Başımızdan çok ağır bir Covid 19 kabusu geçti.

Aslında geçmedi.

Hala çeşitli varyantlarla rahatsız etmeyi sürdürüyor.

Suçlu olarak da yarasa gösterildi.

Sonrasında bilim insanları, yarasanın hiç de suçlu olmadığını kanıtladı.

Yarasanın günahını aldık boşu boşuna!

Peki kimdi suçlu?

Çin'in Wuhan kentinden dünyaya yayılan bu virüs, bir laboratuvar eseri miydi?

Hayatta kalabilmek için aşı olmamız istendi.

İstesek de istemesek de sırf ölüm korkusu yüzünden gittik aşılandık.

Bir değil, iki değil, dört kez, beş kez aşılananlar oldu.

Peki insanlara uygulanan aşı, gerçek bir aşı mıydı?

Kobay olarak mı kullanıldık?

Gerçekten bir salgın mıydı?

Yoksa bir algı operasyonu muydu?

Dünya, deney sahası mıydı?

Bu salgının perde arkasında kimler vardı?

***

Bu soruların yanıtlarını aramış Murat Adıtatar!

Gazeteci öğretmen sevgili dost Adıtatar, araştırmalarını muhteşem bir kitapta toplamış.

Kitabın adı sALGIn...

Evet; sALGIn yazılıyor ama ALGI olarak okunuyorr.

Bir solukta okudum ve çok etkilendim.

Etkilenmemek elde değil, çünkü yazarı haklı çıkaran pek çok gerçek var.

***

Doktorların aşı sürecinde yaptıkları çelişkili açıklamalar kafasını karıştırınca...

Aşı olmamaya karar vermiş Murat Adıtatar...

Aşı karşıtlığından değil...

Bir birey olarak olması gereken tüm aşıları yaptırdığını...

Hatta çocuğunun aşılarını da eksiksiz uygulattığının altını çiziyor Adıtatar...

Sonra da şu notu düşüyor:

'Bize aşı diye sunulan şeyin, aşı olmadığına inandığım için pandemide aşı yaptırmadım.'

Aşının belli süreçlerden geçtikten sonra uygulanması gerekiyordu elbette.

İnsanlar üzerinde denenmeden, direkt uygulamaya geçilmesini eleştiren Adıtatar, bu durumun şüphelerini daha da artırdığına dikkat çekiyor.

***

Dünya Sağlık Örgütü'nün 2017 raporuna bakılırsa...

Dünyada o yıl gripten ölenlerin oranı, toplam vakanın yüzde 1,79 olarak tespit edilmiş.

Covid 19'dan ölenlerin oranı, yüzde 1,85 olduğuna göre...

Korona gerekçesiyle dünyada 'pandemi' ilan edilirken...

2017'de de covid 19'daki orana yakın ölüm oranı olduğu halde neden 'pandemi' ilan edilmedi?

Yazarın cevap bekleyen sorularından birisi ve belki de en önemlisi bu.

***

Sevgili Adıtatar, aşıyı yapan şirketlerin, başka finanslar şirketlerle rahatsız edici bağlantılarını ortaya koyuyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün, 2015 yılında, yakın bir zamanda durup dururken 'Dünyada büyük bir salgın çıkacak' iddiasını ortaya attığını da öne sürüyor.

İşte bu noktada adı salgın olan olayın aslında algı olduğuna getiriyor.

***

Türkiye'de resmi kayıtlara göre, koronadan 102 bin dolayında insanımız hayatını kaybetti.

Dünyada ise bu rakamın 6 milyonu geçtiği konuşuluyor.

Bu büyük salgın veya algının ardından dünyanın nereye evrileceğini, bizi nelerin beklediğini hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

Sözü daha fazla uzatmak, kitabın derinliklerinden siz sevgili okurlarıma aktarım yapmak istemiyorum.

İyisi mi gerisini siz kitaptan okuyun, bilmediğimiz neler olmuş bitmiş, öğrenin.

Yakın Kitabevi yayını 'sALGIn'' tüm kitapçılarda.