Büşra ÇETİNKAYA / EGEDESONSÖZ –  Ege İhracatçı Birlikleri , Türkiye’den  ihraç edilen gıda ürünlerin yasal limitler üzerinde Aflatoksin ve Okratoksin oranları nedeniyle ihraç pazarlarından geri gönderilmesi ile ilgili basın toplantısı düzenledi.

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık ile beraber  EKMMB YK üyelerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda kuru incirin yolcuğuna dair sunum yapıldı.

‘İNCİRİN YÜZDE 75’İ DÜNYAYA SATILIYOR’
EKMMB Başkanı Mehmet Ali Işık, yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Yıllardan beri artısıyla eksiğiyle her şeyi birlikte konuştuk. İncirde bir başarı öyküsü yazıyoruz. Dünyada hem üretiminde hem de ihracatında lider durumdayız. Doğanın bize bahşettiği nadir ürünlerden biri. Sadece bir cins Ege’de yetişiyor, Türkiye’de, Aydın bölgesinde ve  İzmir’in bazı ilçelerinde yetişiyor ve korunması gereken ürünlerden biri. Üç kutsal kitapta da yer almaktadır.  Bu sene incirde farklı bir olay yaşıyoruz 2024 mahsül hazırlıklarımız Şubat ayında yaptığımız genel kurulda başladı. Stratejimizi belirledik, incir teknik kurulumuzda kimler var? Enstitü birinci planda arz etmektedir. Onlar 12 ay incir üzerinde çalışıyor hem Aydın hem Ege Üniversitesi ile beraber çalışıyoruz. İhracatçılarımızın teknik kurulları var ve denetçi olarak çalışan bakanlıklarımız, il ilçe teşkilatlarımız… İncir, üzüm, kayısı ihraç ediyoruz. Tükiye’de 61 ihracatçı birliği var. Direkt çiftçisine ulaşabilen tek birliğiz. Herkes kendi portfoyündeki çiftçisine ulaşabiliyor.”

‘ÇİN’E ÜRÜNÜMÜZÜ TANITTIK’
Işık, gelişmiş ülkelerin hepsine incir sattıklarını belirterek “Dünya piyasasındaki ürünleri ön plana çıkarabiliyoruz . Bunun arkasında 30 yıllık bir emek var. İncirin yüzde 75’i dışarıya satılıyor, üzümde daha yüksektir. Kayısının yüzde 60’ını satmaktadır. 100’ün üzerinde ülkeye ihraç gerçekleştiriyoruz. Hepsi gelişmiş ülkelerdir. Başta Avrupa Birliği vardır. AB, bizim kültürümüzü devam ettiriyor, Anadolu’dan gidilmiş, orada incir tüketimi var. Geçmiş yıllardaki çalışmalarımızda bu tabloyu değiştirmeye başladık. Şimdi yüzde 50’ye yakın bir rakmaa geldik ABD, Kanada, Güney Amerika, Japonya… Çin’de incir kültürü yoktu. Siyasi ilişkilerden dolayı İran’ın küçük incirlerini biliyorlardı. AB’de paylar yüzde 39’a gerilemiş. Çin’e önce ürünümüzü tanıttık. Ülke projeleri yapıyoruz, fuar projeleriyle bunu birleştirdik. Biz bir fuara gittiğimiz zaman URGE kapsamında onları orada ticarileştiriyoruz” ifadelerini kullandı.

‘AŞIRI SICAKLAR REKOLTENİN DÜŞMESİNE SEBEP OLDU’
İklim değişikliğinin, aşırı sıcakların ürünlerdeki toksin maddelerdeki artışa sebep olduğuna değinen Işık, “İhracatta sezon itibarıyla yılda 60-70 bin ton civarında incir ihraç ediyoruz.  Geçen sene 86 bin olan rakam bu sene 122 milyon 65’e çıkmış Artış yüzde 41. Bu çok ciddi bir rakam. Satışımızı artırmışız. Bu sene aşırı sıcaklar rekoltenin düşmesine sebep oldu. 60 binli rakamlarda kalabiliriz bu sene. Her şey 15-20 gün içinde değişti. Bu hem rekolteyi hem ürün kalitesini değiştiriyor. Ürün şok yaşıyor, yapraklarının döküyor, kılcal damarları değişiyor, toksin miktarı değişiyor. Biz naturel bir ürün satıyoruz, içine bakmıyoruz” şeklinde konuştu.

ÇED süreci başlatılmıştı... Yeni yat limanı halkın kantarına çıkıyor! ÇED süreci başlatılmıştı... Yeni yat limanı halkın kantarına çıkıyor!

Whatsapp Image 2024 12 03 At 11.09.28

‘KİMSE KÜFLÜ İNCİRİ YEMEZ’
İncirin ihraç pazarlarından yüksek oranlarda toksin madde içermesinden dolayı geri çevrilmesi hakkında konuşan Işık şunları söyledi:

“Okratoksin gözle görülen bir şey değil ancak içini bölmeniz ve içindeki küfü görmeniz lazım. Hiç kimse küflü inciri yemez. Avrupa bu ürünleri labaratuvarda inceliyor, aflatoksin veya okratoksin oranı fazla çıktı diyor çünkü kesiyor ortadan bakıyor. Bunu bizim yapmamız mümkün değil. Bu toksin incirde, mısırda, arpada, kabuklu meyvelerde biberde birçok üründe var bunlar. Ülkeler kendi ülkesinin limitine ve AB limitine göre belirliyor. Avrupa’da kendi bademinde de var. Ortalık alevlendiriliyor. 1980’den sonra literatüre girdi sonradan bakmaya başladılar. Milyonda 4’ten bahsediyoruz. Yüzde 4’ü geçiyor diğerleri geri geliyor. Bakanlığın gıda kodeksinde olduğu gibi geri çağırma prosesi var. Geri gelen malımı antropaya indiriliyor, muhafaza ediliyor, memur ile birlikte bu malı çekiyorsunuz, memur 12 saat bekliyor mal işlendikten sonra tekrar antropaya gidiyor tekrar memurdan alınıyor. Sınırdan geçiliyorsa alıyor yoksa imha ediliyor. Satamıyorsanız bunun içini yırtıp içine bakmalısınız. Geri döndüğünde başka amaçlarla değerlendiriliyor. Bugün en sıkı geri çağrılma sıklığı olan ürün incirdir.”

‘TOKSİN LİMİTİNİ 1,5’E ÇIKARDIK’
Işık, iklime göre aflatoksin ve okratoksin limitlerini sürekli değiştirdiklerini belirterek “İklimsel olaylardan dolayı her sene ihracatçılar olarak limit belirleriz. Türkiye’de hiç olmayan bir şeyi başardık. Birliğimizin başarısıdır. İncirler çıkıyor, iç piyasalara yayılmasın dedik. Bunları toplatalım, daha önce çimento fabrikasına imha ediyorduk şimdi enerjiye dönüşsün diye biyogaz firmasıyla anlaştık. Geçen sene 0,5 idi bu sene 0,7 belirledik. Şimdi 1,2’ye çıkardık. Geçen hafta aldığımız kararla 1,5’a çıkardık. Küflü incir toplamıyorduk 2,5 yaptık. 1 milyon 500 bin ton yapar. Gaz firmasına imha ediyoruz. Bunun örneği dünyada yok. Avrupa Komisyon Başkanına anlattık. Bunu sizden başka yapan yok dediler. 2025’in hazırlıklarına Şubat’ta başlayacağız. Bilimsel çalışıyoruz. Türkiye’de 20 yıl önce kurutma yoktu. Bugün incirin yüzde 95’i tünelin içinde kurutuluyor yağmurdan etkilenmiyor” dedi.

‘BAKANLIĞIMIZ DA ÜZÜLÜYOR’
İncirlerin geri gönderilmesine dair duygu ve düşüncelerini aktaran Işık, “Bakanlığımız da üzülüyor. 70 milyon ton incir… 6 bin parti gönderiyorsun 20 tane parti geri geliyor o görülüyor. 40 bin tane çiftçi ailesiyle çalışıyoruz.  Onların ürünü, onların yaşam stndardını yükseltiyoruz.  Biz birlik olarak daha ne yapacağız? Bütün sorumluluğu üstümüzde taşıyoruz. Kapalı bir ürünü göndermeyi kim riske alır? Yüreğimiz yanıyor bizim. Geleneksel bir emek var. İhracatçılar olarak acı çekiyoruz böyle bir ithamdan dolayı. Ürünümüz azalıyor biz ihracatı artırıyoruz. Kar ortalaması yüzde 5’i geçmiyor. Faizler yüzde 56’lara dolar faizi yüzde 12’lere gelmiş. Kolay bir iş değil. Basit bir karalamayla bu ülkenin insanını bu üründen uzaklaştırmaya hakkımız yok.  Devlet de bu ürünü imha ediyor, zorlu bir süreci var bu işin” ifadelerini kullandı.

‘AB, İTHAL ÜRÜNLERDE BELİRLEDİĞİ LİMİTLE KENDİ TOKSİNLERİNİ DENGELEMEYE ÇALIŞIYOR’
Işık, Avrupa Birliği ile yaşadığı diyalogu şöyle anlattı:

“AB’ye sorduk neden bu oranı bu kadar düşük tutuyorsunuz, dedik. Çok haklısınız biz de hatalar yapıyoruz, dedi. İhracatçıyı ve üreticiyi anlamaya çalışıyoruz. Bizi her seferinde iklimsel gelişmeleri anlatıyorlar. 2 ppm olamaz böyle bir şey. Ürün içeriye girmesin, diyorsunuz. Toksin buğdayda, mısırda diğer ürünlerde de var. Bunları yiyen hayvanda da var. Sütte de yumurtada da var. Diyorlar ki: Bunları dışarıdan gelen ürünlerle minimalize edelim, kendi ülkemizdeki toksinlerle dengeleyelim. Bunu biliyoruz bir şey yapamadığımız için ithal ürünleri mimimuma indirelim diyorlar. Bu kadar riskli ürünü Fransa’ya, Almanya’ya, İtalya’ya da satmaya devam ediyoruz”