Gönül Soyoğul
4 Haziran’dan sonra ‘sakin şehir’ mi olacağız?
28 Mart 2011 Pazartesi

Bir sürü hay huy, aslında çoğu işe yaramaz gündem maddesiyle, günlük hayatımızda her an burun buruna olduğumuz konuları gözden kaçırıyoruz çoğu kez.
Daha kendi içimizde seslendirirken ‘şimdi bu kadar önemli mesele varken, yeri mi bunun’ diye öteleyip bir kenara itiyoruz.
Oysa… Bir şehir/bir semt/bir apartman, size bir pazar günü huzuru/sessizliği yaşatamıyorsa, siz başınızı dinlemek, haftaya sakin/güler yüzlü başlamak isterken, üst kattan/alt kattan/sokaktan/karşı kaldırımdan/kafelerden/restoranlardan kısacası her yönden türlü çeşit gürültü terörüne maruz bırakılıyorsanız…
Sesi ve hoparlörü ayarsız, makamdan bihaber mahalle müezzinlerinin günde beş vakit evlerin içine attıkları ‘ses bombaları’nı da hesaba katıp.. Hadi söyleyin bakalım, nasıl pozitif olabilirsiniz?
*
Bir arkadaşım aradı dün. Bütün bir hafta boyunca sabah 08-17.00 arası ‘nefes almadan’ çalışan, hastalara şifa/şefkat/moral dağıtan, bunun için kendini paralayan bir doktor.
Bütün haftayı yakınma dinleyerek/ağrılı/acılı insanların gözyaşlarını görerek geçiren bir şifacı olarak, hafta sonu ‘sessizlikle’ dinlenmek hakkıyken, üstelik İzmir’in gözde semtinde üstelik Kültürpark’a bakan bir evde oturmasına karşın… İzmir’in bu en büyük parkından yayılan yüksek desibelli gürültülerden yakınıyordu haklı olarak.
Ve en kötüsü, ‘bu şikayetleri dinleyecek/gereğini yapacak bir muhatap’ bulamamaktan… İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden de Fuar’ın patronu İZFAŞ’tan da defalarca yaptığı şikayetlere hiçbir yanıt alamamaktan, her başvurusunda görünmez bir ‘sessizlik/lakaytlık/vurdumduymazlık duvarına çarpmaktan’ da canı sıkılarak…
*
Yıllar önce, beni hayretler içinde bırakan hiç unutmadığım bir yaşanmışlığı hatırladım, sevgili arkadaşımı dinlerken.
Yurt dışında yaşayan, çok sayıda dairenin olduğu bloklardan oluşmuş bir sitede oturan arkadaşım, eve gelen konukları, gece saat 22’den sonra tuvaletteki sifonu çekmemeleri konusunda uyarıyordu. ‘Neden’ diye sormalarına fırsat vermeden de, ‘duvarlar o kadar ince, katlar arasında yalıtım o denli kötü ki, belli bir saatten sonra kimsenin rahatsız olmaması için, site yönetimi bu kararı almış. Çünkü gece sessizliğinde çekilen sifonun gürültüsü, her yandan duyuluyor. Kimse kimseyi rahatsız etmesin diye böyle bir formül üretilmiş…’ açıklamasını yapıyordu. O saatten sonra tuvalete girmek zorunda kalanlar için ise çözüm, kovalarda/küvetlerde biriktirilen sulardı. ‘Peki uymayan olursa?’ sorusuna verdiği yanıt da dün gibi aklımda:
Bugüne kadar (ki hayli eski bir site) hiç uymayan olmadı. En azından biz şahit olmadık!
*
Hani her fırsatta yakınıyoruz ya birbirimize; toplum olarak ne kadar bencilleştiğimizden, ‘gemisini kurtaran kaptan’ların hızla arttığından, ‘benden sonrası tufan’ diyenlerin üzerimize basarak geçtiğinden, saygısızlıktan, kalabalıkların kabalıklarından…
Yerel yönetimlerin/belediyelerin, bu yakınmaların ardına sığınmak gibi bir lüksleri yok aslında.
Apartmanlarda gece yarısından sonra sifon çekilmemesi konusunda bir yönetmelik beklemiyoruz, öylesi bir hayalin peşinde değiliz ama kentte sabah/akşam dinlenme saatlerinde, Pazar günleri ise tam gün, ‘sessiz/sakin şehir’ yaratmak, görevleri arasında olmalı diye düşünüyorum.
Bütün hafta çalışan, çocuğunu uyandırmamak için evde fısıltıyla konuşan, hastası olan, ders çalışan, iç seslerini duymak için bütün dış seslerin dinmesini isteyen şehir sakinleri olarak, bu sessizliği dilemek/talep etmek hakkımız.
Gürültüyle ilgili şikayetlerimizi iletebileceğimiz, tıpkı 155 gibi 24 saat arayabileceğimiz bir telefon, o telefona gelen şikayetleri anında değerlendirecek ve gereğini yapacak ekipler oluşturmak çok mu zor, çok mu imkansız?
Hiç değil ve kesinlikle gerekli.
Umarım, 4 Haziran’dan sonra devreye girecek, turizme balta olması muhtemel, girmeden gürültü koparan ‘gürültü yönetmeliği’, hiç değilse bu işe yarar! İzmir’i ‘sakin şehir’ yapar.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Atatürk bizden biridir!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli giderek kendini daha kötü hissediyor
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Yaşamak...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva