Tayfun MARO
Kadın örtününce…
4 Temmuz 2012 Çarşamba

Kadınlar üstüne yazmak konusunda iflah olmaz bir çekingenliğim var. Bunun netameli bir iş olduğunu düşünüyorum. Ne zaman içimde kadınlar hakkında yazma isteği uyansa, “benim boyumu aşar” endişesi gelip baş köşeye kuruluyor ve ben yazmaktan vazgeçiyorum.   
 
Kadınlar hakkında yazmak neden boyumu aşıyor?
Çünkü, kadın dünyasının erkekler tarafından tarif edilen mahremiyeti, dilimin ucuna kadar gelenleri söylemekten beni alıkoyuyor.
Mahremin ne olduğuna dair öyle uzun boylu yazmak niyetinde değilim. Bu kavramı kullanmaktan muradım, kadını kuşatan tabulara ve iki yüzlü ahlaka vurgu yapmaktır.
 
Erkeğin kadını teslim almak için kadına yüklediği, bir ucu anneliğe ama bir başka ucu fahişeliğe kadar uzanabilen toplumsal rol.
Kadının kendisini erkek egemenliğinden korumak için oluşturduğu koza.
Kamusal alanda gözaltında tutulan mahremin alenileşmesi; veya mahremin paradoksal aleniyeti.
Şunu söylemeye çalışıyorum; mahrem, artık mahrem değil.
Gözetlenenlerin ve gözetleyenlerin yüz göz ilişkilerinde salt görüntüye dönüşen toplumsal yaşamda aleniyete ve bayağılığa ilk kurban verilendir, mahrem.
 
Mahremin alenileşmesinin toplumsal yaşama teatral yansımaları, tolerans fikrini her zaman desteklemiştir.
Günümüzün gösteri toplumunda, islami yaşam formlarını kamu yaşamına getirmek isteyen İslamcı hareket,  kadınlardan yararlanmak suretiyle toplumda tolerans fikrini İslamcı siyasanın lehine çevirmeyi başardı.
Öyle görülüyor ki, doğru tercih yapılmış; örtünerek sokağa çıkan kadın, kamusal yaşamda din normlarına karşı duruşu hayli yumuşattı.
 
Mahrem, gösteri toplumunda gözetlenendir. Alenileşen mahrem, özel yaşam alanlarına yabancılaşırken, kamusal alanda mahremin baskısı bütün ağırlığıyla hissediliyor. Mahrem, insanın içeri katederek yaşadığı değil de, orta yerde alenen yaşadığı bir tür bayağılıktır artık.
Kadının neden ve nasıl örtündüğünü veya örtünmediğini konuşan toplum, kadının kamusal alanda taşıdığı giysilerle imgelediği mahrem üzerinden kamusal yaşamın  yeniden inşa edilmesine yol açtığını görmek istemiyor.
Örtü, neyin ölçüsüdür? Ahlakın mı!.. Yoksa, ahlaksızlıktan koruyan mıdır? Tanrı, kadından örtünmesini neden istedi?
 
Örtünmeye dair bilgimiz kültürel davranış normlarına göre oluştuğunda, korunma kavramı anahtar rol oynuyor. Ve bu korunma ihtiyacı, doğal çevre koşullarından kaynaklanıyor.
Ancak, örtünmenin inançlara dayalı açıklaması, kamusal alanda erkeklere karşı korunma gereğini işaret ediyor.
Erkekler, kadınların örtünmesini istiyor. Neden? Kadınlar kendilerini erkeklerden korusun diye… Bu ne yaman çelişki!..

Kadınlar, kültürel alışkanlıklara dayalı tercihe göre örtünürken; dini nedenlerle, Tanrı buyruğu gereği, günahtan korunmak adına örtünmek zorunda bırakıldı.

Bedenini doğa koşullarına karşı korumak saikiyle örtünen ve örtünürken kullandığı giysileri estetik kaygılarla birer tasarım harikasına dönüştüren kadına, Tanrı buyruğu ile, kadınlığının cazibesini örtmesi buyuruldu.

Dinin siyasallaşması ve kamusal alana müdahalesi sonucunda kadın, kültürel ihtiyaca göre değil de, dini telkine göre örtünüyor. Tanrı buyruğu, babanın veya kocanın nezaretinde yerine getiriliyor.
Kadınlar bu örtünme meselesine erkekleri karıştırmakla hiç iyi etmediler. Örtü fena halde siyasallaştı. Bir üniformadan farkı kalmadı.
Örtü, artık masum değil.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
VİLDAN 7 Temmuz 2012 Cumartesi 01:13

Teşekkürler Tayfun Bey yine çok güzel bir yazı

Yorumu oyla      12      7  
Yorumbaz 4 Temmuz 2012 Çarşamba 17:32

Yine son derece derli toplu izah etmişsiniz konuyu. Tebrik ve teşekkür ederim. İlaveten tesettürün kelime anlamının "dikkat çekmeden giyinme" olduğunu hatırlatmak isterim. Dikkat çekmek için tesettüre bürünenlerin cehaletine şaşmamak elde değil. İçeriğinden uzaklaştırılan Anadolu'ya yeni bir şekil veriliyor, zira eski içeriğin bu şekli taşıyamayacağı aşikardı. Yeni şeklin son "sırıtışlarındayız"! Yakındır, bizler sırıtacağız!!!

Yorumu oyla      14      7  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva