Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Bayraklı Belediyesi Ekim ayı olağan meclis oturumunu gerçekleştirdi. Belediye meclis toplantı salonunda gerçekleştirilen oturuma Belediye Başkanı İrfan Önal başkanlık yaptı. Meclisin gündeminde ise 2024-2029 dönemi stratejik plan görüşmeleri yer aldı
DEMİR: GÖRMEZDEN GELMENİZ MÜMKÜN DEĞİL
Stratejik plan ile ilgili söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Emre Demir, 'stratejik plandaki kitapçıkta 'Geleceğe Bakış' adı altında en güzel yerlerin fotoğraflarını paylaşarak Bayraklı'nın gerçeklerini görmezden gelmeniz mümkün değil. Stratejik planlar sizin hayalleriniz, öngörüleriniz... Genel anlamda bu hedef ve hayallerin neden kurdunuz, neden koydunuz diye eleştirmeyeceğim. Eleştirmiyorum, sorun şu: Bayraklı genç bir ilçe. Ancak sorunlarının fazlalığından dolayı hastalanmış bir ilçe ve sorunlar tedavi edilmediği için, ne yazık ki her geçen gün hastalıkları artan bir ilçe. 2009'da ilçe olduk. Karşıyaka ve Bornova'nın bir kısmından kurulan bir Bayraklı Belediyesi mevcut. Lütfen sınırlarla ilgili bir tartışmaya girmeyelim. Bayraklı 2009'da kuruldu. 2 dönem Hasan Karabağ burada hizmet etti. Karabağ bir hizmet binası yaptı. Şu anda içinde bulunduğumuz bina güzel bir bina… Hasan Karabağ bunu yaptı ama Bayraklı'nın sorunlarını, Bayraklı'nın problemlerini görmezden geldi ve Bayraklı'ya sırtını döndü. Çok güzel bir ofis katı yaptı. Körfez tabii o zaman böyle korkmuyordu. Sonra Serdar Bey geldi... Serdar Bey, 'Dünya Çocuk ve Gençlik Kenti Bayraklı' dedi. Büyük büyük laflar söyledi. Birtakım projeler yapacağını iddia etti. Elimizde ne var? Bugün bir logo var. Neyi kastettiği, hangi anlama geldiği belli olmayan bir logo bıraktı Serdar Sandal. '2 yumurta, bir boza' yaptırdığını iddia etti. Bu logoyu biz ne anlama geldiğini de asla çözemedik. Bir de Smyrna Meydanı'nda hiçbir tarihi niteliği olmayan, sanatsal özelliği olmayan Amazon heykellerini bıraktı. Heykel yapmayın demiyoruz ama sanat ve tarihi gerçeklere önem verelim diyoruz' ifadelerini kullandı.
BAYRAKLIMIZ TEK BİR ADIM ATAMAMIŞ
Belediyecilik anlamında da eleştirilerini yönelten Demir, sözlerini şu ifadeler ile sürdürdü;
'Her iki belediye başkanının stratejik planları var mıydı? Evet, vardı. Büyük büyük laflar söylediler mi? Evet söylediler ama geldiğimiz 15 yılın sonunda bütün bu laflar, sözler, vaatler, kaynaklar, stratejik planlar harcanmasına rağmen, maalesef Bayraklımız tek bir adım atamamıştır. Çarpık kentleşme, kentsel dönüşüm ve altyapı problemleri… Bayraklı'nın kriminal sorunları da var. Bunların üzerine de konuşabiliriz burada. Şunu da biliyoruz ki, bu kentin, hele hele Bayraklı gibi bir ilçenin sorunlarını tek başına Bayraklı Belediyesi'nin, İrfan Önal'ın çözmesi mümkün değil. Ama yerel yöneticiler lokomotif görevi görürler. Önce yerel yöneticilerin bu noktada bir adım atması lazım. 2009'dan 2024'e kadar Bayraklı'yı yöneten yerel yöneticilerden hiçbir adım görmedik, değerli başkanım. 16 milyar küsur gibi bir maliyet öngörünüz var. Şimdi bunu dolara çevirmekte uğraşıp vaktinizi almak istemiyorum. Bu öngörü tutar tutmaz. 16 milyar 14 olur, 20 olur ama 5 yılın sonunda Bayraklı gibi bir ilçe için fena bir kaynak değil. Birçoğumuzun da stratejik planı yeni açtığını biliyorum. Belediyecilik iki yönlü yapılır Sayın Başkan. Bunların birincisi nedir? Günlük faaliyetler, çöp taşımak, maaş ödemek, basit onarımlar gibi. İkinci yönü ve daha önemlisi de şehrin, kentin temel sorunlarına çözüm üretmektir. Bu kaynaklar iki amaç için size tahsil edilir Sayın Başkan. Ama şimdi bakıyoruz Bayraklı Belediyesi'nin 2025-2029 planına... İncelediğimde 5 yılın sonunda Bayraklı Belediyesi'nin günlük faaliyetlerinin dışında sorunları ele alan hiçbir çözümü burada göremedim. Maalesef 20 milyara yakın para kaynağı nereye yatacak, nereye gidecek bilmiyoruz ve hizmet noktasında da şunu söyleyeceğinizi biliyorum, tasarruf tedbirleri... Tasarruf tedbirleri demek para harcamamak değil, kaynakları doğru ve rantabl harcayabilmek demektir'
HAZIRLANMAK İÇİN HAZIRLANMIŞ BİR PLAN
'Yapılan planların yüzde kaçı uygulanabilir? Bayraklı'da bugüne kadar uygulanabilir bir plan var mı? Bence yok, bunu sizler de biliyorsunuz. Bir takım şişirilmiş rakamlarla stratejik plan hazırladınız şimdi. Uygulanamayan planları görünce şuraya geliyoruz; Size de samimi tavsiyem; her yıl artan rakamlar değil, olabilecek ve realist bir yaklaşım ile gelin ki hem Bayraklı'nın sorunlarına bir nebze dokunmuş olun hem de bizler bu noktadaki yaklaşımınızı takdir edelim. Biz de stratejik planımıza daha olumlu yaklaşalım. Hazırlamak için hazırlanmış bir stratejik planla buraya gelmenin bir anlamı yok. 2020 yılında 125 ton evsel atık diye başlayan bir yer var. 2020'den 2029'a kadar evsel atık 625 ton çıkıyor. Nüfusumuz ne kadar artacak, bilmiyorum. Bayraklı nüfusu ne kadar artacak? Sizin de Belediye Başkanı olduğunuzda bir vaadimiz vardı; Bornova'dan ve Karşıyaka'dan sınır alacağım diye. Sınırlar artacağı için bu rakamlar yükselecek. Bu stratejik plan ciddiyetsiz hazırlanmış bir stratejik plan. Hiçbir istatistik verisi olmaksızın her yıl yaptıralım, rakamlar şişsin diye hazırlanmış bir stratejik plan. Ne yazık ki elimizdeki stratejik planla Bayraklı'nın temel sorunlarını ve kentsel dönüşüm problemlerinin dışında var olan tüm problemleri, vizyoner projeleri göremediğim gibi, günlük belediyecilik faaliyetlerini yürütmekte de sıkıntı yaşayacak gibi bazı kaygılarım oluştu. Stratejik plana baktıktan sonra, bu kaygılarımızın oluşmasının sebebi sadece bugünkü kitapçık değil, 6 aylık performansınızı da görüyoruz. Göreve başladığımız günden bugüne dek personelimizle ilgili bir takım sorunlar yaşadığınızı hepimiz biliyoruz. Bayraklılı hemşerilerimizin sosyal yaşamının olumlu etkisi olduğunu bildiğimiz veya bu gerekçe ile bazı alanların kapatıldığı gerekçesinin de tesislerin kapatılmasındaki öneminin kalmadığı bir takım konular, Bayraklı'nın geleceğiyle ilgili kaygılarımızı artırıyor. Son olarak; Bu meclis, parti ayrımı olmaksızın, tüm meclis üyelerimizle birlikte Bayraklı Belediyesi'nin en önemli organıdır. Bayraklı ile ilgili aldığımız önemli kararlar buradan geçiyor. Şimdi bazen birbirimize sesimizi yükseltebiliriz. Bazen burada birtakım problemler yaşayabiliriz ama bu, 'sizi konuşturmam' anlamına gelmez. 'Cumhuriyet Halk Partisi grubunu konuşturdum, size söz vermem' demek doğru değil. Bu bir demokratik yaklaşım değil.'
AVCI: ÇOK TUTARLI ŞEYLER
CHP Grup Sözcüsü Özlem Avcı, 'Stratejik planımız tamamen hayata geçirebilecek gerçeği yansıtan değerlerlerdir. Buradaki değerler Emre bey her yıl olduğu gibi kümülatif değerleri arttırılarak yapıldı. Çok tutarlı şeyler aynı zamanda. Kentsel dönüşüm projesinde kapsamında Bayraklı'yı hayal ettiğimiz noktaya taşıyacağız. Yani bu gördüğünüz fotoğraflardan 5 yıl sonra daha fazla güzel görseller göreceksiniz. Hepsini çözeceğiz' ifadelerini kullandı.
ÖNAL: BİR TANE BİLE BANKAMATİKÇİ YOK
Gündem dışı konuşmalarda söz alan ve eleştirilere yanıt veren Başkan Önal ise, 'Asfaltlama işlemleriyle ilgili sınırlı imkanımızla gelen talepler doğrultusunda bir sıralama yapıyoruz. Öncelik noktası, muhtarlarımızdan gelen talepler. Zamanına göre elimizden geleni yapıyoruz, ancak yeterince yetişemediğimizi biliyoruz. Çünkü asfaltla ilgili plentimiz olmadığı için, İzbeton üzerinden aldığımız asfaltla bu işlemleri yapabiliyoruz. İhtiyaç duyduğumuzda oradan destek alıyoruz. Büyükşehir'den de destek alıyoruz. Büyükşehir'in kendi çalışmalarının yanı sıra bizler de asfalta alıp, günde iki kamyon alıyorduk; şu an teke düştü. Yine belli dönemlerde artabiliyor. Otobüs duraklarıyla ilgili hangileriyle ilgili şikayet varsa iletiriz. Otobüsler dolu geliyor. Şimdi, otobüs bir mantık çerçevesinde oradaki trafiğin yoğunluğu hesaplanarak ayarlanıyor. Otobüs olsa bile, otobüs sayısını artırdığınızda trafiği kilitliyorsunuz. Özellikle belli mesai saatleri döneminde o otobüs, coğrafyamızdan kaynaklı dönememelerinden ve yolların dar olmasından dolayı, arttırıldığında oradaki trafiği de felç ediyorsunuz. Yani iyilik yapmaya çalışırken, oradaki tüm trafik durdurularak daha da kötülük yapılmış oluyor. O yüzden sadece sefer sayısını artırmak değil, maalesef sefer sayısını artırmak için o yolların genişlemesi gerekiyor. Çöp konteynerleri ile ilgili olarak konteynerleri neredeyse bir yerde sabit tutamıyoruz. Kimse kendi evinin önünde çöp konteyneri istemiyor. Ayrıca, Bayraklı'da son zamanlarda birkaç yerde çöp konteyneri hırsızlığı meselesi çıkmış. Yani, çöp konteynerlerini alıp demir niyetine satma düşüncesinde olan yerler bile mevcut. Çöp konteynerini kaldırıyorlar. Çöp ile ilgili hiç kimse kendi evinin önünde istemiyor. Ama herkes çöpün toplanmasını talep ediyor. O çöp birilerinin kapısının önünde olmak durumunda; yani nereye koyarsanız birinin kapısına denk gelecek. O yüzden diyorum ki, bu konuyla ilgili arkadaşlar aldığımız yerler var ama genel olarak bu, bir anlayış değişikliğiyle mümkün olur. Gidip çöp konteynerinin boşken etrafındaki çöpleri görebiliyorsunuz. İki defa dere yatağı temizliği yapılmış bir yerde, geçen araç hatta iş makinası lastikleri vardı. Yani böyle bir kirletmenin olduğu yerde, ne yapsanız da önüne geçemeyeceksiniz. Araba lastiğinin derede ne işi var? Yani bu tesadüfen bir yerden düşmüş, yuvarlanmış değil. Bir tane değil, onlarcası. Elimizden geldiğince yine onları düzeltmemiz gerekiyor. Ben geldiğimden beri Bayraklı'mızda bir tane bankamatikçi bulunmuyor. Çalıştırmayacağıma dair de zaten söylemiştim' dedi.
BÜTÜN TESPİTLER YAPILDI
Muhtarların da çalışmalarını yürüttüğünü belirten Önal, 'Ben geldiğimden beri Bayraklı'mızda bir tane bankamatik bulunmuyor. Çalıştırmayacağıma dair de zaten söylemiştim. Muhtarlarımızı da çağırdım. Çalışmayanların çıkışını vereceğimi söyledim. Belediyede mesaisini yapmayan kimseye maaş ödenmiyor. Mesai saatinde eğer belediyeye hizmet veriyorsa, onun maaşı benim nazarımda da yasa önünde de meşhurdur ve hakkıdır. Gece mesaisi yok. Bunların tek tek yerlerini de size söylerim. Muhtarlığını yapıp yapmadığı denetimini ben yapmıyorum. Adam belediyedeki hizmetini yapıyor. Şimdi burada sormanız gereken bu değil. Bu kişi işini yapıyor, işi dışında muhtarlığını yapıyor mu kısmına ben girmiyorum. Beni ilgilendirmiyor. Bunlara gece mesaisi yazılmıyor. Belediyede hangi işi yapıyorsun, değil mi? Sabahtan akşama kadar kimin nerede olduğunu biliyoruz. Yani, sizle beraber sabah sekizde mesaisi başlıyor, akşam beşe kadar. Ben böyle bir belediye başkanıyım; geldiğimde oradaki parktaki çalışan bir arkadaş muhtar olsa da olmasa da zaten gelip yanımda bulunur. Çalışmayanlarla ilgili bir endişeniz olursa, meclis üyesisiniz; ilgili başkan yardımcımıza giderseniz, çalışma saatlerini size söyler. Hangi saatlerde nasıl kart bastığını da bilirsiniz. Hani oraya, hiçbir kimse işe gelmeden maaş almıyor bu belediyeden. Bu belediyede bankamatik yok! Emin olun, tespit ettiğinizde, arkadaşlar, sizlerden ricam: biri kart basmadı, biz fark edemedik; ki bu mümkün değil. Bütün tespitler yapıldı. Öyle biri yok' diye konuştu.
UKOME KARAR VEREBİLİR
Başkan Önal şunalrı söyledi:
'Okullardaki kasis ile ilgili, Muhammet Bey'in talebi, siz mi söylemiştiniz? İlgili UKOME'den karar alınması gerekiyor. Kendi keyfimize göre ya da okulun talebine göre kasis koyamıyoruz. UKOME'nin belirlemiş olduğu yerlerde kasis çalışması yapılabiliyor. Sığınma eviyle ilgili, Muhammet Bey, yine Bayraklı Belediyesi geldiğinden beri üç yeri kapattı. Biri kız öğrenci yurdumuz, ikincisi kadın sığınma evi. Kadın sığınma evi ile ilgili, basında hak etmediğim şekilde çokça eleştirildim. Yangında da, arkadaşlar, Onur Mahallesi'ndeki yangında evi yanan vatandaşlarımızı orada misafir ettiğimizi herkesin bilmesini istiyorum. Kız öğrenci yurdunun da kapılarını açtık. Bu yönüyle de bana eleştiri geldi. İnsanların evleri yanmış, sokakta kalmış bir durumda, depreme dayanıklı mı değil mi endişesiyle, daha önce işlettiğimiz bir yerde bu riski alamayız. Ama normal zamanda, başkalarının bize emanet ettiği kız çocukları, kendi kardeşlerimiz, evlatlarımızı depreme dayanıklı olduğundan emin olmadığımız bir yerde yatıramayız. Düşünün, o kadar basit de değil; iki aydır zeminle ilgili yapılan sondaj çalışmalarının neticesini bekliyoruz. Ve orası, arkadaşlar, sadece bir yerin performans analizinin oluşturulması değil. Biz yine kendi büyükşehrimizin laboratuvarı olan şirkette neredeyse yarı fiyatına verdik. Yani, o da kamu hizmeti olduğu için birçok çalışmayı kendileri üstlendi. Şimdi orayla ilgili çalışmanın neticesini bekliyoruz. Umarım ki dayanıklı olur, sağlam olur; ekstra bir maliyete girmeyiz. Ayrı bir külfet oluşmaz'
ÖLÜME NEDEN OLABİLİR
'İkincisi, bu bizim sahilde bulunan havuzla ilgili. Bunun için arkadaşlar inceleme yapmaya bile gerek yok. Bunun için teknik olmaya da gerek yok. Seksen dört yılında yapılmış olan havuzun kolonları, kirişleri birbirini bırakmış durumda. Havuz günde altı yedi ton su kaybediyor. Yani orada su kaçağı var. Birbirini bırakmış alanı ne ben ne de hiçbiriniz gördüğünüzde, hiç kimse çocuğunu göndermez. Şimdi geriye kalıyor, garibanın çocuğu. Geçen sene yapılmış, siz bu sene kapattınız. 1984 yılından bugüne gelinen bir yerde, 40 yıllık bir havuz patladığında, Allah esirgesin, oradaki çocukların, onlarcasının ölümüne, hele ki bir düğüne denk geldiğinde yüzlerce insanın ölümünü getirecek bir duruma neden olacaktır. Tepki ne olursa olsun, ben imzalamam. Ve halen onunla ilgili bir adım atmış değiliz. Endişesi olan arkadaşlarım varsa, lütfen gitsinler. Sahildeki havuzumuzun kenarından salça duvarlarına baksınlar. Bütün betonlar aşınmış, pas tutmuş demirler dışarıda. Şimdi böyle bir yerde çocuğu nasıl göndereceğiz? Onunla ilgili de kalıcı bir şekilde revizyon yapılması için yine destek bekliyoruz. '
TALEBİMİZ BAKANLIKTA DURUYOR
'Raporda çöple ilgili yılların toplamı olarak gidiyor. Yani kümülatif olarak bir yıldan iki yıla, iki yılın toplamı üçüncü yıla yazılıyor. Yani yüz yirmi beş, iki yüz elli, üç yüz yetmiş beş... Burada bir öngörülemezlik yok. Yıllara sarih olarak kümülatif bir durumdan bahsediyoruz. Ha şunu söyleyeyim, Bayraklı ile ilgili hayalim var. Bayraklımızın büyümesi gerekiyor. Genişlemesi gerekiyor. Bu haksızlık bize 2009 yılında sınırlarımız belirlenirken tamamıyla siyasi sebeplerle yaklaşılmış. Eğer şehir hastanesi yapılmasaydı, Bayraklı'nın şu an rezerv alanı olan TOKİ konutlarının bulunduğu alan da bizde değildi. O alan bile büyütüldü. Düşünün ki Bayraklı'da salt nüfustan ibaret olan ve bu kentin gelecekte mezarlık gelişim alanı olarak belirledikleri Doğançay var. Yani İzmir'in sadece nüfusuyla beraber gecekondu olarak tabir ettiğimiz Karşıyaka'nın o günkü dezavantajlı bütün mahalleleriyle birlikte, Bornova'da yine oy hesabıyla zikzaklı bir sınırımızın bulunduğu Mansuroğlu, Manavkuyu, Osmangazi sınırımız mevcut. Osmangazi'de, bunları söylerken arkadaşlar, siyaset olsun diye söylemiyorum. Seçim döneminde adayken bunları dile getirdim ve bunlar maalesef yine birilerine ödeme yapmadığımız için üzülerek söylüyorum ki basın noktasında çok haksızca yazılıp çizildiğine tanık oluyorum. Ben adayken bunları söyledim. Daha sonrasında bunları hiçbir yerde bir malzeme etmeden çalışmamı valilikle paylaşmıştım. Paylaşacaktım. Sonrasında tekrar bunlar köpürtülerek dile getirildi. Ben vicdanı olan herkese bu çağrımı yineliyorum. Sadece Bayraklı olarak değil, ilçelerin sınırları oluşturulurken doğal eşiklerden geçer. Bu ne olur? Otoban olur. Bu ne olur? Dere olur.
Şimdi bizim Laka köyü, üçte biri bizde, üçte ikisi Bornova'da. Yine sınırlardan düşünün, köşeden çevrilmiş, geriye kalan dere ve bütün hat Bornova'ya kalıyor. Osmangazi'de, otobandan geçmeyen sınır; otobanın alt yolundan bir site, Bornova'da yolu bizde, çöpünü biz topluyoruz. Öte yandan, Ankara Asfaltı'ndan gelen sınırımız, Adliye'nin oradan bir cep olarak içeriye giriyor. Adliyenin bitimiyle tekrar Ankara asfaltına çıkıyor. Baktığınızda, arkadaşlar, bunun için yine teknik olmaya gerek yok. Vicdanı olan biri bu haksızlığı kendi gözleriyle çok açık bir şekilde görür. Doğançay Mahallesi'nde geldiğimden beri o yönüyle itiraz ediyorum. Doğançay mezarlık olması oradaki insanlara da haksızlık değil mi? Bayraklı'da yaşayan 300 bin nüfusun hiç yeşile ihtiyacı yok mu?
Yarın Çay Mahallesi'nde, Çiçek Mahallesi'nde kentsel dönüşüme girdiğinde, rezerv alan olarak ilan edebileceğimiz bir bölgemiz yok. Bunlar siyaset üstü. Bugün ben burada belediye başkanıyım. Bundan elli yıl sonra Bayraklı'da yaşayacak yine insanlarımız, çocuklarımız olacak. O sebeple bunları söylerken, ben bunların üstünde, ötesinde bütün Bayraklı'da yaşayan vatandaşlarımızın bu yönüyle düşünmesi ve bu haklarını talep etmeleri gerektiğini düşünüyorum.
ŞEHİR HASTANESİ AÇILDI, TOKİ YAPILDI, ARAÇLARIMIZ YETERSİZ
Stratejik planla ilgili arkadaşlar birçok şey düşünerek oluşturulmuş. 2024 yılı Cumhurbaşkanlığı yıllık programı, orta vadeli program, 12'inci kalkınma planı, tasarruf genelgesiyle bütünleştirilerek, bizim seçim döneminde Bayraklı'daki yurttaşlarımızdan oy isterken vadettiğimiz projeleri yine dediğim gibi tamamıyla o günkü hesaplarla oluşturacak bir stratejik program ve buna uygun olarak da bir performans programı oluşturulmuş. Ancak şunu biliyoruz ki, az önce bahsettiğimiz konteyner yıkama aracından o cenaze hizmetlerindeki eksiğimize kadar birçok hizmetimiz tasarruf genelgesiyle hayata geçmiyor. Çevre Şehircilik'te bizler, sadece çöp toplama araçlarından üç aracın sayısını artırmamız gerekiyor. Çünkü şehir hastanesi sonradan getirildi. Dört yıl öncesinde öyle bir yükümüz yoktu; TOKİ konutları yoktu. Buna rağmen arkadaşlar, bir araç artışına bile izin verilmedi. Yakın zamanda çöp toplamayla ilgili sorunlar yaşıyoruz. Seksene yakın arkadaşımız sahadan emekli oldu. Emeklilik dilekçelerini verenlerin yerine personel alamıyoruz.
Şöyle söyleyeyim arkadaşlar; yine kendimizi ihbar edercesine, şirket personelinin belediyede çalıştırmak zorunda olduğumuzu dile getirdik. Kanun Hükmünde Kararname ile, yani KHK diye tabir edilen, geçmişte iki bin on sekiz yılında taşeronun kendi şirketimize geçen personeliyle birlikte emekli olanların yerine Serdar Bey döneminde de alınmamıştı. Ve şu anda seksen personelin sahadan eksilmesine rağmen, çöp barajı kullanacak arkadaşımız neredeyse eksik çöp aracı çıkamayacak olmasına rağmen, bizim halen bu personelin alımıyla ilgili Çevre Şehircilik'te talebimiz duruyor.'
PERSONEL AÇIĞIMIZ VAR
'Bizim şu an sadece temel dışarıdaki hizmette iki yüz personel açığımız var. Ne yapıyoruz? Şirkete garson olarak girmiş, idari büro olarak girmiş; belediyenin diğer birimlerinde çalışıyor. Şimdi arkadaşlar, bunları düzeltmek üzere, emin olun söyledim ve söylemediğim onlarca şeyi düzeltmek üzere talebimizi yapmışız. Çevre Şehircilik Bakanlığına ve diğer ilgili birimlere. Bayraklı Belediyesi'nin yapacağı çalışmalar da arkadaşlar, sadece İzmir'le ilgili değil, Türkiye'nin bir ilçesi olarak gelecek ekonomik durumlara ve bütçeye göre, en idealini düşünüp hedefimizi en yüksekten açmış bulunuyoruz. Bayraklı'nın sadece gökdelen değil, düzgün yapılaşmış bir alan olması hayalini kuruyoruz. Ama bunun yanı sıra, Bayraklı'daki buradaki çarpık yapılaşma, 15 yıldır CHP'nin yönettiği belediyenin kabahati de değil. Bir yerde dönüşüm olabilmesi için imarda, hasbelkader zaman geçirmiş bir arkadaşınız, bir kardeşiniz olarak şunu söyleyeyim ki; sizler imar afları getirdikçe bu kent dönüşümünü gerçekleştiremeyeceksiniz. Düşünün, Fuat Edip'te yaptığımız planda yüzde beş inşaat artışı, donatı olmadığı gerekçesiyle mahkeme tarafından iptal ediliyor. Şimdi Onur Mahallesi'ne gidin. Orada Postacılar'a gidin. İki katlı yer yerine beş kat yapılmış. İmar barışından faydalanmış, resimleştirilmiş. Şimdi yüzde 5'i fazla gören mahkeme kararı, donatı olmadığı için yüzde 200 inşaat artışını hangi plan verebilir, veremeyecek. Emin olun, bunun fazlaca da gayretindeyiz. Geliyor, 'Evim deprem olsa yıkılacak,' diyor. Doğru. Kolunu kirişi bile olmayan bir yerde beş kat yapılmış. Kendi çocukları yaşıyor. Şimdi belediye olarak bunu yıktığımda, dört kat veremeyeceğiz. Hiçbir yasa yol vermiyor. Vatandaşı kandırmak için kağıt üzerinde beş kat yapar, gönderin. Yarın mahkeme iptal edecek. Çünkü yasa bu; donatıları karşılanmamış hiçbir nüfus artışına yasa geçit vermiyor. Kurtarabildiğimiz bütün alanları revizyon planlarla kurtarmaya çalışıyoruz. Bunun yanında yine bir plan notuyla inşaat artışının ilgili önerimizi yaptık. Olabildiğince uygulanabilir ve vatandaşı da ortaya çıkarabilecek planlar yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Bugüne kadar yaptığım hiçbir iş popülist değil, arkadaşlar. Tamamıyla ayakları yere sağlam basan, yarın hayata geçebilecek planıyla arkasından uygulamasını da yapabileceğimiz bir sistemi hayata geçiriyoruz. Bir kere, bütün Bayraklı'nın sorunu çözülemeyecek. Ben bu planları yaptım diye, bunlar tekrar bir kerede sihirli bir değnekle hayata geçmeyecek. Olabilecek en ideali, bütün meclis üyelerimiz ve bürokratlarımızla birlikte hayata geçirmek için çaba gösteriyoruz. Ama şunu söyleyeyim; yine ekonomiye dayalı, ekonomisi özellikle faize düşmemiş bir yerde, vatandaşı gidip bu parayı kullanmasını alabilmesi çok mümkün değil. Bugün bir milyon en kötü gidip gecekondu dahi yapsanız, bir ev bir milyondan fazlaya mal oluyor. İnşaat metrekaresinin olduğu bir yerde, yüz metrekare evin maliyeti iki milyon. Arsanın sizin olduğunu düşünün. Üzerinde elli metrekare bir artı bir yaptığınızı düşünün; bir milyon para. Bugün bir milyon paranın bankalara geri ödemesi ayda kırk elli bin. Şimdi, ayda kırk elli bin kredi ödeyebilen biri zaten zor şartlarda yaşamıyordur. Emin olun, bu insanlar tercihen orada yaşamıyor, mecburiyetten yaşıyor.
Bu gerçekliğimizi bilerek, hep birlikte sadece CHP ve CHP Belediyesi olarak değil, merkezi hükümetin de taşın altına elini koyarak, özellikle dönüştürebilecekleri daha düşük faizli, uzun vadeli konut kredileri tahsil etmesi gerekiyor. Plan eliyle de, mevzuatın el verdiği en yüksek inşaat artışını, yasanın el verdiği, çünkü yaptığınız yasayı iptal ediyorsa bunun bir kıymeti yok. Donatısı oluşturulmuş en yüksek inşaat yoğunluğuyla bunların hayata geçmesi iradesine ben sahibim. Ve ben görevim süresince de bütün bunları yapacağımın sözüyle Bayraklı vatandaşlarımızın teveccühüyle geldim. Ben bu sözümü görevimin son anına kadar da sürdüreceğim. Eleştirileriniz olabilir. Daha fazlasını, keşke hayata geçebilseydik. Yapabileceklerimiz üzerinden stratejik planda hedeflerimizi ortaya koyduk. Büyükşehirimize yapmayı, yine hayal ettiğimiz, yapacağız dediğimiz değil, hayal ettiğimiz bütün çalışmaları yine stratejik planımızı belirledik. Umuyorum ki, bir yıl sonrasında performans olarak belirlemiş olduğumuz bütün hizmetleri hayata geçirmiş oluruz. Her birinize olumlu eleştirilerinizden ötürü teşekkür ediyoruz. Daha üzülerek söylüyorum, hak etmediğim bir durum.'