Ümit YALDIZ
Operasyonun ‘püf’ noktası!
24 Kasım 2011 Perşembe

Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik altı ay arayla yapılan ikinci operasyon üçüncü gününe girerken biz hala olan biteni anlamaya çalışıyoruz.
Her iki operasyonun da EXPO gibi kentin kaderini etkileyecek bir sürecin göbeğinde yapılmasına mı yanarsınız yoksa ‘tek bir bilirkişi’ raporuna dayanılarak (ki bilirkişi raporu hukukta çoğunlukla görecelidir ve bağlayıcılığı yokur) insanların paldır/küldür gözaltına alınıp ser-sefil edilmesine mi?
**
Kenti sarsan operasyonun ilk gününde sessizliğe bürünen AK Parti cephesinden yapılan açıklamalar da tatmin edici olmaktan uzak. Başbakan Erdoğan’ın sözleri de Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın açıklamaları da yetmiyor.
Çünkü AK Parti’nin 10. yılına giren iktidarında hiçbir AK Partili belediyeye böylesine bir operasyon görülmüş, duyulmuş ve de yazılmış değil.
Son 15 günde Büyükşehir’e yönelik taciz boyutunu aşan denetimlere isyan eden Başkan Kocaoğlu’na verilmiş bir yanıt gibi duruyor operasyonun ikinci dalgası daha çok.
Belediyenin son 3-4 yılının incelenmesinden ‘bilirkişi marifetiyle’ çıkarılan kamu zararının miktarı ise 40 milyon lira. Şirketleriyle birlikte son 3-4 yılda 20 katrilyonu aşkın bütçeye yön veren belediyede hepi topu 40 milyonluk kamu zararı… Devede kulak. Yani bütçenin yüzde 2’si… Dünkü yazıda örnek verdik.
Sadece TEKEL’in içki özelleştirmesinden iki yılda devletin (kamunun) kaybı 2,2 milyar dolar. Türk Telekom, yıllık karının yarı fiyatı taksitle satıldı. Limanlar, fabrikalar, arsalar, araziler… Hangi bilirkişi inceledi, hangi yargı kararı oluştu son 9 yılda gerçekleştirilen 50 milyar dolarlık özelleştirmelerde?
Tık yok!
Geçelim ve asıl konumuza dönelim…
Belediye malını belediye şirketine vermek, durak ihalesini Türk lirası üzerinden değil de euro üzerinden yapmak, konser organizasyonlarının ihalesini gereği gibi yapmamak gibi suçlar yöneltiliyor Büyükşehir personeline…
Bilirkişi raporlarını tek tek inceleyen hukukçu bir isme sordum. Hemen hiçbirinde gözaltına alınanlara dönük, ‘Şu kadar parayı cebe indirmiştir, şu kadar çıkar sağlamıştık’ gibi bir ifade/ibare yok. Sadece kamu zararı oluşmuştur, ihalenin usule uygunluğu yoktur’ gibi açıklamalar var’.
Sadece iki kişi hakkında bu türden bir iddia varmış. Biri şahsi bilgisayarını tamir ettirmiş öbürü de bir gecelik otel konaklama ücretinden sorumlu tutulmuş.
Başsavcı’nın ‘Ciddi deliller olmasa, operasyon yapmazdık’ dediği soruşturmanın en somut dayanağı olarak gösterilen bilirkişi raporları böyle söylüyor.
Bilirkişi demişken bence operasyonun püf noktası burada… Yaptığım araştırmada elde ettiğim bulgular da bu yönde. Başsavcı Durdu Kavak, Habertürk Egeli’den Neşet Dişkaya’ya “Sadece bilirkişi raporları yok. Ciddi belge ve bulgular var. İddianame hazırlandığında herkes görecek” dese de sonraki satırlarda; ‘Bilirkişi raporlarına göre 65 ihale dosyasında yolsuzluk tespit edildi” diyerek aslında operasyonun ikinci dalgasının en somut dayanağının bu bilirkişi raporları olduğunu açıklıyor aslında...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da hedefindeki isimlerden biriydi Başsavcı Durdu Kavak, hakkında çıkan ‘Habur Savcısı’ ithamından sonra yaptığı o açıklamalarda bazı isimlerin çok ciddi cezalar alacağı kehanetinin yanı sıra kamuoyunu etkilemeye dönük ithamlar da dikkat çekiciydi. 
Bu operasyonu hazırlayan ilk savcı şu anda HSYK üyesi oldu. Davaya bakan ilk hakim mahkeme başkanı yapıldı. Soruşturmayı yürüten özel yetkili savcılardan birinin Erzincan Savcısı ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner’i yargılayan heyette olduğu daha sonra Hopa olaylarında görev yaptığı söyleniyor. Umarım tüm bunlar tesadüften ibarettir. 
Ve yargı Başsavcı Durak’ın dediği kadar bağımsızdır umarım. Çünkü adalet bir gün savcılara da hâkimlere de lazım olacaktır.
**
Bilirkişi raporlarına dönersek yeniden…
Bilirkişi raporları soruşturmada adı geçenlerin avukatlarına operasyon sabahı ulaşmış… Gözaltı ya da tutuklamaya tekel teşkil eden o raporların hukuki prosedüre göre daha önce gelmesi gerekiyormuş. Çünkü hukuktaki en temel hak olan ‘itiraz hakkını’ kullanamamış Büyükşehir personeli… Tek bir bilirkişi raporuna dayanarak da gözaltı ve tutuklamalar yapıldı. Türkiye bir hukuk devleti… Ama hukuk herkese farklı işliyor. Bir davada baskın yiyeceklere önceden haber uçurulurken bir başka soruşturmada bilirkişi raporunun geldiği gün adam zaten tutuklanmış, gözaltına alınmış oluyor.
Ondan sonra Türkiye hukuk devleti… Bu nasıl hukuksa!
*
Bilirkişi raporlarından sonra sıra bilirkişilerde… Kim bu isimler, ne yerler ne içerler, nerede görev yaparlar. Mayıs operasyonundan sonra Büyükşehir’den 24 kişi gözaltına alınmış, süreç içinde 21’i serbest kalmıştı. Yani operasyonun Büyükşehir ayağında dağ fare doğurmuştu. Hem EXPO 2020 adaylığının ilk başvurusuna hem de genel seçim öncesine denk gelmesi nedeniyle AK Partililerin bile eleştirisine neden olan o operasyondan sonra görevlendiriliyor bilirkişiler…
İşte size birkaç isim…
1-Adil Bayram… Maliye Bakanlığı Muhasebat Baş Kontrolörü…. Çok sayıda kritik dosyada görüş belirtmiş. 
2-Umut Engin Yücesoy: Maliye Bakanlığı Muhasebat Baş Kontrolörü: Onun da kritik davalarda adı var.
3-Feruze Dönmez: Maliye bakanlığı denetçisi…
4-Şenol Gezer: Maliye Bakanlığı personeli.
Daha pek çok isim bu minvalde... Bağımsız isimler de var aralarında. Ama kritik dosyalar hep memur personelde. ESHOT’un durak ihalelerinden, Çankaya’daki katlı otopark, personel, İZBAN tanıtım filmi gibi kritik dosyalarda görüş beyan etmiş memur personel. Görüşlerinde ‘yolsuzluk’ ibaresi yok. Daha çok usul hatalarından kaynaklı kamu zararlarına dikkat çekiyorlar. 
Avukatlar haklı olarak şu soruyu soruyor adliye koridorlarında: ‘Yargı bağımsızdır ama bürokrasinin o kadar bağımsız olması çok mümkün değildir. Bürokrat iktidar baskısını her zaman üzerinde hisseder. İzmir’e siyasal baskı iddialarının havada uçuştuğu bir ortamda hükümetin idaresindeki bir memur ne kadar objektif rapor yazabilir. Doğrudan memur personelin kritik davalara bilirkişi olarak atanması hukuken doğru bile olsa etik midir? Sonuçta Maliye bakanlığı personelinin üst amiri AK Partili Maliye Bakanı ve onun atadığı müsteşarlar, genel müdürler…
Atama, tayin, terfi korkusu bile bu bilirkişilerin objektifliğine zarar verir.  
Emekli olmuş, sivil yaşamı tercih etmiş bilirkişilerden yararlanmak dururken kritik dosyaların bakanlık personeline gönderilmesi ne kadar adalet getirecektir?
Tüm bu soruların/bilgilerin ışığında kamuoyuna ‘yolsuzluk’ olarak lanse edilen dosyaların içinin boş olduğunu düşünmemek elde değil.
Sonuçta yargıya güvenmek dışında hukukun üstünlüğüne inanmak ve adaletin er ya da geç tecelli edeceğine inanmak dışında çaremiz yok.
Eğer bu operasyon kapsamında gözaltına alınanlar arasında bilerek ve kasten yolsuzluğa bulaşmışlar varsa en ağır cezayı alacaktır. Almalıdır da… Ama 9 yılda tek bir AK Partili belediyeye böylesine büyük çapta bir polis baskını yapılmamışken, CHP’li İzmir’e yüklenilmesinin hem siyasi hem de vicdani sonuçları olacaktır. 
DEVAM EDECEĞİZ

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 19 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
H.özgür 12 Aralık 2011 Pazartesi 10:14

Ümit bey ,bu kadar objektif ve tarafsız bir yazı hazırladığınız için sizlere çok teşekkür ederim .Ağzına, yüreğine, kalemine sağlık, Saygılar.

Yorumu oyla      13      6  
tufan 25 Kasım 2011 Cuma 13:31

göçmen sen tv gazate internet habaerleri okumuyosun galiba daha ilk günden idam ettiler göz altındakileri 2 gün gizlilik kararı oldugu söylenip avukatlara verilmeyen tutanaklar raporlar cımbızlanıp medyaya degıtıldı siz ozaman sanarım yurt dışındaydınız

Yorumu oyla      13      6  
göçmen 25 Kasım 2011 Cuma 11:22

Yargıya intikal etmiş bir konuda bu derece önyargılı ve siyasi yorumlarda bulunmak sağlıklı değil kanaatimce.Burda yargının yaptığı operasyonu ideolojik veya belediye yönetimiyle farklı bağlar nedeniyle farklı noktalara çekip işin özünden uzaklaşılmak isteniyor.En basitinden ben merak ediyorum Türkiyenin en büyük mega köyü haline gelmiş İzmirimizde kaçak yapılaşmaya neden ne şekilde ve kimler tarafından göz yumulmuş olabilir.Acaba sorusunu sormadan edemiyor insan.....

Yorumu oyla      14      11  
tayfun 25 Kasım 2011 Cuma 11:13

Ümit bey ,bu elim olay için bu kadar objektif ve tarafsız bir yazı hazırladığınız için sizlere çok teşekkür ederiz .nacizane şunu ilave etmek isterim ki günümüzde yaşananları en iyi tanımlayacak ifade şu olmalı her halde: "YANLIŞA YANLIŞ DEMEYENİN KENDİSİ DOĞRU OLAMAZ" .

Yorumu oyla      15      6  
Özgür. 25 Kasım 2011 Cuma 09:08

Yazınızın en can alıcı noktası "yolsuzluk ve zimmete para geçirme yoktur" ibaresi bu operasyonların NE KADAR YIPRATMAYA yönelik olduğunun bir göstergesidir. Eğer usulsüzlük varsa bunu yaptırımı KİK ve SAYIŞTAY kanunda çok açıktır. Tüm İZMİR halkını bu operasyonlara İTİBAR etmemeye davet ediyorum. Ve inanın tüm göz altı ve tutuklama kararları Hükümet baskısından korkan DEVLET GÖREVLİLERİNİN acizliği ve adaletsizliğidir.

Yorumu oyla      21      8  
Hazar Karabay 25 Kasım 2011 Cuma 07:14

Kanun devleti değil hukuk devleti olmaya çalışıyoruz ki bir adım ileri atalım.Sayın savcı Habur'da yaptığın hukuk devleti normuysa,İzmir'de de uygula.Yok İzmir'deki hukuk devleti normuysa Habur'da kanun devleti normunu uygulamışsın demekki...Ama hangi kanunumuzda vatan hainliği ile suçlananların elini kolunu sallayarak sorgudan çıkacağı yazılı...Ne kadar kötü niyetli,kalbinizin ne kadar kara bağladığı yaptığınız işin zamanlamasında kendini gösteriyor. hukuka bağlı olsanda inandırıcı olmuyor

Yorumu oyla      20      6  
Gülsüm Türker 25 Kasım 2011 Cuma 01:09

Sn.Ümit Yaldız yaptığınız tesbitlerin hepsi tam isabetli. Adaletin bağımsız olmadığı yerde Hukuk maalesef düzgün işlemez. Yürütmenin eli yargının ve adaletin üzerinde olduğu sürecede yapılan işler verilen kararlar hep kuşkuyla karşılanır. Seçimle ele geçiremedikleri, yaşam şekliylede özgürlüğün simgesi olan İZMİR'i ele geçiremezler. Daha çok AKP bilmeliki İzmirlinin nefretini kazanıyor. İzmirli her nekadar daha iyi hizmet beklesede asla butür davranışlara pirim vermez, İZMİR'in farkı budur......

Yorumu oyla      20      7  
24 Kasım 2011 Perşembe 23:37

TEBRİKLER ÜMİT YALDIZ, DEMEKKİ OBJEKTİF BAKABİLEN YAZARLARDA VAR, ADALET EMSAL TEŞKİL EDER, DENİZ FENERİNİ AFİŞE ETME GİZLİ SAKLI TUTUKLA BASIN POZ ALAMASIN SONRA VAN DEPREM ZAMANI SESSİZC SAL, SALMA SEBEBİ, UZUN TUTUKLULUK SÜRELERİNİN CEZAYA DÖNÜŞMESİ, TAMAM HEM FİKİRİM TUTUKSUZ YARGILA, AMA BU DURUMU BU TARZ DAVALARDA EMSAL TEŞKİL ET KİMSEYİ KAYIRMA, AYRICA BURDA ÖRGÜT SUÇ VASFINI OLUŞTURABİLECEK ŞİDDET, CEBİR GASP TEHDİT YARALAMA YOK, HEM SEN ÇIKAR AMAÇLI 60 KİŞİLİK ÖRGÜTE ŞAHİT OLDUN MU HİÇ

Yorumu oyla      20      6  
Meriç Karacan 24 Kasım 2011 Perşembe 22:02

Ortadaki iddialara bakıp, iddiaların içeriği ile ilgilenmez, niye bizim arkadaşlara yapıldı diyemez misiniz? Dersiniz. Hatta benzer uygulamayı yapmış olmalarına dair kuvvetli şüpheniz olanları adres gösteremez misiniz? Gösterirsiniz. Sizin gibi düşünenler kendi aranızda bu argümanla rahatlayabilirsiziniz, kendiniz iyi hissedebilirisiniz. Ya iki tarafa da eşit uzaklıkta duranlar. Onlar son tahlilde “al birini vur ötekine der” “Sütte leke var bizde yok” demek zor zanaattır.

Yorumu oyla      15      6  
Meriç Karacan 24 Kasım 2011 Perşembe 21:53

Yasal bir ihaleyi iptal ederseniz üstelik Bunu BBG evindeymiş gibi savcılık izniyle yerleştirmiş kameraların önünde yaparsanız bu ciddi bir soruşturma konusudur. Çünkü iptal edilen ihale sebebiyle Belediyenin kasasına daha az para girmiştir. Bu para idarecilerin parası değil halkın parasıdır. Ayrıca 2. İhale bedelinin daha düşük olması sebebiyle maliye’nin KDV kaybına uğramıştır. Maliyenin harç ve pul gelirini saymıyorum. Dilerseniz rakamlarla da anlatırım ama sıkıcı olur.

Yorumu oyla      15      15  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
İzmirli kız ve Onur E. Yıldız meselesi
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Sinema dünyasına İzmirli iki yıldız!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çocuk nasıl şımarır?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (8) 'Sokak satıcıları'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva