Kimileri için, yaşam boyu boş yere pişmanlık biriktirilerek genişleyen bir alandır… politika!

*Ekonomi profesörü de olan bir kadın politikacımız vardı bir zamanlar… Herkese evden, arabadan iki anahtar vaad etmişti de.
İyi bir doktor gibi, iyileştirmeye aşık sanmıştık.

Ülkemize Başbakan da oldu… Enflasyon öyle azmıştı ki, bırakalım iki anahtar sahibi olmayı, insanlar neredeyse var olan anahtarlarlarından da olacaktı!

*Bir pişmanlıkta Asena'dan ;
Partisinden ayrıldı, bir parti kurdu. Kendisi gibi
ayrılanlara adres mi, iyi bir adres mi olacağı beklendi… İyi bir adres olduğu düşünüldü.
CHP'den ödünç milletvekili alındı grup kuruldu da… seçime girebildi!

Asena iki kere de taş koyan oldu ;
Gül'ün, muhalefetin adayı olmasının önüne taş koydu… Bu çok iyi oldu!
'Kazanacak aday' diye diye, Kılıçdaroğlu'nun önüne taş koydu… Bu hiç iyi olmadı!

CHP'den hep aldı… aldı da, önceki gün,
CHP'ye seçimde destek vermem dedi.
'Tek kırlangıçla' bahar gelecek sandı!…

***
PİYONLAR

Piyon deyip geçmeyin ve küçümsemeyin…
İngiliz yazar ve senarist Matt Haig 'Gece Yarısı Kütüphanesi' kitabında diyor ki…
'Hiç bir piyon, piyondan ibaret değildir. Bütün piyonlar kozadan çıkmayı bekleyen birer vezirdir'…

Gücün kimde olduğuna bakarak tavır belirleme dönemi başlayınca… piyonların sayısı da, giderek arttı. Bunlardan kozayı delip vezir olanlar da, kimi yönetimlerin piyonu oldu… derler ya hani 'herkes aslına çeker'! Piyonlar da vezir olunca… yeni piyonluğa geçer.

Piyonlar yüzünden de kimi partiler ; demokrasiyi içine çekemez! Üyeleri kaynak oluşturmaktan öteye gidemez… Vezirlerin piyonlarını, hele de geniş deponi alanı saydıkları yerlere yollama sevdaları da geçmez... Ne yazık ki, üyeleri de olanları anlar ve sadece ağlar!

***

DEĞİŞMEYENLER

Bir Mustafa Çağlar var ki ;
Bildik bileli ne saç stili, ne yüzü ne fiziği ne yakışıklılığı hiç değişmedi. Hele de sol, sosyal demokratlığı…

Konya'nın Hadim İlçesinin bir dağ köyünde 1942 yılında, 2.Dünya Savaşının kıtlık zamanı Hıdırellez'de doğdu. CHP'li bir ailenin beş çocuğunun en küçüğüydü. Cumhuriyet ve Ulus Gazetelerini okuya okuya, okuma yazmayı söktü!

1955 yılında Ağabeyi İlçe Başkanı iken, o da partinin Gençlik Kolu Başkanıydı. Ankara Hukuk Fakültesinden 1963 yılında mezun olmadan önce de, 27 Mayıs öncesi ve sonrası, öğrenci hareketlerinin önündeydi. Ankara sokaklarında, bizim de imzamızın olduğu Yön Dergisini satmak için kovalamaca oynardı…

Askerlikten sonra kendisini ortanın solunda, sol kanatta ve Ecevit'in yolunda buldu. 26 yaşında İlçe Başkanı, 30 yaşında İl Başkanı oldu…

Havai fişek değil, deli fişek gibiydi. Konya'da köy köy, mahalle mahalle, ev ev dolaştı... Parti dışı solla da diyalog kurdu. Avukat olarak sol davalar, hep onun sırtında oldu…

1973 genel ve yerel seçimlerinde ciddi oy artışı sağlandı. 1975 senato ara seçimlerinde ve 1977 genel seçimlerinde CHP, İlk defa birinci parti oldu. Şimdi Karşıyakalı olan Erdoğan Bakkalbaşı Senatör, Konya'da… solun bir kalesi oldu!

1979 ara seçimlerinde Konya'dan, solun lideri olarak aday oldu… Sağ ona karşı birleşince, seçilemedi. Zamanın kimi güçlü sağcılarının yoğun baskısı sonucu, 1980'de İzmir'e geldi.
Dostoyevski'nin dediği gibi ; insan hemen her şeye alışabilirdi... O'da sazıyla sözüyle, eşi ve dört müzisyen oğluyla birlikte, bir mutluluk tablosu oluşturdu…

Siyasette de, partinin özellikle kongrelerinde ; rafine dilli ve popüler enerjisiyle, yine çağlar Mustafa Çağlar !

İyi Pazarlar…