Yine çok daldık 'derin mevzular'a..

Seçime 9 ay var; ama hemhal olduk bile..

Temel takıntı da; Altılı Masa!

'İlla aday açıklansın' ve 'Masa dağılacak' nakaratları..

Temcit pilavı gibi!

Gerçi 'rol kapma' derdindeki bazı siyasiler de 'işgüzar', amma 'siyasetin doğasında var bu'.

Liderler masaya vurdu sanki, bir - iki gündür onu görüyorum; 'bol keseden demeç ve yorum devri kapandı'!

Masa da dağılmayacak gibi..

İyi oldu..

Gelelim sözümün özüne!

Uluslararası raporları karıştırmak hoşuma gider; hele güncelse..

Okurum, araştırırım, arkadaşlarımla konuşurum..

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (İLO) son raporları ilginç.

Çalışma yaşamındaki zorluklardan dem vuruyorlar; doğru.

Sonucu da; mutsuzluk artıyor; o da doğru..

WHO raporu mutsuzluk sonrasına da işaret etmiş : Psikolojik sorunlar ve ilaç kullanımı da artıyor.

Bu da doğru; çevremizde tanık oluyoruz..

Yılda 1 trilyon dolar ruhsal sıkıntıları azaltmak, gidermek için ilaçlara ödenen para..
Büyük para..

Hem artıyor, hem kayıt dışısı da var!

İşler zor, ağır.. İş bulmak güç.. Hele gönlüne göre olanı 'aslanın ağzında'.. Hayat pahalı..

Artık eski bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak iki çift laf etme zamanı!

Sakal filan da bırakmadan!

Hem sosyal güvenlik sistemini, hem çalışma yaşamı koşullarını ve hem de iş günlerini yeniden ele almakta yarar var.

Mesela; ben olsam; evde çalışma uygulamasını geliştirir ve desteklerim. Bu teknolojik gelişim içinde kolay, etkili, ekonomik ve verimli. Üstelik trafik sıkışıklığına ve trafik terör ve kaosuna da son!

Çalışma günleri de yeniden ele alınmalı. Aşama aşama ve sektörel değerlendirmelerle 4 güne inmeli. Evet; haftada 4 gün. Sadece istihdamın geliştirilmesi ve işsizliğe karşı bir yöntem değil, iyiden iyiye bozulan Aile Kurumu'nun iyileştirilmesi, ruh sağlığımızın düzelmesi için de bir çare.

Bakın; WHO üstü kapalı söylüyor; ruhsal sıkıntılar diye..

Ben kıvırmadan ifade ediyorum; ufaktan deliriyoruz!

Onun için eğitim, onun için sosyalleşme, onun için sosyal ve korumacı devlet, onun için sosyal güvenlik sisteminin rehabilitasyonu..

Ve onun için yeni çalışma koşulları..

İnsanca.. İnsana uygun..

Bakan gibi mi konuştum?

Nerdeee?

Bizim ki deneyim dilinden sevgi ve hizmet sözleri..

Değişmesi gerekenler var, bir şeyleri de değiştirmek gerekliliği..

Einstein ne güzel söylemiş:

'Zekanın ölçüsü, gerektiğinde düşüncelerini değiştirmekte yatar'.

O zaman?

Değişmek ve değiştirmek..

Ne ters gidiyorsa onu..

Önce ruh sağlığımız için..

Öyle ya!

En yetkili kurumlar söylüyor; ufak ufak deliriyoruz!

Ama.. Delirmeyelim!

Daha insanlık adına yapacak çok şey var..

Romalı ünlü düşünür Seneca ne demişti; 'yaşıyorsak hala umut var demektir'

Eee; o zaman!