Anayasa Mahkemesi, CHP’’nin ’‘iptal’’ başvurusunu oybirliği ile reddedip, iki madde üzerinde küçük değişiklikler yapmak suretiyle, 12 Eylül’’deki referanduma onay verdi.

*

Öncelikle tersi olsaydı ne olurdu? Sorusundan başlamak gerekiyor bence.

Tersi olsaydı, yani mahkeme CHP’’nin başvurusunu kabul edip, referanduma ilişkin düzenlemeyi toptan iptal etseydi?

Açılımdı, terördü, Gandi Kemal’’di, Eksen Kayması, Gazze gerginliği derken iyiden iyiye köşeye sıkışan Başbakan Erdoğan, ’‘rest’’ çekip, ’‘Hodri Sandık’’ diyerek, Kasım’’da erken seçim için düğmeye basar, e-muhtıra sürecinde olduğu gibi mağduriyet gömleğini bir kez daha giyerek yüzde 50’’nin üzerinde oyla üçüncü dönemini ilan ederdi AKP’’nin’…

 

Bu açıdan bakıldığında, mahkemenin kararında en azından Gandi Kemal ve CHP açısından kesinlikle bir hayır var.

 

Peki, şimdi ne olacak dersiniz?

Bence yüzde 50’’nin üzerinde bir çoğunlukla anayasa değişikliği kabul edilecek.

Çünkü; 26 maddelik paketin 23 maddesi konusunda CHP’’nin de bir itirazı yok.

İtiraz, HSYK ve Anayasa Mahkemesi gibi önemli yargısal mevzilerin ele geçirileceğine ilişkin kaygıdan kaynaklanıyor.

8 yıllık iktidarında devletin kurumlarını tek tek ele geçirdiği varsayılan/kabul edilen AKP’’nin halen diş geçirmekte zorlandığı tek kurum yargı’…

Yargının da biçimlendirilmesi, dahası yürütmenin kontrolüne girmesiyle Türkiye’’nin bir hukuk devleti olmaktan çıkacağı endişesi hakim önemli bir kesimde.

 

Ama işsizlik, açlık, sosyal adaletsizlik, eğitimsizlik gibi sorunlarla boğuşan halkın HSYK, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi kurumların sorunlarıyla ilgileneceğini, dahası ona bakarak karar vereceğini sanmıyorum.

Zaten Başbakan Erdoğan da pakete ilişkin görüşmelerin en başından itibaren olayı farklı bir noktaya taşımaya çalışıyor.

 

* ’‘Evet’’ diyenler 12 Eylül cuntasına karşı çıkanlar.

* ’‘Hayır’’ diyenler ise cuntayı savunanlar’…

 

Erdoğan’’ın muhalefeti köşeye sıkıştırma stratejisi bu temelde işleyecek. Pakete ’‘evet’’ diyenler AKP’’li, ’‘hayır’’ diyenler CHP, MHP’’li gibi algılanacak’…

Dolayısıyla, muhalefetin bu noktada yeni bir strateji geliştirmesi şart’… Özellikle de Kılıçdaroğlu ile iyi bir hava yakalayan CHP’’nin’…

 

Peki, CHP, sorumlusu olmadığı bu süreçten, yara almadan nasıl kurtulabilir?

 

Öncelikle, Türkiye’’nin halen bir hukuk devleti olduğu gerçeğinden hareketle, Anayasa Mahkemesi’’nin kararına saygı duyarak başlayabilirler.

CHP’’nin başvurusuyla pek çok düzenlemeyi iptal eden mahkeme, bunu reddetmişse, Kılıçdaroğlu’’nun da, parti üst yönetiminin de bu karara saygı duyması şarttır.  

Öte yandan, CHP’’nin itirazı sadece 2-3 madde ile sınırlı. Yani 23 maddeyi destekleyeceğini zaten açıklamıştı önceden.  

O nedenle ’‘toptan hayırcı’’ bir yaklaşım sergilemeden önce iyi düşünülmeli. ’‘Hayır’’dan Evet, Evet’’ten Hayır’’ arasında bir tutum izlenmeli belki de.

Ya da daha orijinal, daha radikal bir başka adım.

 

Neden?

Çünkü; Henüz yolun başındaki taze Genel Başkan Kılıçdaroğlu’’nun referandum sınavına  hazır değil’…

Çünkü, tıpkı açılım saçmalıkları gibi halkın gerçek gündemiyle örtüşmeyen bu düzenlemenin toplumsal algıda yaratacağı mağlubiyet duygusu Kılıçdaroğlu’’nu yaralar.

Çünkü; aportta bekleyen Angora yapısı, ’‘hayır’’ oylarının beklenin altında çıkmasıyla bile harekete geçebilir.   

Çünkü; ’‘yazıyı icat edenin de yazı yazamayanın da’’ bir oy kullandığı ’‘demokratik’’ sistemde Türk seçmeni, ’‘özgürlük’’ adı altında sunulan düzenlemeleri yer.

Çünkü; en az medya, siyaset kadar yıpranmış bir kurum olan yargının savunulması tek başına yeterli olmaz, seçmen uzun süredir reform beklediği yargıyı korumak yerine, özgürlük sloganlarının altında ezilir, darbeye karşı olduğunu ortaya koymak için düzenlemeye ’‘evet’’ der.

Çünkü; Sayın Başbakan, ’‘evet’’ oylarının tamamını kendi partisine tahvil etmek suretiyle baskın bir erken seçime gidebilir.

Çünkü; yüzde 50’’nin üzerinde bir oranla çıkan ’‘Evet’’lerden sonra yapılacak bir erken genel seçimde AKP, ’‘evet’’ oranına yakın bir oyla yeniden iktidar olabilir. Gandi efsanesi başlamadan bitebilir. Bitmese de ağır yara alır.

 

Sonuçta; 12 Eylül askeri darbesinin var ettiği AKP, kendisini var edenleri yargılayacak düzenlemeye imza atarken, DARBE’’den en fazla zarar gören CHP ve MHP’’nin darbe anayasasını savunur hale gelmesi, getirilmesi hem manidar hem de garip bir çelişki’…