Samsun'da asteğmen olarak askerlik görevimi yaparken, bir ara
'Merasim Takım Komutanlığı' görevinde bulundum. Merasim Takımı, adından da anlaşılacağı gibi karşılama-uğurlama ve törenlerde görev yapar. Karşılanacak Komutan veya Misafir gelmeden günler önce çalışmalar başlar. Her adım, her hareket defalarca tekrar edilir. Elbise düğmesinden, postalınızın bağına kadar her şey defalarca kontrol edilir. Gençliğin verdiği sabırsızlıkla, 'yeter artık' bıktık dersiniz. Fakat tören günü geldiğinde yapılan çalışmaların semeresini alınca, 'Oh iyi ki çalışmışız' der ve rahatlarsınız…
Seçimlere 4 gün kaldı. Seçimleri, demokrasinin düğünü-bayramı olarak gördüğümüz için kendimizi bir teftişten-denetimden geçirmekte fayda var diye düşünüyorum, siz ne dersiniz?...

-Kendimizin, ailemizin, yakınlarımızın, komşularımızın, dostlarımızın, arkadaşlarımızın seçmen kartların alıp almadıklarını, oylarını kullanacakları yerleri bilip bilmedikleri kontrol edilmeli, seçim günü ise oyların kullanıp kullanılmadığı sorulmalı, sandık sayım esnasında sandık başında bulunulmalı ve sonuçlar alınıp, partilere bildirilmeli…
-Türk Seçmeninin çoğunluğu Merkez Sağ'da bulunmaktadır. Yıllardır Merkez Sağ seçmenin taleplerini doğru olarak algılayamayan çapsız Genel Başkanlar, Türkiye'nin çimentosu olan bu kitleyi 2002 yılında AKP'ye kaptırdılar. Eşbaşkan Erdoğan özellikle Mehmet Ağar-Erkan Mumcu ikilisinin işbirliğini berhava etti. Daha sonra ise merkez sağı temsil ettiğini söyleyen DP, tarikatlarla seçim ittifakı yaptı ve tabanına sahip çıkamadı. Üzülerek söylemeliyim ki bu kesimin önemli bir bölümü gene sahipsiz olarak seçime gitmektedir. Bu kesimin büyük bölümünün MHP'ye bir kısmının ise CHP'ye oy vereceğini yaptığım temaslardan anlıyorum.
-Milli Görüşçü ve Muhafazakar seçmeni temsil eden iki parti var. Has Parti ve Saadet Partisi.
Sayın Numan Kurtulmuş, birikimi, eğitimi, aile yapısı ve ahlak anlayışıyla bu kesim seçmeninin gönlünü kazanmış ve tüm Türk seçmenlerinden
'Dürüst ve Kaliteli Devlet Adamı' vasfını almış bir siyasetçimizdir. Uzlaşmaya açık tavrıyla, Beyefendi üslubuyla, ülkeye hizmet arzusuyla dolu Profesör Numan Kurtulmuşa , Tayyip Bey'in kibrinden, kırıcılığından ve işbilmezliğinden bıkan muhafazakar seçmenin sahip çıkması temennimdir. Kendisi Türk Siyaseti için bir kazançtır.
-Ülkücü ve Milliyetçi kesimin en büyük şansı Devlet Bahçeli gibi bir lidere sahip olmalarıdır. Bilgisiyle, deneyimiyle, dünya malında gözü olmayan dürüstlüğüyle, vatanseverliğiyle çizgisinde zikzak olmayan bir Devlet adamıdır, Devlet Bey…
AKP'nin en büyük hedefi MHP'dir. MHP'yi baraj altı bırakabilmek için her türlü oyunu oynadılar, fakat ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Şimdi sıra MHP'lilerde. Türkeş'in eğitiminden geçenler, kendilerini ülkücü-milliyetçi diye adlandıranlar bu seçimde hiç firesiz MHP'ye oy vermelidirler.
-AKP, öncelikle CHP'yi 'kafadan vurarak' dağıtmak istedi. Fakat Kemal Kılıçdaroğlu, performansı, sadeliği, yürekliliğiyle, bilgisiyle hem tüm solu yanına çekti, hem de merkez sağda aradığını bulamayan seçmenin gönlünü kazandı. Türk seçmeninin kafasına 'Bu adam çalmaz, çaldırmaz' ,
'Bu adam herkesi kucaklar' , 'Bu adam iş yapar' kanaatini yerleştirmeyi başardı.
Kimsenin kişisel veya siyasi çıkarı Türkiye'den önde olamaz, olmamalıdır. Bu yüzden, diğer sol partilere, oy böleceklere bu kez dur denilmeli ve oylar CHP' de birleştirilmelidir.
İzmir'e özel iki tespitimi de paylaşmak isterim;
*İzmir'deki İlçelerden sadece Bayındır'da AKP kazandı. Diğer tüm İlçelerde CHP'li Belediye Başkanları var. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu insanüstü bir gayretle çalışıyor. Bir de Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur'u görüyorum. Diğerlerini ara ki bulasın. Bu tutum tipik bir Belediye Başkanlığı hastalığıdır. Seçilen Belediye Başkanı, b.kunda boncuk varmış gibi, seçimi partisinin değil, kendisinin kazandığını düşünür ve havalara girer, ancak gelecek seçimleri kaybedince kendine gelir ama iş işten geçmiş olur.
Benim İzmirli Belediye Başkanlarından isteğim şudur;
Bu günden itibaren uyku sizlere haram olsun. Çıkın makam odalarınızdan, inin arabalarınızdan, girin milletin içine. Hiç olmazsa İzmir Valisinin AKP için çalıştığının yarısı kadar, sizi Başkan yapan partiniz için çalışın…
*Yeni Asır Gazetesi Çalık Grubunun ve Tayyip Bey'in damadının eline geçtiğinden bu yana tam bir AKP yayın organı gibi çalışıyor. Kaynağı olmayan uçuk projelerle, kaynağı belli olmayan lüks dergilerle, gerçek dışı reklamlarla İzmirlinin beyni yıkanmaya çalışılıyor. İzmirli olmayan yazarlar sık sık İzmirlilere hakaret ediyorlar. Merak ettiğim, 13 Haziran'da Yeni Asır'ın, İzmirli ve Egelinin yüzüne nasıl bakacağıdır?..
Seçimlerden 4 gün önceki teftiş fena olmadı değil mi?...