’“Bilişim devrimi’” dünyayı değiştiriyor. Değişim, dünya ölçeğinde bir proje olarak belirmeye başladı.

Şimdilik görünen, internet ağında dünyayı değiştirecek yeni yolların oluşmaya başladığı..

Şeffaflık ve denetlenebilirlik, bu proje gerçekleşirken kullanılan metodolojinin önemli bir boyutu olacak.

İnternet’’te oluşan bilgi ağı ve yeni ticaret yolları, kurulmakta olan sanal dünyanın ayak sesleri:

’‘İpek Yolu’’, Osmanlı İmparatorluğu’’nu abat etti. ’‘Deniz yolları’’, Batı’’yı ihya etti. İnternet ortamında oluşmakta olan ’‘Sanal ulaşım ağı’’, bakalım kimleri zengin edecek!. Dünya ticaret yolları internet ortamına taşındığı zaman, uluslararası sistemin yeni patronları da zuhur edecek. Sanal dünyanın efendileri’…

Yeni bir dünya kuruluyor. O yeni dünyanın görüntüler evreninde, edinilmiş 0 ve 1’’lerden ibaret yeni sanal kimlikler ve barkodlanmış yaşantılar hüküm sürecek.

Dünya, bakır ve fiber optik iletkenlerle örülüyor; uydular üzerinden kıtalar, ülkeler birbirine  bağlanıyor. Dev sunucular sayesinde, her türlü hizmet elektronik ortama taşınıyor. Yeryüzünde bir insan, bir insana, parmak ucuyla dokunduğu bir tuş mesafesinde yakın veya uzak.

Aynılaşan ilişkiler, özdeş kimlikler; interaktif ekranlarda aynılaşarak ikiye katlanan insan interaktivitesinde belirsizliğin hazzı’…

’‘Öteki’’ ve ’‘Ben’’in cehenneminden, ’“özdeş kimlikler’”in sanal cennetine uzanan bir tür yok oluş.

Siber toplumda, insansız üretimden şaşkına dönen proletarya’…

Ekranlara taşınmış sanal şirketler’… sanal alışverişler’…

Mal ve hizmet üretimi yatay süreçlerde seyrederken, tepetaklak olmuş hiyerarşi’…

Ekranlardan hizmet veren elektronik devlet’…

Nerede, ne yaptığımızı gören, duyan, bilen devlet’…

Bilgiye ulaşmak otuz saniye’… dünyanın en ücra köşesinden haber almak kırk saniye’…

Yeni bir dünya dili, bilgi işlem ortamında doğuyor’…

Ülke sınırları nostaljik tatlar verecek’…

 

’“Bilişim devrimi’”nin yeni dünya tasavvuru henüz tam olarak belirginleşmemişse de, yukarıda, kısa değinmelerle bir tablo çizmeye çalıştım.

Sanal bir dünya kuruluyor. Ve o dünyayı, bizim çocuklarımız kuruyor. Bizler değişime tanıklık ediyoruz. Onlar, değişimin içine doğuyor. Bizim ’‘değişim’’ dediğimiz, onların ’‘rutini.’’ Yan yana yaşıyoruz, fakat onlar adeta başka boyutta’…

Tarımı öğrenen insanlık, tarım devrimini yaşadı; makine yapmayı öğrenen insanlık, sanayi devrimini yaşadı; bu kez, kendi beyninden esinlenen insan, yapay zeka geliştiriyor, ’“Bilişim devrimi’”ni yaşamaya hazırlanıyor.

 

Bizim mahallenin imamı, bizim çocukların sorunlarını dinlemeye gelir artık’… (Diyanet İşleri Başkanlığı’’nın başlattığı yeni uygulamaya göre, imamlar, mahalle sakinlerinin sosyal sorunlarıyla da ilgilenecekler.)

’“Aleykümselam. Ben mahalle imamınız’… Sorunlarınızı dinlemeye geldim!’”

’“’…’…..???’”

’“Gençliğimizin yanındayız’… Hükümetimiz yenilikçidir. Allah’’ın iziniyle değişimin önünü açacağız’… Dinimiz buna cevaz veriyor.’”

’“’…’…’…’….!!!’”

’“Sonra, biz statükoya karşıyız. Siz gençlerimizi statükoculara karşı korumak bizim görevimizdir! Peygamber Efendimizin de buyurduğu gibi’…’”

’“’…’…’….???’”

’“Biz dünyaya, ’‘one minute!..’’ demiş bir devlet’…’”

’“!?!?!?!?!’”

’“Daha da buraya gelmem!’”

 

Çocuklarımız devrim yapıyor. Yanı başımızda devrim oluyor. Sanki, paralel evrende, bizim algımızın dışında bir devrim. Gözlerimizin önünde, ama göremediğimiz bir devrim..

Gençlerimiz, bizim dünyamıza hayli yabancı; bizim kaygılarımızı, beklentilerimizi anlıyor olabilirler ama bu kaygıları, bu beklentileri içselleştirmiş değiller. Onlar bu oyunda yok.