Ümit YALDIZ
Nizam-ı Cedit, referandum ve kadın açılımı
21 Temmuz 2010 Çarşamba

Temmuz sıcağında ülkemiz çok ağır gündemlerle boğuşuyor. AK Parti hükümeti sınırlar için ’‘özel ordu’’ kuracağını açıkladı geçen hafta.  TSK’’ya mı Polis’’e mi yoksa doğrudan hükümete mi bağlı olacağı net değil. Net olan tek şey hilal bıyıklıların orduya alınmayacağı’…  
Başbakan, attı ortaya, tartıştırıyor, nabız yokluyor. Duruma göre ya ileri gidecek ya da birçok konuda olduğu gibi ’‘mehter taktiği’’ ile bir adım geri çekilecek. Osmanlı’’nın son döneminde Yeniçeri’’yi yok etmek için kurulan Nizam-ı Cedid-i hatırlattı bu düzenleme bana. Yani Osmanlı’’yı çöküşe götüren sürecin başlangıcı Vaka-i vakvakiyeyi’… Yani en vahim hatayı’…
 
**
Ve tabi ki terör’… Hız kesmeyen, gaz kesmeyen bölücü terör’… Dün 7 askerimizi daha aramızdan alan, son üç ayda 50’’nin üzerinde kurban verdiğimiz, can yakan, anaları/babaları ağlatan terör’…
’‘Özel Ordu’’ söylemi ya da hamlesi teröre karşı 30 yıldır amansız bir mücadele veren TSK’’nın şevkini kırmak dışında ne işe yarayacak merak ediyorum?
Devletin tüm organlarıyla, başta TSK olmak üzere, barışık bir hükümetin atacağı bir adım değil bu. Sanki Sayın Başbakanın başına taş düştü.
Tıpkı, Cumhurbaşkanı Gül’’ün bir Irak ziyareti öncesinde ’‘tarihi fırsat yakaladık’’ sözleriyle ’‘Açılım’’ denen pimi çekilmiş bombayı hükümetin, ülkenin kucağına bırakması gibi’…
AKP 2002’’den bu yana tek başına iktidar.
Kürt sorunu ve terör ise Türkiye’’nin 30 yıllık sorunu.
Biri geçen yıl ’‘açılım’’ dedi, diğeri şimdi ’‘özel ordu’’ diyor.
Neden şimdi?
İşte asıl soru bence bu.
 
**
Anayasa değişikliğine ilişkin referandum süreci ’‘evet’’-’‘hayır’’ yarışmasına dönerken, Evet’’in AKP’’ye yarayacağından hareketle, muhalefet direnç gösteriyor.
Kimin neye, neden ’‘evet’’ neden ’‘hayır’’ dediği belli değil. Sapla saman karışmış durumda.
Kesin olan bir şey var ki, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en zor referandumu ile karşı karşıyayız.
Ve çok önemli bir iddia’… Referandum sürecinde, ’‘Keşke yeni bir Anayasa yapılsaydı?’” diyerek ilginç bir çıkış yapan Cumhurbaşkanı Gül’’ün duruşuna ilişkin.
Pensilvanya bağlantısı sorgulanan Gül’’ün AKP içinde ciddi bir ’‘hayır’’ cephesi yaratabileceği hatta MHP lideri Bahçeli ile aynı çizgide yürüyeceği iddia ediliyor.
Ve sürece ilişkin başka bir sıcak gelişme’…
Teröre karşı liderler zirvesinde Başbakan Erdoğan’’ın MHP Lideri Devlet Bahçeli’’yi dışlayarak MHP Lideri’’ni BDP Lideri ile aynı kefeye koyması, AKP’’deki ülkücü-milliyetçi kökenlileri son derece rahatsız etmiş.
Bu rahatsızlık öyle bir noktaya gelmiş ki, İzmir’’de bile, kitlesel karşı duruşa ilişkin ciddi bir hazırlık söz konusu’…
Yakında AK Kurtlar olarak adlandırılan yapıdan önemli isimlerin AKP kimliği ile ’‘hayır cephesi’’ yaratabileceği belirtiliyor.
Anlaşılan o ki, Erdoğan’’ın MHP tabanı ile liderini ayırma, bir anlamda MHP’’yi de yönetme hamlesi ters tepiyor. Hani derler ya; her zaman kedi keş yemez diye’…
Erdoğan’’ın düştüğü durum da tam olarak bu’… Yıllarca partisinin yanı sıra muhalefet partilerini de yönetme, yönlendirme iddiasını koruyan Erdoğan, bu kez Bahçeli hamlesiyle kendi ayağına kurşun sıkmış görünüyor. 
 
**
Ve Başbakan Erdoğan ’‘açılım’’ toplantılarının finalini iki gün önce kadınlarla yaptı. İstanbul Dolmabahçe Sarayı’’ndaki toplantıya Türkiye’’nin farklı noktalarından çoğunluğu sivil toplumcu 70 kadın katılırken, İzmir’’den iki isim vardı o toplantıda.
Biri Büyükşehir Belediyesi’’ni temsilen Genel Sekreter Yardımcısı Serpil Baran.
Diğeri İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı İlknur Denizli’…
Daha önce sanatçı, futbolcu, yazar-çizer-aydın takımıyla konuşan ve Demokratik Açılım’’ı bence magazinleştiren Erdoğan, kadınlarla konuşarak sürecin en doğru adımını attı.  
Hatta İlknur Hanım’’a göre Erdoğan, ’‘analar ağlamasın’’ diyerek başlattığı sürecin ilk toplantısını analarla yani kadınlarla yapmalıydı.
Bu düşüncesini Başbakan’’ın yüzüne karşı da söylemiş Denizli. En fazla 2-3 saat sürmesi öngörülen toplantı bu nedenle tam 7,5 saat sürüyor.
Başbakan, kadınları dinlerken kimi zaman eleştirilse de kimi zaman orijinal fikirlere ulaşmanın keyfini yaşıyor.
Bu orijinal önerilerden birkaçı İzmirli İlknur Denizli’’den’…
Türkiye genelinde kadın vali sayısını arttırın. Hatta bir kaçını doğu illerine gönderin.
Açılım toplantılarına doğu-güneydoğu illeriyle devam edin. Özellikle bölgede sayısı 30’’u bulan kadın dernekleriyle mutlaka konuşun.
 
**
Denizli’’ye birkaç soru yönelttim.
Başbakan Erdoğan gerçekten sorunu çözmek istiyor mu yoksa Kürt Açılımı da yarattığı sanal gündemlerden biri mi?
Erdoğan’’ı samimi bulduğunu söyleyen Denizli, kendisini asıl ikna edenin toplantıdaki kadınlar olduğunu söyledi. Ve şöyle devam etti: ’“Öyle sorular yönelttiler ve öyle önerilerde bulundular ki, kadınlar Kürt sorununun çözümü Başbakan’’dan bile fazla istiyor’”
Merak ettiğim diğer konu, geçtiğimiz günlerde sürece ’‘kadınlı’’ çözüm öneren AKP’’li Rize Belediye Başkanı’’nın ’‘kuma’’ üzerinden hasımlığı bitirip, hısımlık yaratma açıklamasının eleştirilip eleştirilmediğiydi.
Gündeme bile gelmemiş.
 
**
Ama ne Denizli’’nin anlattıkları ne de Erdoğan’’ın bu sürece ilişkin şu ana kadar attığı adımlar beni tatmin edebilmiş değil.
Çünkü, açılımın Erdoğan’’ın projesi olmadığını biliyorum.
Çünkü, açılımın başkentinin Pensilvanya olduğuna inanıyorum.
(Fethullah Hoca’’nın Kürtçe yayın yapan özel televizyon kurmak için attığı adımdan açılımı hocası Said-i Nursi (Kürd-i)’’nin vasiyeti olarak algıladığını düşünüyorum)
Çünkü, açılımın Pensilvanya üzerinden Cumhurbaşkanı Gül ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay eliyle Erdoğan’’ın kucağına bırakılmış pimi çekilmiş bir bomba olduğunu düşünüyorum.
Çünkü, Erdoğan’’ın sorunun asıl muhatapları yerine, topçu-popçu takımıyla görüşmek suretiyle süreci magazinleştirmesinden, çözüm aramadığını anlıyorum.
Sorunun asıl muhatapları derken PKK, Öcalan ya da onların TBMM’’deki uzantılarını değil Doğu ve Güneydoğu’’da yaşayan sivil halkı kast ediyorum.
Beni ve benim gibileri ikna etmek istiyorsa Erdoğan, Diyarbakır’’dan başlayarak bölgeyi karış karış dolaşıp halk toplantılarıyla sürece devam eder.
Etmezse, zaten aradığının çözüm değil, oy olduğu ortaya çıkar.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva