Türkiye Cumhuriyeti Devletine, dün AKP Hükümeti- Anayasal Kurumlar ve Medya işbirliğiyle çok büyük bir darbe vuruldu.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlar, devleti ve kurumlarını dıştan gelebilecek tehlikelere karşı düzenlemişlerdi. Kurucu İrade T.C Devletine içerden, bizzat kendi kişi ve kurumları tarafından ihanet edilebileceğini hiç düşünememişti.
Cumhuriyete- temel değerlerine açıkça karşı çıkan- demokrasiyi yıkmayı hedefleyen, kafasında 'Federe İslam Devleti' bulunan ve bu amacı için,
54 bin vatan evladının katili ile bile işbirliği yapanların olabileceğini akıllarına bile getirememişlerdi.
Dün Diyarbakır'da olanları ve önümüzdeki günlerde yaşayacaklarımızı tartışacak çok zamanımız olacak. O zaman herkes niçin mücadele ettiğimizi anlayacak ama dilerim iş işten geçmemiş olsun.
Şimdilik Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Cumhuriyet Savcılarına birer adet sorum olacak;
Eğer sorumluluk sahibi insanlarda bulunması gereken vasıfları üzerlerinde taşıyorlarsa, bu sorulara cevap verirler.
T.C Başbakanı R.T. Erdoğan;
Siz devamlı olarak 'Tek Bayrak-Tek Millet-Tek Devlet-Tek Dil' dediniz.
Eğer bunları tekayak üstünde söylemediyseniz, lütfen bana 'Tek Bayrak' olarak hangi bayrağı kabul ettiğinizi söyleyiniz. Sizin 'Tek Bayrak' dediğiniz, PKK Bayrağı mıydı, Barzani'nin Bayrağı mıydı, yoksa Türk Devletinin Bayrağı mı idi? Diyarbakır'da, Allah rızası için bir tane bile Türk Bayrağı yoktu.
Orada 'İki Bayrak' vardı. O bayraklar, PKK Bayrağı ve Barzani Bayrağı idi.
Sizin 'Tek Bayrak' dediğiniz bu ise, Tek Devlet- Tek Millet- Tek Dil dediğiniz nedir? Büyük Kürdistan Devleti- Federe İslam Devleti ve Kürtçe mi sizin tekleriniz?
Laf kalabalığına hiç gerek yok. Hollanda'dan gazel okumaya da gerek yok. Öcalan'ın çağrısı ile sizin çağrınızın birbirine uyduğunu söylediniz. Çıkın, Barzani'nin yani sizin 'Onur Konuğunuzun' bayrağını taşıyıp, Türk Bayrağını çiğneyenlerle nasıl fikir birliği içinde olduğunuzu Türk Milleti önünde mertçe cevap verin.
T.C Devletinin Cumhuriyet Savcıları;
Sizler, adının başında 'Cumhuriyet' bulunan Savcılar olarak, yasaları ve Anayasa'yı iktidarlara göre yorumlayamazsınız. Yasaları herkese eşit olarak uygulamazsanız, toplumda anarşiye ve isyana sebep olursunuz.
Görev yapamıyorsanız, 'istifa' denen bir kurumu çalıştırmanız gerekir.
Bu devletin bir 'Bayrak Kanunu' var mıdır?
Türk Ceza Kanununa göre, 'Suçu ve Suçluyu Övmek' suç değil midir?
Anayasa'nın 'Laiklik' ilkesinin nasıl paspas edildiğini görmüyor musunuz?
Bir Narko-Terör örgütünün hapisteki önderine yataklık eden Milletvekillerini ve devlet memurlarını görmediniz mi?
Diyarbakır'daki toplantı Türk Milletine şu gerçeği açık-seçik göstermiştir;
PKK-BDP yandaşları 'Türk Bayrağı' altında yaşamak istememektedirler.
PKK ve Barzani bayrağını baş tacı yapıyorlar, Türk Bayrağını kabul etmiyorlar
.
Bu olayın sevindirici tarafı ise şudur;
Güneydoğu illerimizin toplamında yaklaşık 7,5-8 Milyon vatandaşımız yaşamaktadır.
Bunca tantanaya, paraya, tüm Türkiye'den, Kuzey Irak'tan, Avrupa'dan adam taşımalarına-harcanan milyonlarca liraya-çoluk-çocuğa ve mitinge katılım için baskı-tehdide rağmen, katılan sayısı 400 bin civarında idi.
Bu eşkıya ve bölücü takımı, AKP'nin 11 senedir tüm bölgeyi terör örgütünün emrine verdiği halde, Kürt kökenli vatandaşlarımızın gönlünü kazanamamışlardır. Kürt kökenli vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu Türk Milleti ile beraberdir.
Dün medyanın tamamına yakınından iğrenç davranışlar izledik.
Aydın Doğan-Ferit Şahenk-Turgay Ciner- Mehmet Emin Karamehmet, benim tanıdığım Türk Milleti ve Türk Tarihi sizleri ve tetikçilerinizi asla affetmeyecektir.
Sizleri, Kandil'de ikamet ile ödüllendirmezse, Büyük Türk Milletine de
yazıklar olsun…