Genç Cumhuriyet'in…

Neredeyse ilk yılları…

Yer; Başkent Ankara…

1924-25 ders yılı sona erdiğinde…

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden…

İlk kez bir 'kız öğrenci' mezun olur…

Süreyya'dır adı…

Türkiye'ye yerleşmiş Azerbaycanlı bir ailenin kızıdır…

Stajını yapmak zorundadır…

Yediği-içtiği ayrı gitmeyen bir arkadaşıyla birlikte…

Adalet Bakanlığı'nda staja başlar…

'Her şey güzel olacak…' diyerek, kolları sıvarlar ama…

Öğle yemeği sıkıntı olmaya başlar…

Kaldığı küçücük ev Bakanlığa uzak olduğu için göze alamaz…

Tek uygun lokanta…

Bakanlığa da yakın olan 'İstanbul Lokantası'dır…

Ne var ki…

O mekanda sadece milletvekilleri yemek yiyordu ve…

O güne kadar…

Bir kez olsun kadınlara servis yapıldığı görülmemişti…

***

Geleceğin gencecik avukatları…

Bir süre evden getirdikleri peynir-ekmeğe talim ederler…

Taşıma yönteminin işe yaramadığını anlayınca da…

Süreyya…

Soluğu babasının yanında alır…

Peki, babası kim?

Dönemin Basın-Yayın Genel Müdürü Ahmet Ağaoğlu

Süreyya…

'Babacığım, arkadaşımla birlikte İstanbul Lokantası'nda yemek yiyebilir miyiz?' diye izin ister…

Ahmet Ağaoğlu, 'Tamam…' der, ama yine de sıkıntılıdır…

Ertesi gün, geleceğin avukatı kızlar…

Karınlarını bi'güzel doyururlar…

Ahmet Ağaoğlu'nun kızını tanıyanlar…

Dudaktan kulağa dedikodu yaymaya başlar…

Sonunda aslı-astarı olmayan o söylentiler…

Türkiye'nin üçüncü Başbakanı Rauf Orbay'a kadar gider…

Ahmet Ağaoğlu'nu arayıp durumu anlatır…

(Koskoca Başbakanın uğraştığı işe bakar mısınız?)

Akşam olunca…

Ahmet Ağaoğlu, kızını bir kenara çeker:

'Bundan sonra öğle yemeklerinde bana gelin…'

Süreyya çok üzülür…

***

Birkaç gün sonra…

Atatürk ve eşi Latife Hanım, Ağaoğlu'na misafirliğe gelir…

Süreyya daha fazla dayanamaz ve…

Her şeyi bir bir Cumhurbaşkanı Atatürk'e anlatır…

Çok değil…

Ertesi gün…

Bakanlık'taki odasında çalışırken…

Kapıdan haber gelir:

'Süreyya hanım, Gazi Hazretleri burada; müsaitseniz sizi yemeğe götürecekmiş…'

Esmer güzel Süreyya…

Yıldırım hızıyla Bakanlığın kapısına iner…

Atatürk karşısındadır…

Gülümseyerek, şöyle der Cumhurbaşkanı:

'Latife bugün seni öğle yemeğine bekliyor…'

Süreyya daha da şaşırır…

Latife Hanım dayanamaz ve şöyle der:

'Paşa dün akşam bu lokanta olayına çok kızdı ama babanı senin yanında ezmek istemediği için kızgınlığını belli etmedi… Sona gerekli yerleri aradı…'

***

Süreyya ertesi gün…

Arkadaşıyla…

Ankara'nın o çok ünlü İstanbul Lokantası'na gittiğinde…

Birkaç milletvekilinin eşleriyle birlikte yemeğe geldiklerini görür…

Gözleri nemlenir…

Atatürk usta bir planla…

Süreyya'nın…

Kadınların da o lokantada erkekler gibi yemek yemesi için 'yeşil ışık' yakmıştır…

İşte, o Süreyya Ağaoğlu…

Türkiye'nin ilk kadın avukatı olarak tarihe geçti…

***

Süreyya Ağaoğlu…

Mesleğine o kadar düşkündü ki…

33 yıl önce…

İstanbul'da katıldığı…

'Kadın Hakları ve Çağdaşlaşma' panelinden ayrılırken…

Düşüp, beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti…

O sırada 86 yaşındaydı…

***

En azından 75 yıllık bu onur veren yaşanmış bu olayı…

Neden yazdık?

Anlatalım…

***

Önceki akşam…

Çocuklar gibi şendi yüreğimiz…

An itibarıyla…

57 bin üyesiyle…

Dünyanın en büyük 'Baro'su olarak kabul edilen…

İstanbul Barosu'nu…

Bundan böyle…

Avukat Filiz Saraç yönetecek…

Bu tarihi bir olaydır…

Çünkü…

Filiz Saraç…

144 yaşındaki İstanbul Barosu'nun…

İlk kadın başkanı olarak tarihe geçti…

Ve…

Yine an itibarıyla…

100 yaşına 'bir' kala…

13 hukukçu hanımefendi…

Bu güzel ülkenin aydınlık kentleri…

Artvin… Bilecik… Bitlis… Bolu… Çanakkale… İstanbul… Ordu… Sakarya… Samsun… Sinop… Trabzon… Tunceli… Yalova…

Baroları…

Artık kadın avukatlara emanet…

Ne kadar güzel değil mi?

Nokta…

Hamiş: Duruşma salonlarda yer alan 'Adalet mülkün temelidir' özlü sözü, genelde yanlış bilinir… Çünkü, cümle içerisindeki 'mülk' kelimesi, genelde 'gayrimenkul' olarak değerlendirilir… Oysa o 'mülk' kelimesi Arapça'dır ve 'devlet, ülke, iktidar, düzen, egemenlik' anlamlarını içerir… O cümlenin anlamı tam olarak şöyledir: 'Adalet devletin (egemenliğin) temelidir…'

Sonsöz: 'Türkiye'nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu'nun anısına saygıyla… / Anonim…'