Sayın Çalışlar’’ın kitabını okuduktan sonra, Halide Edip’’in mandacılığıyla ilgili düşüncelerimde hiçbir değişiklik olmadığı gibi, kitaptaki bazı bilgiler ışığında bu yazar hakkında daha da vahim kuşkulara kapıldım. Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum;
*Halide Edip, kolej yılları ve sonrasında, Amerikalılarla yakın ilişkilerini sürdürüyor. Hemen her konuda Amerikalıların ne düşündüğünü İttihatçılara o bildiriyor. Amerikan elçiliğinin her etkinliğinde ’“hazır ve nazır’”.
*Halide Edip, ’“tehcir’” olarak nitelenen olaylara karşı insan hakları savunucusu kesilir. Ama Cemal Paşa’’nın Suriye’’deki insan hakları ihlalleri ve katliam gibi idamlarından hiç rahatsız olmaz ve Paşa’’nın iktidarına ortak bir hayat sürmekte hiç sakınca görmez.
*1918’’de İstanbul işgal ediliyor. Kahramanımız, Sultanahmet Mitinginde onu ’“Halide Edip’” yapan konuşmayı yapar. Bu arada da en yakın ilişki yine Amerikalılarla. Amerikan heyeti başkanı Richard Crane’’e, gönderdiği mektupta bir ’“kim-kimdir’” listesi arz ediyor ve o dönemde siyaset içinde ve orduda yer alan herkesle ilgili bilgi veriyor.
*Richard Crane ile ilişkisi nasıl bir ilişki ise, daha sonra Ankara’’ya geçtiğinde, iki oğlu bu zat’’ın yanına yollanıyor. Amerika’’da bu çocukların tüm masrafları beş yılı aşkın bir süre Crane tarafından karşılanıyor.
*Halide Ankara’’daki görevini ’“propaganda’” olarak tanımlıyor ama,Ankara’’dan İstanbul’’a gelen Amerikalıların, ’“Amiral Bristol’’a’” verdikleri bilgilerin kaynağı da kendisidir.
*Ayrıca Halide, Amiral’’e yazdığı mektupta (1 Mart 1920) ’“Maraş’’taki Amerikalılarla ilgili telgrafların kopyasını çıkarttım, isteğiniz üzerine size gönderiyorum’” diyor. İpek Çalışlar, bu mektupları, ’“Halide’’nin Amerikalıların temsilcisi olduğunu gösteriyor’” diye değerlendiriyor. Bense ’“Amerikan Ajanı’” olarak yorumluyorum.
*Kitapta, Atatürk ile aralarındaki münakaşanın nedeni belirtilmiyor ama sonucunda Atatürk, Halide’’yi dışlıyor fakat eşi Adnan’’ı dışlamıyor. Bu arada Halide, başta Cavid Bey olmak üzere eski ittihatçılarla yazışmaya ve Atatürk’’ü karalamaya başlıyor.
*Daha sonra , Sakarya Muharebesinden önce Atatürk’’le barışıyor ve bir asker elbisesi diktirip cepheye gidiyor. Tam bir şov’…
*Bir başka önemli iddia, Sabiha ve Zekeriya Sertel’’in anılarına dayanıyor; Hint Müslümanları, Halide Edip aracılığıyla Kurtuluş mücadelesi için 100 bin Dolar göndermiş. Atatürk bu parayı harcamamış, daha sonra İş Bankasının kuruluşunda kullanmış?
Hint Müslümanları parayı neden Halide Edip’’e yollasın ki?Ayrıca Sertel’’lerin anıları tam bir tezvirattır. Bu anılarda Nazım Hikmet ve İsmail Bilen için söylenenler hala hafızalardadır.
*Sonra gönüllü sürgün yılları’… Adıvar’’lar yokluk içindedirler ama, Güney Fransa’’da tatiller yapılabilen yokluk’…
Benim ’“Halide Edip’” konulu kitaptan çıkarabildiğim bazı notlar böyle. Değerli akademisyenlerden ve tarihçilerden bir ricada bulunmak istiyorum;
Milli Mücadele dönemini, sonrasını resmi tarihin dışına çıkılarak ama objektif çalışmalarla yazmalarıdır. Tarihte o kadar çok ’“sahte idol’” var ki’….