Bir ülkenin sınırları o ülkenin namusudur. Vatan bilincine sahip herhangi bir ülkenin sınırından içeri, izinsiz olarak 1 milimetre bile giremezsiniz. Hele elinizde ağır silahlarla bir ülkenin sınırından geçmeye kalkarsanız, sorgusuz sualsiz öldürülürsünüz.
Türkiye yıllardır dış destekli, bölücü PKK terörüyle savaşıyor. 40 binden fazla insanını, fidan gibi evlatlarını, çocuklarını, nenelerini, dedelerini, öğretmenini, doktorunu, mühendisini kaybetti.
Başında Abdullah Öcalan (Artin Agopyan) olan terör örgütü ile mücadelede yüz milyarlarca dolar kaynağını harcadı. Hala da bu bela ile uğraşmaya devam ediyor.
PKK terör örgütüne mensup ağır silahlara sahip bir grup, Türkiye'ye girmek isteyince, görevi sınırlarımızı korumak olan güvenlik güçlerimiz ile çatışmaya giriyorlar ve 12 terörist öldürülüyor, diğerleri ise Kuzey Irak'a kaçıyorlar. Son derece olağan bir savunma. Güvenlik güçlerimiz, karşı koymayıp ne yapacaktı; 'Hoş geldiniz, sayın teröristler buyurun geçin, kimi isterseniz öldürün, nerede isterseniz orada terör estirin mi diyecekti?..
Olayın duyulmasından sonra çok ilginç gelişmeler yaşandı!...
Bakın, bu ülke hepimizin. Kendini bu ülkenin bir vatandaşı sayan herkesin, etnik kökeni ne olursa olsun açık konuşması gerekir. Kimse karnından konuşmasın.
Bu durum karşısında üç gruba söyleyecek sözümüz var. Lütfen sakince dinleyip değerlendirsinler;
Başbakan Erdoğan;
Dünkü seçim konuşmasında Başbakan Erdoğan; 'Bazıları bizim bayrağımıza el uzatıyorlar, meclisteki bir parti(BDP) bunlara destek çıkıyor' dedi.
Sayın Başbakan, Habur'a seyyar mahkeme kurduran, devletin müsteşarlarını, genel müdürlerini , hakimleri ve savcılarını teröristleri karşılamak için Habur'a gönderen siz değil misiniz?
Habur'a gelen teröristler istemediği için, orada kurulan seyyar mahkemedeki Atatürk resimleri ve Türk Bayrakları indirilmedi mi?
Aylardır bölgede resmi dairelerin dışında kimse Türk Bayrağı asamıyor.
Türk Bayrağı asanın dükkanına gece Molotof kokteyli atılıyor, yakılıyor.
Yıllardır 'Demokratik Özerklik' , 'İki Bayrak' , 'İki dil' konuşuluyor.
Bazı belediyeler Pazar yerlerinde Türkçe konuşmayı yasakladılar.
Bunlar sizin Başbakan olduğunuz bu ülkede oluyor, haberiniz yok mu? Suçlu ve mahkemelerce cezası belirlenmiş kişiyi polislerin elinden alıyorlar, devletin polislerini evire çevire dövüyorlar, sizin bunlardan haberiniz yok mu?
Bir Tümen büyüklüğündeki 1400 Polis sizi koruyor, kimden korkuyorsunuz?
Tüm bu olayların ve olacakların sorumlusu siz ve partiniz AKP'dir. Türkiye üstüne asırlardır oynanan oyunu maalesef fark edemediniz ve sizi bilerek ve isteyerek 'Kürtçülük Kuyusuna' attılar. Şimdi debelenmeniz nafiledir…
Kürt Kökenli Vatandaşlarımız;
Sizler bu ülkenin asli sahibisiniz ve PKK'nın siyasi kanadı olan BDP'ye % 90'ınınız oy vermiyorsunuz. Vermiyorsunuz ama sesinizi de çıkarmıyorsunuz. Herkesin şunu çok iyi anlaması ve hiç unutmaması gerekir; Sebebi ne olursa olsun, elinde silah olan kişiyle konuşulmaz. Silah ve insan öldürme fiili, tüm haklı talepleri yok eder. Türkiye Cumhuriyeti Devletini hiçbir güç diz çöktüremez. Bunu Erdoğan Hükümeti dahi yapamaz. Onun için etnik kökenimiz ne olursa olsun öncelikle silahların bırakılması talebimizi yüksek sesle haykırmalıyız. Kürt kökenli ünlü işadamları, spor kulüpleri başkanları, bilim insanları, sanatçılar niçin silah bırakma çağrısı yapmıyorsunuz? Yapmazsanız, sesinizi çıkarmazsanız, hele bazı Kürt kökenli işadamlarının yaptığı gibi, el altından PKK'ya para yardımında bulunursanız, akan kanın birinci derece sorumlusu olursunuz. Gün herkesin tarafını belli etme günüdür. Beraber miyiz, değimliyiz bunun bilinmesi şarttır.
Bir sözüm de, Bölücü PKK'yı destekleyen bölge insanına. Türk Askeri ile çatışıp ölen çocuklarınız için canınız yanıyor. Acınızı anlıyorum. Çocuklarınızın cesetlerini almak için cesaret gösterip, sınırı geçtiniz ve evlatlarınızın cenazelerini aldınız. Madem ki bu kadar yürekli idiniz, niçin evlatlarınız sağ iken gidip onları terör örgütünün elinden almadınız? Bunu yapabilseydiniz, veya çocuklarınızın dağa çıkmasına engel olsaydınız o gençler şimdi yaşıyor olacaktı. Sizler de en az PKK Terör örgütü kadar suçlusunuz. Lütfen Türkiye'yi bölmek isteyen dış güçlerin oyuncağı olan ve militanlarının çoğu Ermeni ve Suriyeli olan PKK terör örgütünün aleti olmayın. Silahlar bırakıldıktan sonra, demokrasimizin standardını beraberce yükseltmek hepimizin ellerindedir.
Cemaatçi ve Liberal Köşe Yazarları;
Sizler bu vatanı hiç mi sevmediniz? Bu vatana ve Türk Ordusuna düşman olmanız mı size o köşeleri sağlıyor?
İçiniz bu ülkeye karşı ne kadar nefret doluymuş…
İki gündür bu sepet kafalıları okuyorum, hayret ediyorum. Neymiş, Türk Ordusu belli bir plan dahilinde pusu kurmuş ve PKK'lı teröristleri öldürmüş. Türk Ordusunun amacı bölgede gerginliği arttırmak ve AKP ile BDP'nin oylarını düşürmekmiş!.. Hay Allah size tepenizden baksın. Hele içlerinde bir tanesi var ki, bir yerine bir şey batsa Türk Ordusundan bilecek. Adam bu milletin parasıyla ABD'ye kursa gitti. 1 yıl yerine 6 yıl kaldı!.. Cemaatin tetikçisi. PKK'nın yapacağı eylemleri önceden biliyor. Biliyor bilmesine de, yapılacak eylemleri bile Türk Ordusuna mal ediyor. Bu kişiler Türkiye'de akan kandan birinci derecede sorumlu kişilerdir. Ve inanarak söylüyorum ki, iktidar değişikliğinde gerçekler ortaya çıktığında çoğunuz, 'Yok Yahu, yuh olsun, insan bu kadar hain olabilir mi' diyeceksiniz…
'Kral Nemrud, İbrahim Peygamberin ateşe atılarak yakılması emrini vermiş. Odunları tutuşturmuşlar. İbrahim Peygamberi mancınıkla ateşe atacaklarmış. Alevler o kadar büyümüş ki, hayvanlar korkarak kaçmaya başlamışlar. Bu arada küçücük bir karınca ağzında su ile koşarak ateşe doğru gidiyormuş. Bir karga onu görüp sormuş; Ateşin ne kadar büyük olduğunu görmüyor musun, ağzındaki su ile o ateşe ne yapabilirsin ki?.. Karınca; Olsun hiç olmazsa safım belli olur…'
Dediğim gibi karınca kadar yüreği olan herkes sakince okusun, kararını ve yerini belli etsin. Gün yerini belli etme günüdür.
12 Haziran'da AKP'ye ve BDP- PKK'nın desteklediği bağımsız adaylara oy vermeyin ve yerinizi belli edin…