Geçen günler içerisinde tam olarak programın ismini ve konuşan kişinin ismini hatırlamasam da, bugün Milli Eğitim Bakanı'mız Nabi Avcı'nın, yeni eğitim-öğretim yılı başlarken gönderdiği :'Hayatınızda daha az sınav, daha az test, daha az gerginlik olsun ki daha çok spor yapın. Vaktinizin daha azını okulda biz yönetelim, daha çoğunu siz yönetin istiyoruz' mesajı ile duyduklarım birbiri ile örtüşüverdi.
Programda bir Avrupa ülkesindeki eğitim sistemini eleştiren eğitmen:' artık daha yaratıcı eğitimler verilmesi gerekiyor' diyordu. Yıllar boyunca yurt dışındaki eğitim sistemlerine hayranlık duyan birisi olarak, bu duyduklarımdan sonra demek ki hiçbir şey göründüğü gibi değil dememe neden olmuştu. Avrupa'daki ülkeler bile eğitim sisteminin gelişmesi ve değişmesi konusunda yeniliklerin peşindeydi bu sözler ve düşünceler durumun açık bir şekilde göstergesiydi. Programda özellikle eğitim ve öğretim sırasında 'spor,müzik,resim' alanında yapılacak olan etkinlik ve faaliyetlerin öğrencilerin gelişim düzeylerini de artırmakta çok yararlı olacağı anlatılıyordu.
Sayın Avcı'nın bugün verdiği mesaj her ne kadar günümüz eğitim sistemine uygulamada zorluklara neden olsa da, gelecek yıllar içinde planlamaya konulduğunda öğrencilerimiz üzerine çok etkili olacaktır. Neden mi? İnsanın toplum kurallarına uygun olarak yaşayabilmesi, iyi ilişkiler kurabilmesi, sağlıklı ve dürüst davranabilmesi, düşünce gelişimi dışında bedensel ve ruhsal gelişimine de bağlıdır. Bedensel yönden sağlıklı olan birey 'biz' duygusunu geliştirerek, takım ruhu ile birlikte kendine güven duygusunu da artıracaktır. Kendini kontrol etmeyi, sorumluluk almayı, dinlenmeyi öğrenecektir. Spor aynı zamanda bir tedavi yöntemidir, kişinin ruhsal sağlığını yenilemede ve stres öğesini yenmede gelecek iş hayatında da öğrenciye büyük alışkanlıklar kazandıracaktır.
Her duygu ve düşünceyi anlamak için insanoğlu müzikten yararlanmıştır yıllar boyunca. Mevlana:'müziksiz hayat hiçe benzer, kalbin ve ruhun gıdasıdır, o gıdadan kimse mahrum kalmasın' demiştir. Müzik, hayata bakış açımızı geliştirir ve bizlere kabiliyet verir. Yaşamı farklı bir pencereden görmek, yaratıcı, yenilikçi olmamızı sağlar. Düşünebiliyor musunuz, baktığınız bir objeye farklı bir bakış açısı ile baktığınızda ya da onu tamamlayan objeler ile yeniden kafanızda canlandırdığınızda bambaşka icatlar, ürünler, kullanım alanları bulma şansınız artacaktır. Bu yeni yaşam tarzı aile yaşamınızda değişiklikler getirdiği gibi, zamanınızın yarısından çoğunu yaşadığınız iş hayatı için de kazanç getirecek imkanlar sunacaktır. Monoton bir yaşamdan kurtulup, yaşamın tadını daha fazla çıkarma imkanı sağlayabileceksinizdir. Hatta bunu ekonomik hale getirerek, yeni ürün tasarımları, yeni pazarlara girme ve çalıştığınız sektörlerin sizden istediği 'inovatif olma' imkanına bile kavuşabileceksiniz. Sadece müziği ve belki sporu yaşamınıza dahil ederek…
'Resmin' hayatımızdaki yerini düşünün. Duvarlarımızı, masamızı, yollardaki panoları, yani yaşadığımız yerleri, hep 'resimler' süslemez mi? Onlar, daima güzelliğin peşinde koşan ressamların, kendilerine has sezgileriyle ve yorumlarıyla yarattıkları birer eserdir. Ressamlar, yaşamı: bin bir özelliği ve güzelliğiyle yeniden yaratan, toplumun estetik ustaları ve güzellik öncüleridir. Hayatımıza renk katmak için, sürekli çalışıp üretirler, kendi ülkelerinin kültüründen aldıkları değerler ile dünya sanatının evrensel kriterlerini bizlere sunarak, aslında hangi konulara daha fazla yoğunlaşmamız gerektiğini gösterirler.
Sporcular, ressamlar ve müzisyenler dünyada olduğu gibi ülkemizde de ne yazık ki, her zaman ikinci sınıf vatandaş gibi yaşarlar. Toplum onlardan çok işler bekler ancak hiçbir zaman hak ettiği değeri göstermez. Küçük çocuğumuz müzisyen olmak istediğinde, Konservatuar'a gitmek istediğinde hemen karşı çıkarız. Bu işte para yok, sen boş ver önce başka bir alanda oku sonra bunu hobi olarak da yapabilirsin deriz. Her türlü tanımı bu alanlarda aktif çalışmak isteyen kişilere karşı gösterir ve anlatırız ki, yolun başındayken vaz geçsinler deriz.
Bütün bu düşünce tuzaklarına rağmen dünya hızla değişiyor, insanlar yurt dışına gezilere gittikçe ne kadar geri kaldığını ya da neler yapması gerektiğini daha iyi gözlemleyebiliyor. Bu entelektüel birikim ise insanların bakış açısını da değiştiriyor. Geçen yıl Vatikan Müzesi'ni 5.5 milyon gezmiş biliyor musunuz? Bu günlük ziyaretçi başına 22 bin demek… Borhhese Müzesi uzunca bir süredir önceden alınmış seans bileti uygulaması yapıyor. Uffizi Müzesi beklemeleri önlemek için önceden bilet satışlarına başladı. British Museum özel sergiler için ücret uygulamasına geçti. Louvre Müzesi Çarşamba ve Cuma günleri ziyaret saatini akşam 21.45'e kadar uzattı.
Yeni bir grup geliyor gelecek dünyaya, spordan, müzikten ve sanattan farklı zevk alan ve bunu kendi yaşam kalitesi içine alabilen. Bu yeni kuşak dünya kuşağı. Nabi Avcı'nın dediklerine katılıyorum:' artık siz yönetin dünyayı' diyor. Bütün eğitmenlere, ailelere duyurulur. Çocuklarınızı kendi ufkunuzun sınırları dışında yetiştirin artık…