Yürekleri paralayan haber…

Her zaman olduğu gibi, yaz biterken…

İzmir'in dünyaca ünlü sayfiye kentinden geldi…

Belediyenin iddiasına göre…

Çeşme'deki bazı yazlıkçılar…

Vicdanlarının üstüne bir siyah örtü atıp…

Üç aylığına besledikleri köpekleri…

Üstelik çoğu yavru canları sokağa atıp, evlerine döndüler…

Vicdanları körelmişti ama…

Utanma duyguları hala canlıydı!

Beterin beterini yapmaya başladılar…

Bir yıl sonra…

Tekrar yazlığa gelecekleri için…

Komşularının tepkilerini çekmemek adına…

(Vidana bakın, vicdana…)

Köpeklerini ya Çeşme Otoyolu'na…

Ya da…

Evlerinden uzak noktalara bırakmaya başladılar…

Böylece…

O masum Can'ların üç ay boyunca alıştıkları evin...

Bi'ihtimal…

Koklaya koklaya 'yolunu bulurlar' endişesiyle…

Geri dönmelerini engellediklerini düşünüyorlardı…

Gelgelelim…

Açlıktan-susuzluktan perişan olabileceklerini…

Ya da…

Bir otomobilin / kamyonun altında kalıp…

Can verebileceklerini…

Akıllarına hiç getirmiyorlardı…

***

Döneceğiz, 'vicdanları kuruyanlar'ın bahsine…

***

Bizim güzel ülkemizde...

Sokak köpeklerinin sayısının dört milyon olduğu tahmin ediliyor…

Bu ne demektir?

Bir sıcak yuvası olmayan…

Kaldırımda…

Merdiven boşluğunda…

Issız parkların ağaç diplerinde…

Çöp tenekelerinden taşanları yiyerek yaşamak zorunda kalan…

Şefkate muhtaç…

Soğukta… Sıcakta… Karda… Yağmurda…

Bir kap suya…

Bir lokma ekmeğe muhtaç 4 milyon can demektir…

Hepsinden önemlisi…

Geçerken yanından…

Sizin gözlerinize acıklı acıklı bakıyorlar, demektir…

***

Sadece, İzmir'in merkezi ve 30 ilçesinde…

An itibarıyla, yine tahmini…

600 bin civarında sokak köpeği yaşamaya(!) çalışıyor…

(Buca'nın nüfusundan fazla…)

Dünya Sağlık Örgütü…

Bizim gibi(!) ülkeler için bir 'kriter' koymuş, bu konuda…

Diyorlar ki:

Bir kentte yaşayan sokak köpeklerinin sayısı…

O kentin nüfusunun 'onda biri' civarında olursa su kaldırır!

Oysa…

Fransa'nın başkenti 2 milyon 200 bin nüfuslu Paris'te…

Kentin nüfusundan daha fazla…

Köpek var ama…

Hiç birini tasmasız, başıboş, serseri mayın gibi…

Sokakta sağa/sola koşan saldırgan bir halde göremezsiniz…

Çünkü, hepsinin sahibi var…

İşte, o nedenle…

Paris'te çöp bidonlarından geceleri kedi filan fırlamıyor…

Sebebi, basit!

Avrupa'da 'hayvan haklarını koruyan' yasalar çok güçlü…

Mesela…

Bir Fransız, 'Ben, Nice'e tatile gidiyorum, küçük kızıma sevimli bir köpek yavrusu alayım… Birkaç ay onunla oynar, ben de başımı dinlerim… Sonra o yavruyu kiraladığımız evin bahçesine bırakırız…' filan diyemez…

Derse, soluğu mahkemede alır!

Çünkü…

(Burası önemli, dikkat!)

Fransa'da evcil hayvanı sokağa terk etmek…

İşkence suçuyla eş değer…

Ya 30 bin Euro'ya (250.000 TL.) kadar para cezası…

Ya da iki yıl hapis…

Beğenmediğimiz Hollanda var ya…

Sadece hayvanlara karşı işlenen suçlarla mücadele için…

250 kişilik polis ekibi yarattı, her kentte…

Yasanın gücüne bak…

İspanya'da evcil hayvanı…

Her altı saatte bir 20 dakika gezdirmek zorundasınız…

'Yapamam, vaktim yok' gibi…

Bir mazeretin arkasına sığınmaya kalkarsanız…

Köpeğiniz, doğru geldiği resmi barınağa…

En ağır cezalar İngiltere'de…

Hayvana şiddet 6 ay'dan başlıyor…

İlaveten 20 bin Sterlin (200 bin TL.) para cezası Allah'ın emri…

Bizde…

Af buyurun, köpeğe tecavüz eden ile patilerini kesen…

Mahkemeden elini kolunu sallayarak çıkıyor…

***

Can Dostları sevmek, büyütmek harika bir olay…

Evdeki çocukların gelişimine müthiş faydalı…

Ama biz n'apıyoruz?

Dilediğimiz PetShop'tan…

İstediğimiz yavruyu seçip evimize getiriyoruz…

Çişini / kakasını alıştırmak çoğumuza zor geldiği için…

Haydaaa, o yavru doğru balkona…

Sokaktan demir parmaklığın arkasına…

İyi de…

Köpek sevgisi dediğin, bu değil ki…

Böyle bir yöntemle…

Biz o sevimli can parçasını nasıl 'can dost' yapabiliriz?

Senin kokuna alışmadan…

Senin elinden mama yemeden…

Seninle oynamadan…

Nasıl büyür, serpilir o yavru?

***

Dönelim başa…

Çeşme'deki 'hayvanlar alemi'ni bile utandıran olay budur!

Çocuğuna 'karne hediyesi' olarak aldığın…

Süpürge kulaklı, meşe gözlü Cocker yavrusunu…

İzmir'e dönerken…

Neden kılını bile kıpırdamadan…

Otoyol kenarına bırakıyorsun, biliyorum…

Bir canlıyı, beslemek, büyütmek sana zor geliyor…

'Eh, çocuklar da iki gün zırlar, sonra unutur' diyerek…

Aslında kendini avutuyorsun…

Merak ettiğim şu:

'Ya vicdanın sesi ne diyor; bi'dinle bakalım?'

***

Çeşme'deki bazı yazlıkçıların…

Vicdanları kanatan bu alışkanlıkları…

Önüne geçilmez 'insanlık ayıbı' haline geldi…

Çeşme Belediyesi'ne kulak verirseniz…

Şu acıklı özeti yapıyorlar:

'Ortalama her sene 300 ile 350 arasında köpek, tatil bitti diye evine dönenler tarafından sokağa terk ediliyor… Bu rakam her sene en az yüzde 10 artıyor…'

Üstelik o köpecikler'in çoğu cins…

Ya Golden ya Labrador…

Demek ki, durum pek acıklı…

Ah, vicdan! Hani, vicdan?

Nokta…

Sonsöz: 'Sahipli hayvanları kayıt altına alamadığımız müddetçe sokak hayvanlarının nüfusunu kontrol altına alamayız! / Anonim…'