesyonel tahrikçiyi ülkeye soktu.
Emniyet güçlerinin suçlu takibi, istihbarat çalışmaları, suçluyu önceden belirleyip etkisiz duruma getirme çalışmaları büyük ölçüde etkisizleşti.
Ayrıca, AKP İktidarının uyguladığı 'Açılım' saçmalığı sayesinde, şımaran terör örgütü yandaşları iyice azgınlaştılar. Polis, tüm gücünü yalnızca kendini korumaya harcıyor. AKP Hükümetinin verdiği emirlerle Asker şehirlerdeki terör olaylarını önlemede görevlendirilmiyor, asker de sadece kışlasını korur hale geldi. Generallerinin yüzde onu suçsuz yere tutuklu bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri olayları yalnızca seyrediyor. Koskoca bir millet, bir avuç fakat organize ve deneyimli teröristlerle baş başa bırakıldı. Teröristler, istedikleri zaman geliyorlar, sizin arabanızı dükkanınızı yakıyorlar ve çekip gidiyorlar.
Bu arada Başbakan'ın, Bakanların korumalarının sayısı arttırıldı. Başbakan'ın kızı tiyatroya bile 150 polisle gider hale geldi. Yani taşlar bağlandı, köpekler serbest bırakıldı…
İçlerinde insanlığın kırıntısını taşımayan bu aşağılık teröristler artık, vatandaşların toplu olarak bulundukları yerlere saldırıyorlar. İçindeki insanların kim olduğunu bilmeden, çocuk,kadın,yaşlı,hasta demeden belediye otobüslerine Molotof kokteyli atarak insanları diri diri yakmaya çalışıyorlar.
Dün Van'da içi insanlarla dolu bir bankaya Molotof kokteyli attılar. İnsanlar son anda yanmaktan kurtarıldılar. Bir polisin kucağında kurtarılan bir bayanın yüzündeki korku ifadesini ömür boyu unutmayacağım.
Kardeşim, Kıbrıs Gazisidir. Paraşütçü Komando olarak 1974 Kıbrıs Barış Harekatında adaya ilk inen ve öncü olarak görev yapan birliktendi. Rumlar, kardeşimin birliğinden Kayserili bir komando erini ele geçirmişler. Askerimizi çırılçıplak soymuşlar, baldırlarını yararak cep haline getirmişler ve ellerini sokup telle dikmişler. Erkeklik organını ve kulaklarını kesip bir ağaca asmışlar ve hedef tahtası yapıp kurşun dizmişler şehit etmişler. Bu bir alçaklıktır, şerefsizliktir, savaş suçudur. Fakat içi insanla dolu belediye otobüslerine, bankalara, işyerlerine Molotof kokteyli atıp insanları diri diri yakmaya çalışmak bundan daha büyük şerefsizliktir, alçaklıktır.
Bunu sizleri üzmek için yazmadım. Savaş zamanı bile kurallar vardır. Sivil halka saldıramazsınız. Saldırırsanız savaş suçu işlemiş olursunuz.
AKP'nin sayesinde ülkeye serbestçe ve elini kolunu sallayarak giren profesyonel tahrikçiler bu saldırılarda baş rolü oynuyorlar. Bismil'de dünkü olaylarda bir vatandaşımız kurşunlanarak öldürülmüştü. Bugün de Batman'da Polis memuru Hamdi Gök üç kurşunla ağır yaralandı, hayati tehlikesi devam ediyor. Tam bir provokasyon. Önce bir taraftan, sonra diğer taraftan birini öldür, ülke karışsın!...
Dikkatinizi çekmek istediğim konu; Bu olayları; vurmayı,kırmayı, yakmayı, öldürmeyi kınayan bir BDP'li yönetici gördünüz mü? ' Yapmayın, durun bu yaptığınız yanlıştır, bu ülke bizim, bu insanlar bizim insanlarımız, kardeş kardeşe böyle yapar mı' diyen bir BDP'li milletvekili adayı duydunuz mu?..
Amerika'da uyuşturucu kaçakçısı olarak yakalanan ve mallarına el konulan PKK-BDP'lilerin zehirledikleri on binlerce genç için üzülen, özür dileyen bir tane PKK-BDP'li yönetici gördünüz mü, duydunuz mu?..
Göremezsiniz, duyamazsınız. Çünkü böyle olmasını onlar istiyor… Her türlü sahtekarlığa rağmen Türkiye'deki seçmenin % 5 inin oyunu ancak alabilen bir parti ve bölücü örgüt PKK Türkiye'yi felakete götürüyor ve binlerce yıllık devlet geleneği olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, AKP Hükümeti sayesinde aval aval bakmakla yetiniyor.
Barzani denen diktatörün karşısında el pençe divan duran bu sözde demokratlar, ekmeğini yedikleri kendi vatanlarında böyle olayların olmasını nasıl isteyebilirler? Bunlar insan olabilir mi? Bunlar bu ülkenin dostu olabilir mi?
Peki, iki gündür Türkiye'de bu vahşet yaşanırken, insanlar ölürken, belediye otobüsleri, bankalar, işyerleri yakılırken, tabiri caizse ülkede yer yerinden oynarken, Türkiye'nin Başbakanı ve Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanı Erdoğan'dan tek kelime duydunuz mu?
Öğrencilere, işçilere, çiftçilere, esnafa, sanayiciye, medyaya efelenip bağıran çığıran Başbakan nerelerde?.. Bilen var mı? AKP'ye oy vermeyi düşünen vatandaşlar size soruyorum;
Nerede sizin yiğit, civanım delikanlısınız?...
Not 1: Dünkü yazımdaki 'Habur İki' rezaleti maalesef gerçekleşti. AKP sayesinde Türk Hukuk ve Devlet sisteminde bir kara sayfa daha açıldı. Artık kimse bana bu günün Türkiye'sinde 'YSK Bağımsız bir Yargı Organıdır' masalını anlatmasın. Bu yalanı, bu emziği YSK Başkanı Ali Em' e verin, emsin dursun.
Not 2: YSK, BDP li Bağımsız Elazığ adayı İsa Gürbüz'e seçime katılma hakkını vermedi. İsa Gürbüz'ün suçu sadece 'Hırsızlık' idi. BDP ve YSK sayesinde, asker katili, polis katili, PKK terör örgütü üyesi, resmi evrakta sahtecilik yapan milletvekillerimiz olacak. Bir de hırsız milletvekilimiz olsaydı ya. Bize bunu niçin çok gördün Ali Em?