Hacivat-Karagöz oyunlarının ilginç bir tiplemesidir. Bir elinde tabanca ya da kama vardır. Mahallenin kabadayısıdır, belalı bir adamdır. Olaylar karışıp, birbirine girince ortaya çıkar ve kaba kuvvetle olayı kendince çözer.
Başbakan Yardımcısı bizim Bekir Bey, deli değildir. Çok akıllı adamdır. İtaatkardır, Başbakan'ının sözünden milim çıkmaz. Kibar ve zariftir. Meclis koridorlarında yaylanarak yürüyünce tüm başlar, kıskançlıkla ona döner. Meclis kürsüsündeki davudi sesi ve tekdüze olmayan konuşmasıyla, milyonları kendine hayran etmeyi becerebilmiş, sevenleri tarafından tivit'te en çok dürtülen bakan unvanını kazanmıştır. Kendisi benim idollerimden biridir, çok severim Bakanım Bekirimi…
Benim yıllardır bir iddiam var; 'AKP, Türkiye'yi İslam Cumhuriyeti'ne dönüştürecek' der dururum… İnsanların çoğunu inandıramamıştım.
Bakanım Bekir, Sapanca'da yapılan 'İl Müftüleri' toplantısında öyle şeyler söyledi ki, beni bu dertten kurtardı, doğruladı. Laiklik İlkesinin altından girdi, Anayasa'dan çıktı ve 'kendince' olayı çözdü. Bundan böyle benim dediğime kim inanmazsa, hangi Cumhuriyet Savcısı yazılarımdan dolayı bana dava açmaya kalkarsa, karşısında Türkiyeli Başbakan'ın Yardımcısı Bakanım Bekirimi bulur!...
Bakanım Bekir şunları söyledi;
'Din sadece vicdan özgürlüğü ve vicdanlara hapsedilen bir şey değildir. Din, camide de vardır, sokakta da vardır, işyerinde de vardır, hayatın her yerinde vardır ve olmalıdır. Dini, vicdanlara hapsetmek isteyenler uzun zaman uğraştılar ama 'vicdan cezaevi' bunu kaldıracak büyüklükte olmadı, olması da mümkün değil, o yüzden de başarılı olma şansları yok.
Zaman zaman, zemine ve zamana göre konuşan, sıfatı kendilerinden menkul bazı dini bilgiler aldığını söyleyen insanlar çıkıyor ve toplumda yalan yanlış bazı şeyleri de yaymaya, konuşmaya çalışıyorlar.
Öteden beri baktığım zaman bir kişi, zamana, zemine, sorana, konjonktüre göre İslam'ı anlatıyorsa ondan Allah'a sığınırım.
Laiklik dinin devlete, devletin de dine karışmaması, bütün inançların teminatı, sigortası olması, herkesin inandığı gibi yaşamasının sigortasıdır ama, Anayasa'nın 136. maddesine baktığınızda diyor ki; anlatabilirsin ama benim izin verdiğim kadar… Bu müdahaleci laiklik anlayışıdır, doğru bir şey değildir.
Anayasa'nın136. maddesi değişecek ve Diyanet, görevini Laikliğe göre değil, Kur-an ve sünnete göre yapacak…'
Sayın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı;
Bu sözleri söyleyen 'Tuzsuz Deli Bekir' değil, T.C Hükümeti'nin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'dır. Ne görmezden gelebilirsiniz, ne de gülüp geçebilirsiniz. Bu sözler Anayasa'nın 2-14-24-25 ve 136. maddelerinin, ihlalidir. Ağır bir suçtur. Eğer görevlerinizin gereğini yapmazsanız, temel ilkeleri 'Demokratik-Laik-Sosyal-Hukuk' olan devletimizi, İran tipi bir İslam Cumhuriyetine dönüştürmek isteyenlerin önünü açmış olursunuz ki, bu da büyük bir suçtur.
T.C Devletini yıkma gayretlerine 'seyirci' kalanlar, yıkıma destek verenlerle aynı safı seçmiş olurlar.
Kimse unutmasın; Susmak, görmezden gelmek; suça ortak olmak demektir…