Sesini yükselten okur yazar takımı ya özel savcıların görevi gereği hapiste ya da korkularından ses çıkaramıyorlar.

           

Halk bunu görüyor, biliyor fakat yinede mevcut iktidara iki kişiden birisi oy veriyor.

Bunun iki nedeni olabilir. Birinci grup radikalizmin odağına takılmış insanlardan oluşuyor. Bunlar için kendilerinden olmayanlar karşıdır, ötekidir, düşmandır. Dolayısı ile her türlü ezaya cezaya müstehaktırlar. Karşıların ötekilerin eza ceza görmesi gönüllerini dahi okşar. Bundan haz alırlar. Bu grubun ezacılarla cezacılarla kolkola olması, desteklemesi doğal bir sonuçtur. Yanlışta olsa doğaldır.

Öbür kesim rahatı bozulmasın diye her şeyin bilincinde olan, ama ses çıkarmayan hatta destekleyen tiplerdir ki, işte bunlar yaptıkları ikiyüzlülüğün altında ezilirler ama menfaatleri doğrultusunda hareket ederler. Oy verirler ama saklarlar. İşte bunlar birincilerden daha tehlikelidirler.

Birincilerin de ikincilerin de her partide olması tesadüfü değil toplumun bir gereğidir. Öğle yetiştiriliyoruz. Okumuyoruz, okutmuyoruz. Kararlar kişilerin kendi kararları değil sesini daha çok duyuranların kararlarıdır.

İnanmış partililer işte bu tiplere dikkat etmelidirler. Sayı akımı ilke akımı olmuyor çoğu zaman.

İlkeler arka plana itilince ezenlerle ezilenlerin farkı ortadan kalkıyor.

Ezenler her zaman dönemin öne çıkanları, ezilenler geleceğin kahramanlarıdır.

Tarih ezilenleri yazar…

           

KENAN EVRENE HAKSIZLIK ETMİŞİZ MEĞER

 

Avrupa Bakanı Egemen Bağış, Avrupa bize karne veremez diye naralanmış.

Neymiş efendim iki kişiden birisi oy vererek karne vermişmiş meğer.

Bu mantıkla hareket ettiğimizde on kişiden dokuzu Esat’a oy veriyor Suriye’de. Binali rekordu Tunus’ta Mubarek Yıllarca aynı başarıyı göstermişti Mısır’da.

Ve sayın bakan geçmişe dönmeli, mesela Kenan Evren’in oyu %92. yazıyla yüzdedoksaniki.

Kenan Evren’e karneyi veren halk değimliydi.

Kenan Evren’e laf eden olursa bundan sonra sayın bakana havale ederim ona göre.

 

GAZETECİLER YAZDIKLARINDAN YATMIYOR’MUŞ

 

İçerideki gazeteciler mevzu olduğunda hükümet üyeleri ve yandaşlar hep şu cevabı veriyorlar. “efendim onlar gazeteci olduğu için değil başka suçlar nedeniyle tutuklular.”

Gazetecisini tutuklayan bütün özürlü demokrasilerde tutuklanan hiçbir gazeteci gazetecilikten tutuklanmaz. Hep bir şeyler uydurulur. Hiçbir şey bulunamazsa hayali bir örgüt yaratılır ve o örgüte üye yapılır.

Ölümlerde hep bir neden vardır. Kanserden öldü deriz, veremden, tifodan koleradan öldü deriz.

Oysa bütün insanlar kalpten ölür. Kalp kan pompalayamaz hale gelince ölümde meydana gelir. Yani kanserden kimse ölmez.

Kanser verem gazeteciye atılan iftiradır.

Onları oraya tıkan merhametsiz yüreklerdir.