27 Mart 1994 Yerel Seçimler öncesi idi. Partiler henüz adaylarını belirlememişlerdi. TBMM Heyeti olarak, yurtdışı bir göreve gidiyoruz. Heyette Refah Partisinin çok önemli bir ismi olan Oğuzhan Asiltürk de var.
Sohbet ediyoruz, ben de İstanbul adayınız kim olacak diye soruyorum.
Oğuzhan Bey; ' Tayyip aday, bir de Abdullah aday' diyor. (Erdoğan ve Gül)
'Nasıl değerlendirirsiniz' diye tekrar soruyorum!
Oğuzhan Bey; 'İkisinin de olmaması lazım. Abdullah cesur değildir, kendi başına karar veremez. Baskıya dayanamaz. Tayyip için ise çok ciddi şüphelerim var. Hırsı aklının çok üzerinde' dedi.
Tayyip ve Abdullah, o zamanlarda Oğuzhan Bey'in elini öpen, otur demeden oturmayan uslu çocuklardı. Abdullah aday yapılmadı. Seçimi kazanma olanağı olmadığından Tayyip aday yapıldı.
İlhan Kesici(ANAP) %22,14 / Zülfü Livaneli(SDHP) %20,30 / Bedrettin Dalan(DYP) %15,46 / Necdet Özkan(DSP) %12,38 / Ahmet Vefik Alp(MHP %1,87 / Ertuğrul Günay(CHP) %1,40 oy alıp, oylar bölününce Tayyip % 25,19 oyla Belediye Başkanı seçilmişti.
Oyların bölünmesinin yaratacağı tehlikenin bu güne örnek olması için bu rakamları hatırlatmak istedim. Şahsi çıkarları için, partilerinden istifa edip DSP'den aday olarak dolaylı yoldan AKP'ye oy aktaracak olan kifayetsiz muhterisler şu gerçeği hiç unutmamalıdırlar;
Bu gün tarihe tanık olanlar, yaptıkları yanlışlarla ileride sanık olarak anılacaklardır.
Gelelim Abdullah Gül'e;
Geçenlerde gazetecinin 'Efendim sizi göreve davet ediyorlar' demesi üzerine; 'Ben görevdeyim, yoksa değil miyim, görevdeyim değil mi' diye yanıt veren Abdullah Gül, tüm eleştirilere, ikazlara rağmen, antidemokratik internet yasasını onayladı ve tam 20 yıl evvel yapılan bir tespitin ne kadar doğru olduğunu göstermiş oldu.
Önüne gelen yasanın hatalı ve antidemokratik olduğuna inanan bir Cumhurbaşkanı, yasayı TBMM' ye gerekçeleriyle geri gönderir ve yeniden görüşülmesini ister. TBMM, Cumhurbaşkanının uyarılarını dikkate alırsa, yasayı değiştirip köşke gönderir. TBMM eski kararında ısrar ederse, Cumhurbaşkanı onaylamak zorundadır. Cumhurbaşkanı isterse Halkoyuna veya Anayasa Mahkemesine gidebilir.
Anayasal Demokrasilerde yol budur ve başka yol yoktur.
Abdullah Gül ne yaptı?
*İnternet yasasının bazı maddelerini antidemokratik bulduğunu, sıkıntı olduğunu kendisi söyledi.
*Sonra Ulaştırma Bakanını çağırarak; 'Tayyip Bey'e söyleyin, yasa bu şekilde çıkarsa doğru olmaz, demokratik ülkelerin yüzüne bakamayız, ben bunu onaylayamam' benzeri şeyler söyleyerek, esas muhatabı olan TBMM'yi yok sayarak, AKP Hükümetini 'Yasama Erk'inin' sahibi yaptı.
*Tayyip; 'Söyleyin ona, yasayı imzalasın. İtirazı olan kısımları için yeni yasa çıkarır, düzeltiriz. Paralel Yapının elindeki kasetlerin yayınlanmaması gerek, elini çabuk tutsun, asabımı bozmasın' mealinde hafif bir fırça attı!
* Ve Türkiye Cumhuriyetinin 11. Cumhurbaşkanı, 'Sakıncalı ve Antidemokratik' bulduğu bir yasayı, AKP Hükümeti ve Erdoğan tarafından kendisine yapılan baskıya boyun eğerek imzaladı. Yani yerden taşı aldı ve kendi kafasını yardı!
Abdullah Gül, bu sakat yasayı onaylamakla Türk Milletine şunları söylemiş oldu;
-Beni bu makama Erdoğan oturttu. Ona karşı çıkamam. Ne gönderirse onaylarım.
-Bile-bile sakat bir yasayı onaylarım. Varsın TC Cumhurbaşkanlığı Makamı yaralansın. Yeter ki Erdoğan sinirlenmesin, AKP' nin dediği olsun!...
Değerli Okurlar;
İçinde bulunduğumuz coğrafya adeta kaynayan bir kazan durumundadır.
Bu coğrafyada Türkiye gibi güçlü bir devletin Başbakan'ı;
Türk Ordusunun Komuta Heyetini ortağı Cemaat ile beraberce zindana attırmış sonra onunla da kavgaya tutuşmuş, sağlıklı düşünemeyen, sinir sistemi harap olmuş, hem Bakanlar Kurulu olarak hem de kişisel ve ailesiyle birlikte çok ciddi yolsuzluk-rüşvet iddialarına muhatap olmuş, hırsı aklının üzerine çıkmış, bir kişilik sergilemektedir.
Cumhurbaşkanlığı Makamı ise, Başbakan Erdoğan tarafından rehin alınmıştır. Abdullah Gül'ün Erdoğan'ın hiçbir talebine karşı çıkması mümkün değildir.
Şu anda gelen bir tweet'i sizlerle paylaşıp yazıya son verelim. Hayırlısı olsun.
*Adın ne; 'Abdullah Gül.'
-Aaa ne değişik isim, anlamı ne?
*'Türkiye topraklarına düşen ilk, Cumhurbaşkanı görünümlü Noter Memuru!...
Not;
Dünyada kendini 3500 Resmi Polisle koruyan, tek Resmi Hırsız kimdir?