Her şey Sarnıç'taki 240 dönüm arazinin Altay'ın elinden uçup gittiği, başkan Melih Tandoğan'ın kulübü 350 bin TL'lik zarara uğrattığına ilişkin iddiaları içeren haberlerin kamuoyuna yansımasıyla başlamıştı...
Altay camiası hareketlendi, Yüksek Divan Kurulu Başkan Erdoğan Tözge ile biraraya gelerek Tandoğan'ı yaylım ateşine tutarken, haberin basına nasıl sızdırıldığını araştırıp (sanki bilmiyorlarmış gibi) suçlu yakalama telaşına düştü.
Olay günlerce tartışıldı, her ağızdan bir şeyler çıktı.
Son noktayı koyan, suçlanan eski başkan Melih Tandoğan oldu ve "Altay'ı küçük düşürmek haddime değil. Zarara uğrattı dedikleri 350 bin TL'yi ben kulübe çok önceden bağışladım. Bunu bildikleri halde yalan söylüyorlafr. Seçim öncesi camia içerisinde birilerinin önünü kesme telaşındalar. Ben divanı tanımıyorum" dedi...
Gerçekten de, Tandoğan'ın adı geçen bağışı yaptığı belgeleriyle ortaya çıktı...
Ne var ki, Altay Yüksek Divan Kurulu'ndan, aralarında şimdiki başkan Ahmet Taşpınar'ın  da bulunduğu bir kaç isim Tandoğan'ın disiplin kuruluna sevkedilmesini istemelrinin yanısıra Cumhuriyet Savcılığı'na da başvurup üyeliğine tedbir isteminde bulunuyorlar ve bu istem kabul ediliyor. Böylelikle Taşpınar'ın başkan seçildiği son genel kurulda Tandoğan'ın oy kullanmasının önü kesilmiş oluyor. Bu gelişmelerin ardından Tandoğan işin peşini bırakmıyor.
Eline, "Dolandırıcılık, zimmet" suçlamasıyla savcılıktan kağıt gelmesi Tandoğan'ın onurunu zedeliyor ve mücadeleye karar veriyor...
Haksız da değil hani!..
Bu kez kendisi Cumhuriyet Savcılığı'na başvurarak, disiplin kurulu ile birlikte yönetimin de yargılanmasını istiyor.
Ahmet Taşpınar, Asliye Ceza Mahkemesi'ne yansıyan davanın Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini savunuyor ve dava 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gidiyor. Mahkeme geçtiğimiz hafta verdiği "yetkisizlik" kararıyla Tandoğan'ın tedbirini de kaldırmış oluyor.
Şimdi aldığımız duyumlara göre Henry Benazüs başkanlığındaki divan kurulu, Tandoğan'a "iade-i itibar" yapılması için çalışıyormuş...
Tandoğan, böyle bir hareketi kabul etmeyeceğini ve mücadelesini sürdüreceğini vurgulayarak, "Altay'da herkes kendini yargılamalı. Bir yıkım yaşanacak ve ben Altay'a yeniden başkan olacağım" diyor...
Tandoğan'ın ilgisini çeken iki önemli nokta var Sarnıç arazisi ile ilgili:
1. Elden gittiği öne sürülen 240 dönüm arazi için, Gaziemir Belediye Başkanı'nın "Gelin, verelim" demesine karşın yönetimden hiç ses çıkmaması...
2. 70 dönüm arazi vakıf üzerine görünüyor; Vakıf yönetiminden bazı isimlerin imzası olmasına karşın, vakıf yönetim kurulu kararı olmaması...
Altay'da Sarnıç Davası ile ilgili son gelişmeler böyle...
Kulüp içinde son günlerde yaşanan gelişmelere gelince...
Futbol takımınınaldığı başarısız sonuçlar camia içerisinde belirgin bir hareketliliğin başlamasına neden oldu.
"Bu takımı ben düşürdüm, ben çıkaracağım" diyerek başkanlığa gelen Taşpınar, şimdilerde , "Çıkarmaya değil de düşürmeye geldi sanki. Hani diyordu ya, 'gizli adayız' diye. Demek ki, düşme hattının gizli adayıymış Altay" diye eleştiriliyor.
Taşpınar'ın, yönetim içinde de büyük ayrışmalar yaşdığı biliniyor. Örneğin, Eyüp Necimoğlu'nun aylardır toplantılara gelmemesi ve kulüple ilgilenmemesi...
Ayrıca, yine Taşpınar'ın, kendisinin göreve getirilmesinde dışardan büyük desteği olan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener ile küskünlüğü...
Ve son olarak, yönetim kurulu kararıyla "aidatları ödemedikleri" gerekçesiyle birçok eski üyenin; Mithat Mıhçı ve Mustafa Kalpakaslan (Miço) gibi futbolcuların üyeliklerinin silinmesi eleştirilerin odak noktası oldu.
Bu gelişmeler karşısında, "Ahmet Taşpınar için bir ay içerisinde her şey değişecek" değerlendirmesi yapılıyor.
Anlaşılan o ki, Altay'da sular durulmayacak!..