Nedim ATİLLA
Post turist çağına hoşgeldiniz!
20 Ağustos 2023 Pazar

Geçenlerde yazmıştım, “bizim turizm sosyolojisi derslerinde okuduğumuz öğrendiğimiz turist tipi de değişiyor…” demiştim. Bugün de biraz turizm sosyolojisi yapalım.

Soru net: Kalabalık bir şehirden geliyorsanız kalabalık bir turistik kenti sever misiniz?

Turizm hem pratikte hem de akademik bir araştırma alanı olarak genellikle tanınan hizmet endüstrisinden çok daha fazlası ama bunu anlayacak turizmin ciddi bir sivil toplum kuruluşu ülkemizde maalesef yok. Böyle bir STK ile işbirliği içinde çalışacak akademi de yok.  Turizm ve gezginlerin gelişen doğası, toplumsal değişimler, zorluklar ve fırsatlar hakkında önemli içgörüler sağlıyor. Turizm ve seyahatle ilgilenmek, sürdürülebilir kalkınmayı daha geniş anlamda destekleyebilecek veya engelleyebilecek eğilimleri daha iyi anlamak için bize mükemmel bir fırsat sunuyor.

Hep diyoruz ya, sürdürülebilir kalkınmanın sırrı turizmde…

Kabul edelim turistler de genellikle eskisi gibi değil. Modern yaşamın yapısındaki en yaygın değişikliklerden biri, iş ve yaşam alanları arasındaki dağılan ayrım. Soru net: Tatildeyken iş e-postalarını kim kontrol ediyor? Almanya”da Randstad”ın araştırmasına göre çalışanların yüzde 42”si tatil zamanlarında da maillerini kontrol etme zorunluluğu hissediyor. Tatilde veya dinlenme saatlerinde iş e-maillerine bakmak stres ve tükenmişlik sorunlarına yol açıyor. Fransa”da 1 Ocak 2017”de yürürlüğe giren ve 50”den fazla kişi çalıştıran İşletmelerde çalışanların mesai saatleri dışında iş e-maillerine bakmasının zorunluluğunu ortadan kaldıran yasanın çıkış noktası da tükenmişlik sendromu. Avrupa”da Volkswagen ve Daimler bu konuda çok önceden adım atmışlardı. Volkswagen 2012”de çalışanlarının akıllı telefonlarına mesai saatleri dışında gelen mailleri engellerken, Daimler de çalışanlar tatildeyken gelen mailleri silme yoluna gitti. Uzmanlar, özellikle tatil dönemlerinde çalışanların işten tamamıyla uzaklaşması ve dinlenmeleri için cep telefonlarından, laptoplardan uzak durmalarını, telefonla iş görüşmesi yapmamalarını ve e-maillerine bakmamalarını tavsiye ediyorlar.

***

Eski turistten bir haber: Fransa”da 2 ABD”li turist alkollü girdikleri Eyfel Kulesi”nde bir gece mahsur kaldı

Yeni turist tipini belirleyen de “Küresel “paylaşım ekonomisi”“ Peki bu mümkün mü? İnsanların özel evlerini (örneğin AirBnB) kiraya verdiği, taksi yolculuklarını veya akşam yemeklerini paylaştığı sözde Paylaşım Ekonomisi, başka türlü tanışamayacakları insanlarla ilişki kurmak isteyenlerin oturma odalarına turizmi getirdi. Bu da turist tipini değiştirdi.

Turizm barış demek. Potansiyel olarak bu paralel “turizm endüstrisi” insanları bir araya getirmek ve turizm yoluyla barışı sağlamak için eşsiz bir fırsat sağlıyor. Yakından izlediğim “Turizm Yoluyla Barış Enstitüsü” bu türden araştırmalar yapıyor. Elime geçen araştırmalardan biri “misafirler ve ev sahipleri” ve bunların ekonomik etkileri için yepyeni bir alanın ortaya çıktığını ileri sürüyor.

Ama “mutlu olan turistler” bunun ötesindeki insanlar. İletişim sosyolojisinde biz bunlara “post turist” diyoruz. “Post-turist” terimi yaygın olarak, sıradan turistin “sıcak noktalarından” kaçınan ve kendilerini “yerel kültüre” uzun bir süre kaptıran daha alışılmadık bir deneyim tercih eden yeni bir gezgin türünü ifade etmek için kullanılıyor.

Turistik yerler ve oteller, “post-turistler” açısından sıkıcı. Post turist ziyaret ettikleri şehirler ve yerler hakkında otantik bir his elde etmek istiyorlar. Bu sözde “yeni gezgin türünün yükselişiyle” birlikte, giderek daha fazla insan kendilerini - teknoloji ve AirBnB gibi kuruluşların yardımıyla - yerel kültür ve ortamlara kaptırmayı umuyor. Post-turizm kavramı, sözde “gerçek” yerler arayan, yalnızca gezip görmenin gerçekliğini sorgulayan gezginler arasında şimdiden büyük ilgi görmüş durumda.

Turizm endüstrisi tarafından sunulan giderek daha gerçek olmayan, ticarileştirilmiş ve simüle edilmiş deneyimleri açıkça, ancak biraz ironik bir şekilde kucaklıyor. Yani belki de post-turizm, sıradan, sıradan turizmden çok da farklı değildir. Ziyaretçiler hâlâ yerel halk tarafından rehberli turlara katılıyor, çevirmen teknolojileri sayesinde dili öğrenmeye ihtiyaç duymuyor ve durmaksızın “otantik” deneyimler arıyor.

Modern turizm efsanesi, otantik farkla karşılaşma olasılığına odaklanır - “gerçek” Bali”yi görmek, “gerçek” İspanyollarla ilişki kurmak, alışılmışın dışında “gerçek” maceralar yaşamak […] 1990”larda küresel endüstri, bu özgünlük efsanesini sürdürmek daha zor hale geldi.

“Post-turizm” her zaman günlük “sıkıcı” turizmden ayrılmayı da içeriyor.  Post turistin yükselişi ve turistlerin sıcak noktalarından ve haritalarından kaçınmaları, bu “performans olarak turizm” olgusunun belirtisidir. Yine de post-turizm, soylulaştırmayı çevreleyen pek çok konuyu yankılayacak şekilde şehirlerin kültürünü değiştiriyor - hatta olumsuz bir şekilde yeniden şekillendiriyor.

Mesela Berlin “yeni post turistin” temel mekanı. Birçok kişi tarafından dünyanın turizm sonrası başkenti olarak görülüyor. Bu şehre atıfta bulunan Thomas Rogers  Berlin için bir “soylulaştırma” önerdi. Rogers “eskinin uyuyan mahallelerini daha lüks ve heyecan verici” hale getirebileceğini savundu. Anında da cevabını aldı: Berlin buna izin vermez.

Post Turist değişmeyeni seviyor çünkü. Post turizm, Londra Kraliyet Saray Bahçeleri veya Eyfel Kulesi gibi öngörülebilir turistik yerleri ziyaret etmeye devam edenleri beğenmiyor.

Pasif turistlerin “sahte” ile yetinip sadece cesur gezginlerin “gerçeğe” erişebileceği bir durum yaşıyoruz artık. Bu değişime ayak uydurabilen kentler turizmden pay alacak. Uyduramayanlar Parisliler gibi “amma da pis şehir olduk” diye yakınmaya devam edecekler…

 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Alpaslan Bilen 20 Ağustos 2023 Pazar 15:18

Ülkemizin cahil yöneticilerinin teşvikleri ile çimento otel saraylar inşa etme furyası,aklı başında kişiler tarafından,o ülkelerde bu binalardan çok var onlar yerel değerleri öğrenmek ister diye direnmeye çalıştılar. Aklıbaşında bir gezgin bir anadolu köyünde burger yemek istemez!

Yorumu oyla      2      3  
Alpaslan Bilen 20 Ağustos 2023 Pazar 15:18

Ülkemizin cahil yöneticilerinin teşvikleri ile çimento otel saraylar inşa etme furyası,aklı başında kişiler tarafından,o ülkelerde bu binalardan çok var onlar yerel değerleri öğrenmek ister diye direnmeye çalıştılar. Aklıbaşında bir gezgin bir anadolu köyünde burger yemek istemez!

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (2)
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Acılar ‘askı’da!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türkiye'nin İslam’la sınavı
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kamu yararı Çeşme Projesi’nin neresinde?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
12 Eylül ve yeni Anayasa
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Atatürk’ün Toprak Kanunu ya da feodalizmin tasfiyesi uğraşısı
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Siber ve milli!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
 Narin (İnce) Habercilik ve Medya Etiği
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva