Yatırımlar ve yüksek savunma giderleri nedeniyle bütçede eğitime yeterli ödenek bulunamıyordu. Bu açık ’“kendi okulunu kendin yap’” kampanyaları ile halka havale edilse de her geçen gün büyümekteydi.’¶
Bu noktada devreye özel dersaneler ve cemaat vakıflarının örgütlediği özel okullar giriyordu. 1980 öncesinde çoğunlukla İzmir Hisar ve Bornova Büyük Camii’’de gezici vaizlik yapan, akıcı üslubu ve etkili hitabeti ile etrafında binlerce cemaat mensubu oluşturan Fethullah Gülen, cemaatten topladağı fonlarla, eğitime yatırım yapmaya karar veriyordu.
Eğitimden geçireceği gençlerin, bir gün devletin çeşitli kademelerinde görev yapacağını gören Gülen Hoca, ilk özel okulunu İzmir’’de açacak, bunu başka şehirler izleyecekti.

Aynı yıl içerisinde birleşik SHP’’de ise tüm hızıyla iç iktidara sahip olma mücadelesi yaşanmaktaydı. SHP’’ye Genel Sekreter seçilen Cahit Angın (1980 öncesi CHP Çorum Milletvekili) Tüm sol grupları SHP çatısı altına davet edecek, bu davete uyan TKP (İllegal), İGD, İKD, Halkın Kurtuluşu ve Kurtuluş gibi 1980 öncesinin sol fraksiyonları SHP’’ye kayıt yaptıracaktı.
Başlangıçta, ’“demokrasi mücadelesine katkı için SHP’’ye katıldık’” diyen bu gruplar, çok geçmeden 1980 öncesinin tüm alışkanlıklarını SHP’’de hayata geçireceklerdi.

Siyasi yasaklar kalktıktan sonra SHP’’de yer edinmeye çalışan Kemal Anadol, Ertuğrul Günay gibi siyasetçiler bu gruplarla işbirliğine girerek parti içi ’“sol kanadı’” oluşturuyordu.
Bu grupların 1980 öncesinde CHP’’ye karşı ’“oy verme, hesap sor’” benzeri hasmane tutumlarını unutmamış CHP’’liler de Grup Başkanveliki Deniz Baykal’’ın etrafında topmlanmakta gecikmeyeceklerdi.
SHP’’nin iç yapısının, fraksiyonlar ve hizipler koalisyonu olduğunu belirten Ecevit ise DSP’’nin güçlenmesi için, eşi Rahşan Ecevit’’le birlikte bazen trenle, bazen de otobüs ve minibüslerle seyahat ederek, halkın sevdiği mütevazı insan görüntüsünü sergiliyordu.
1987 Genel Seçimlerinden önce SHP’’nin aday tespiti için Çam Motel’’de yaptığı toplantıda, ilk sıraları Parti Meclisi üyeleri paylaşıyor, buna tepki gösteren örgütler kararı değiştirip, tüm üyelerin katılımı ile ön seçim yapılmasını sağlıyorlardı.
Halkçı Parti’’den miras, sağlıksız üye kayıt defterlerine bazen bir ilçenin seçmenlerinin tamamı, bazen de büyük bir mahallenin seçmenlerinin oyu ile sıralamalar belli oluyordu.
Yapılan seçimlerde iktidar partisi ANAP, 5 puanlık oy kaybıyla 292 milletvekili çıkarıyor, SHP ise ancak % 24,8 oy alabiliyordu. ANAP’’ın % 5’’lik oy kaybı, ilerisi için ciddi sinyaller veriyor, SHP’’nin de umutlanmasına yol açıyordu.

SHP’’de 1988 ocağında kongre takvimi başlıyor, rakibimin favori gösterildiği Bornova İlçe Kongresi’’nde yaptığım adaylık konuşmasında özetle; SHP’’nin bir sosyal demokrat partide bulunması gereken siyaset yapma standartlarından uzak bulunduğunu, kendini sol kanat olarak nitelendiren arkadaşların sosyal demokrasinin ne olduğunu bilmeden, 1980 öncesi alışkanlıklarını partiye taşıdıklarını, SHP’’de genel başkan sorunu olmasa da genel sekreter sorunu olduğunu, genel sekreterin de Deniz Baykal olması gerektiğini belirten bir konuşma yapıyordum. Bana kongre kazandıran bu konuşmadan sonra akşam evimden arayıp tebrik eden ve yaptığım konuşmayı ’“SHP’’deki sorunun tam özeti’” olarak nitelendiren Baykal ile yollarımız da böylelikle birleşmiş oluyordu.
Bu sürecin sonunda toplanan SHP Kurultayı’’nda, üyesi olduğum Tüzük Komisyonu, partinin her kademesinde kadınların en az % 25 oranla temsilini kabul etti. Sol kanat adayı İsmail Cem’’e karşı Erdal İnönü’’yü Genel Başkanlığa seçen kurultayda Parti Meclisi ve YDK’’da ise Baykalcıların ağırlıkta olduğu liste kazandı.
Toplanan Parti Meclisi, Genel Sekreterliğe Deniz Baykal’’ı, Yüksek Disiplin Kuruluna da Ekrem Bulgun’’u başkan seçerek, SHP’’de yeni bir dönemi başlatmış oldu.