Meyve sebze ihtiyacını pazardan karşılayanlardan birisiyim.
Yakın bir zamana kadar pazardaki etiketlere isyan edenlerdendim.
Çıldırmış rakamları görünce, 'Bu ne yahu!' demekten kendimi alamazdım.
Benim gibi tezgah başında rakamlara söylenen çok kişi vardı.
***
Dün Balçova viyadüklerinin altındaki pazaryerine gittim.
Orada fark ettim ki...
Benim gibi bir isyankar, o yüksek fiyatlara alışmış!.
Vatandaş da alışmış, iyi mi!
Kimsenin 'Bu ne yahu!' dediği yok.
Herkes kaderine razı olmuş, rakamlara boyun eğmiş.
İçine sinmese de o pahalığa rağmen ihtiyaçlarını temin etmeye çalışıyor.
***
Bamyanın üzerinde 150 lira etiket mi var?
Vatandaş, acı bir gülümseme bırakıyor ama 'Çek kardeş yarım kilo' diyor.
Bir kilo şeftali alıyorsun, 75 liradan...
4 tane çekiyor.
Tanesi geliyor aşağı yukarı 20 liraya...
Ne yapsın insanlar taş mı yesin?
Bir kilo alamasa da tadımlık iki tane alıp sepetine koyuyor.
Bu yıl çekirdeksiz kuru üzüm ne kadar bereketli maşallah!
Kilosu 80 lira olsa da bir salkımı o kadar ağır ki,100 lira!
Tarlada üreticinin 2 liradan satamadığı domates için kilo başına 25 lira ödemek...
Zormuş ama imkansız değilmiş meğer!
Ben dahil, herkes o parayı bastı, bir kilo, iki kilo domatesi aldı.
***
Kendimden pay biçeyim.
Bu sefer hiçbir pazarcı esnafıyla pazarlık yapmadım.
Bu ülkede en ucuz ürün olması gereken maydanoz için 10 lira verdim mesela...
Ayşekadın fasulyesi 100 liraymış, hiç üzerinde durmadım.
'Ver kardeş bir kilo' dedim, pişkin pişkin!
Salatalığın kilosu 35 liraymış, hiç itirazım yok!
Karpuzu kavunu yollarda parçalıyor üretici...
Tarlada bırakıyorlar!
Onlar için üzülmemek elde değil elbette.
Aylarca para kazanacağın günü bekle...
Al sana hayal kırıklığı!
Karpuzumu kavunumu alırken, onları düşündüm.
***
Pazar tezgahlarının çoğu boştu pazarda.
Demek ki pazarcı esnafı da yaşadıklarından mutlu değil.
Ne çare ki...
Pahalı da olsa...
Fiyatlara alışsak da alışmasak da...
Pazarcı esnafı satacak, yurttaşlar da evine yiyecek götürecek!
***
Evet; isyan büyük!
Verilen fiyatı beğenmeyen Gaziantepli fıstık üreticisi diyor ki:
'Fıstığımızın değeri kabak çekirdeği kadar yok!'
Fındıkçı isyan bayrağını çoktan çekmiş.
Çay üreticisi uzun zamandır homurdanıyor.
Her gün televizyon ekranlarında, tepesi atmış çiftçileri görüyoruz.
Domates, karpuz, kavun yollara saçılıyor.
Çiftçi, üretim maliyetlerinin altından kalkamadığı için...
Her yer zarar ettiği için...
Tarlasını ekmiyor, biçmiyor.
Para kazanamayan çiftçi, sonuçta onlardan istendiği gibi haline 'şükretmiyor', 'isyan ediyor.'
***
Peki, hal böyleyken ne diyor Tarım ve Orman Bakanımız?
200'ün üzerinde farklı çeşitte ürün yetiştiriyormuşuz!
Oysa bu özelliğimiz, iktidarın marifetinden değil, toprağımızın zenginliğinden!
***
Ama birkaç ürün için, kriz muhabbeti yapıyormuşuz!
Sanki o ürünleri üreten çiftçi, Yunan çiftçisi!
Görmezlikten mi gelecektik yani!
***
Açık açık, sorunu küçümsüyorum, diyor.
Gerekli önlemi almışız, diyor!
Nasıl bir önlemse...
Allah var, yardımcı da olmuş domates üreticisine...
Ne yapmış?
Salça fabrikası yöneticileriyle konuşmuş, daha fazla ürün almalarını sağlayıp sorunu çözmüşler!
Neymiş, eylemlerde CHP pankartları varmış!
Çiftçiler arkalarındaymış!
Çiftçileri yollara düşmeye teşvik etmeye çalışıyorlarmış!
Pes yani, pes!
***
Görüldüğü gibi yine laf çok, çözüm yok!
Biz pazarın yüksek rakamlarına alıştık alışmasına da...
Çiftçinin perişan halini gördüğü halde pembe tablo çizenlere...
Üreticiden 2 liraya alınan domatesin tezgahta nasıl oluyor da 25 liraya çıktığını izah edemeyenlere...
Çiftçinin aklıyla dalga geçmelerine alışamadık galiba...