Allah Türk Milletini, 'Dinci' geçinen sadaka hırsızlarının, insanlarımızı
'Allah ile aldatan' haysiyet celladı yobazların, bunların tetikçiliğini yapan 'yandaş gazetecilerin' ve 'omurgasız basın patronlarının'şerrinden ve iftiralarından korusun.
Bunlarda Allahtan korkma, kuldan utanma duygusu olmadığı için, insanlara çamur atarlarken, kendi hırsızlık ve ahlaksızlıklarını görmezler ve başkaları görmesin diye de örterler. İnsana öyle bir iftira atarlar ki, adama Japon yapıştırıcısı gibi yapışır. Temizlemek için bir ömür yetmez.
Yaşanmış ve bunlar sayesinde toplum hafızasına yer etmiş bazı örnekler verelim:
Süleyman Demirel:
Dinci-Yandaş-Omurgasız Medya yıllardır Yahya Demirel ve Murat Demirel üzerinden, Sayın Süleyman Demirel'e insafsızca vurur.
Yahya Demirel'in 'Hayali İhracat' yaparak devleti dolandırdığından, Murat Demirel'in Egebank vasıtasıyla milletin parasını dolandırdığı yazılır, söylenir.
Fakat bu kampanya o kadar sistemli-ustaca yürütülür ki, toplumun büyük bir kesiminin kafasına 'Hayali İhracat' yapan ve 'Egebank' dolandırıcılığını yapanlar sanki Yahya ve Murat Demirel değildir de, Süleyman Demirel bu işleri bizzat yapmış veya göz yummuştur, yalanı yerleştirilir.
Gelin madde-madde gidelim;
-Hukuk Devletinde 'Suçun Şahsiliği' prensibi vardır. Yani kim suç işlediyse, adalet onun yakasına yapışır. Anasına-Babasına-Amcasına-yeğenine değil.
-Devlet Adamlarının yakınlarının suç işlemesi halinde, o Devlet Adamının nüfuzunu kullanıp suç işlenmesine veya suçun örtülmesine katkı sağlayıp sağlamadığına bakılır.
-Yahya Demirel, 'Hayali İhracat Kaçakçılığı' suçundan Zonguldak'ta yakalanıp cezaevine konduğunda T.C Başbakan'ı kimdi? Süleyman Demirel.
-Murat Demirel'in Bankası 'Egebank'a' el konması kararını Ecevit'in Başbakanlığındaki Bakanlar Kurulu vermişti. Bakanlar Kurulu Kararının yürürlüğe girmesi ve Egebank'a devletin el koyabilmesi için Cumhurbaşkanının imzası gerekiyordu. Hüsamettin Özkan tarafından, kendisine elden getirilen
'el koyma' kararını anında imzalayan Cumhurbaşkanı kimdi?
Süleyman Demirel. Demirel namuslu adamdır. Boğazından bir kuruş, sadaka parası geçmemiştir.
Şimdi sizden ricam şudur; Yazının yukarıdaki bölümünden, Süleyman Demirel ismini çıkarın, yerine Recep Tayyip Erdoğan ismini koyun ve onun nasıl davranacağını bir düşünün.
Sizlere yardımcı olayım;
*Başbakan'ın yeğeni 50 kilo(ELLİ) esrarla yakalandı. İçiciyim dedi, üç ay sonra serbest bırakıldı. (Nüfuz kullanma var mı?)
*Deniz Feneri e.V yöneticileri, yaptıkları hırsızlıkları itiraf ettiler ve Almanya'da hapis cezasına çarptırıldılar. Esas patronlarının Türkiye'de olduğunu söylediler. Sanıklar yıllardan beri Erdoğan'ın adamlarıdırlar, akrabalarıdırlar. Dava 5 yıldır görülemiyor. Davanın Savcıları yargılandı ve beraat ettiler. Savcı, bunları koruyan 'Hırsızlar İmparatoru' var dedi. Zahit Akman ve Zekeriya Karaman neredeler? Biri Kanal 7 sahibi, diğeri Genel Müdür. Hepsi özgür.
(Nüfuz kullanma var mı?)
*Başbakan Erdoğan'ın yeterli parası olmadığı için çocuklarını başkasının parasıyla okutmadı mı?
Bilal Erdoğan, 10,5 Milyon Dolar vererek 170 metre uzunluğunda yeni bir gemiyi filosuna kattı. Bilal Erdoğan ve Hüseyin Topbaş, vakıf kuracak kadar zenginleştiler. (Oğlanın düğündeki takı paraları da, babasının servetini denk getirmek için kullanılmıştı.)
Şimdi soruyu bir daha soralım;
Başbakan Erdoğan, 9.Cumhurbaşkanı Demirel'in yerinde olsaydı, sizce ne yapardı?
Dinci- Yandaş- Omurgasız Medyaya sorarsanız, Demirel: SUÇLU,
Erdoğan: SUÇSUZ
Turgut Özal, 5 Haziran 1977 Genel Seçimlerinde Erbakan'ın Milli Selamet Partisinin İzmir birinci sıra adayı idi. Seçimi kazanamadı.
Siyasi hayatı 12 Eylül 1980 darbesi tarafından partilerin kapatılması ve liderlerin tutuklanmasıyla başladı.
Kenan Evren'in adamı oldu. Daha sonra darbecilerin koyduğu
'Siyaset Yasaklarının' devamını savundu. Tüm hayatı boyunca maaşla çalışan Özal'ın oğlu, Cem Uzan'ın ortağı olarak Türkiye'nin ilk özel televizyonunun sahibi oldu. Amerikan'ın en büyük film şirketi MGM'i satın almaya kalktı
Özal'ın prensleri diye adlandırılanlardan bacaklarından vurulanlar oldu. 'Rüşvetin belgesi mi olurmuş p…venk' deyişi, o dönemin hatırasıdır.
Başbakan Erdoğan'a göre, askeri darbe ile siyasetten defalarca uzaklaştırılan Demirel darbecidir, Özal ise demokrat.
Dinci-Yandaş-Omurgasız Medyaya sorarsanız,
Demirel: SUÇLU, Özal-Erdoğan: SUÇSUZ (Yaşasın Tarikat kardeşliği.)
Başbakan Erdoğan, tamamen oy aktarma amacıyla Menderes ve Demokrat Parti'ye sahip çıkar görünür. Demokrat Partinin şimdiki dilsiz ve çapsız yöneticileri ise trene bakar gibi seyrederler. Adnan Menderes'in politik düşüncelerini, hükümet etme şeklini beğenmeyebilirsiniz.
Ama şu gerçekleri Yassıada Mahkemeleri bile çarpıtamadı;
*Menderes Başbakan olduğunda, dededen kalma 38 bin dekar arazisi vardı. Asıldığında, ailenin elinde kalan miktar sadece 3 bin dekar arazi idi.
Menderes, siyaset yapıp zenginleşmedi. Yolsuzluk yapmadı, boğazından bir kuruş haram para geçmedi. Menderes namuslu adamdı.
Menderes çocuklarının ticaretle uğraşmalarına asla izin vermedi.
Menderes ile Erdoğan bilgi-görgü-terbiye-ahlak bakımından Kuzey Kutbu ile Güney Kutbu kadar yakındırlar.
Dinci-Yandaş-Omurgasız Medyaya sorarsanız,
Menderes: SUÇLU, Erdoğan: SUÇSUZ
Dinci ve Yandaş Medyaya sorarsanız;
Türk Milletine hizmet edip, eserler bırakanlar: SUÇLU,
Türk Milletini bölünmenin eşiğine getiren tarikat-cemaat artıkları: SUÇSUZ
Atatürk: SUÇLU
Seyit Rıza: SUÇSUZ
İlker Başbuğ: SUÇLU
Hilmi Özkök-Yaşar Büyükanıt: SUÇSUZ
Şehitlerimiz: SUÇLU
Öcalan: SUÇSUZ
79 yıllık Cumhuriyet: SUÇLU
11 yıllık Recep Tayyip Erdoğan: SUÇSUZ
Bir millet ki, kim suçlu-kim suçsuz diye ayırım yapmaz, ülkeyi kuranlarla-ülkeyi bölenleri, ülkeye hizmet edenlerle-ülkeyi soyup soğana çevirenleri karıştırır ve emanetini ehline teslim etmezse, o milletin çok çekeceği vardır.