Kısa süren Ankara ve İstanbul ziyaretlerimde çok sayıda kişi ile seçimler hakkında görüşme fırsatı buldum. Ortak kanaat, AKP'nin hızla düşüşe geçtiği yönünde idi.
Eşbaşkan Erdoğan'ın son günlerde ki açıkça belli olan asabi durumu, AKP'li Bakanların turist olarak gönderildikleri yeni seçim bölgelerindeki zavallı tavırları, AKP teşkilatlarındaki ürkeklik bunların en önemli belirtileridir.
Eşbaşkan Erdoğan son günlerde çok sinirli. CHP ve MHP Genel Başkanlarına, içi boş ve mahalle kavgası söylemiyle hakaret etmesi, Türkiye içindeki sıkıntısını örtmek için Libya'ya ve Suriye'ye yüklenmesi, hemen ertesinde bu ülke yetkilileri tarafından terslenmesi, buna rağmen hala Amerika'nın sözcülüğüne devam etmesi, bu sinirliliğin ve kafa karışıklığının belirtisidir.
Eşbaşkan Erdoğan, emir eri gibi gördüğü bazı bakanlarını köklerinden kopararak gurbet ellerine gönderdi. Bu bakanlardan biri bile, 'Bu değişiklik bana hakarettir, ben partimizin seyyar ampulü müyüm, istifa ediyorum' deme yürekliliğini gösteremedi. Şimdi, gurbet ellere turist olarak sürgüne gönderilen bu bakanlar, kimseyi tanımadıkları için salonlardan, hemşeri yemeklerinden veya yandaş TV'lerden çıkıp, halka gidemiyorlar. Gittikleri bazı yerlerde ise halktan ciddi tepkiler görüyorlar.
AKP teşkilatları da geçen seçimdeki kadar aktif değiller. En büyük enerjilerini, Genel Başkanlarının şehirlerinde yapacağı miting için harcıyorlar. Halktan tepki gördükleri için sokak çalışması yapmaktan çekiniyorlar.
Bu olayların niçin olduğu ise, siyasetin 'Halka rağmen siyaset yapılamaz' temel kuralında yatmaktadır.
ABD ve AB tarafından cilalanıp, parlatılan, son olarak da İslam düşmanı Papa'nın heykeli önünde makyajlanan AKP'nin gerçek yüzü halk tarafından görülmeye başlandı. Bu farkındalık seçime kadar ne kadar artarsa, AKP'nin oyu o kadar düşecektir. Burada görev özellikle CHP, MHP, Has Parti'ye düşmektedir.
CHP; Kılıçdaroğlu'nun şahsında belirgin bir atağa geçmiştir. Fakat CHP örgütü, Genel Başkanları kadar çalışmamaktadır. Artık; Liste, sıra, yerli,yabancı kavgaları bırakılmalı, sokak sokak, ev ev çalışılmalıdır. CHP'nin şu anki oyu % 30'u bulmuştur.
MHP; Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin dirayetli duruşu sayesinde, AKP tarafından başlatılan insafsız kaset saldırılarını bertaraf edilmiştir. Parti liderliğinin tutumu Türk insanına güven vermektedir. Fakat MHP teşkilatları da yapabileceklerinin yarısı kadar bile çalışmamaktadırlar. MHP'nin şu anki oyu
% 18'i geçmiştir.
Numan Kurtulmuş; Sahip çıkmak istediği seçmen kitlesi tarafından tartışılmaz olarak 'Namuslu Lider' madalyasını göğsüne takmıştır. AKP'nin her türlü engellemesine rağmen Türkiye'yi dolaşması, mümkün olduğu kadar çok insana ulaşması gerekmektedir. Has Parti'nin şu anki oyu % 6'yı aşmıştır…
İnsanlarımıza bire bir, ayaklarına giderek anlatılması gereken olaylar şunlardır;
*AKP'nin Kürt Açılımı, ülkenin bölünme noktasına doğru götürülmesi, Öcalan ile AKP'nin yol haritasında anlaştıkları, Habur rezaleti, demokratik özerklik, ana dilde eğitim, iki bayrak, Türk Bayraklarının yakılması, yırtılması, Polislerin Kürtçü-Bölücüler tarafından tokatlanması, linç edilmesi…
*AKP'nin dünyadaki para bolluğundan yararlanıp Türkiye'ye sahte cennet yaşattığını, ekonominin çok hassas bir noktada olduğunu, Cumhuriyet boyunca (79 yıl) borçlandığımızın fazlasını 9 senede borçlandığımızı, Cumhuriyetin tüm eserlerinin yok pahasına satıldığı örnekleriyle anlatılmalıdır…
Özellikle Çiftçiye-Köylüye-İşçiye- Memura- Emekliye-Esnafa şu soru mutlaka sorulmalıdır;
Durumun 9 sene öncesine göre iyi mi, değil mi? 9 senedir yeni bir ev,araba, tarla, inek, dükkan
aldın mı, yoksa elindekini de mi sattın?
*İstanbul'a yapılacağı söylenen hayali kanal, özellikle Karadeniz bölgemizde çok tepki çekmiştir. İki seçimdir AKP'ye büyük oranda oy veren Karadenizliler şunu söylemektedirler; 'Bizim derelerimizin suyunu kesecek, bizi açlığa ve çevre felaketiyle karşı karşıya bırakacak HES Projelerini destekleyen AKP, İstanbul'a bir boğaz daha yapıyor. Bundan böyle, gitsin oyları boğaz yapacağı yerden alsın'…
*AKP, Türkiye'deki Doktorları ve sağlık çalışanları karşısına aşmıştır. Doktorları 'Performans' uygulamasına iten ve insanımızı birer numara-rakam-malzeme olarak gören AKP'ye karşı sayıları 500.000 i bulan sağlık çalışanları, bire bir propaganda yapmaktadırlar.
*YGS sınavlarında soruların şifrelenerek, el altından cemaatin çocuklarına aktarılma çalışmasının ortaya çıkması ve AKP Yetkililerinin bu işi yapanlara sahip çıkıp tatmin olmaları, milyonlarca genci çıldırma derecesine getirmiştir. İlk defa gençlik yüksek oranda sandığa gidip, ülkenin kaderine el koyacaktır.
* Haksız ve suçsuz yere Türk Ordusunun subaylarının, 65-70 yaşındaki emekli Generallerin , gazetecilerin, bilim insanlarının, siyasetçinin hapse atılmaları, Türk insanını derinden yaralamıştır. Ordusunu 'Peygamber Ocağı' olarak gören Türk Milleti, Öcalan'la sarmaş dolaş olup, kendi ordusunun kuyusunu kazmak isteyenlere bunun hesabını soracaktır.
Seçim çalışmayla kazanılır. Bu seçimin önemi defalarca anlatıldı. Bu ülkeyi, Cumhuriyeti, Demokrasi'yi, Ordumuzu, Birlik ve Bütünlüğümüzü isteyen herkes çalışmalıdır. Oylarımızı mutlaka kullanacağız, çevremizdeki yaşlı,hasta,engelli dostlarımıza da oylarını kullanmalarında yardımcı olacağız. Sandıkları bekleyip, ülkemizin geleceğine sahip çıkıp, sandık sonuçlarını alacağız. Herkes sonucu partisine bildirmelidir…
İşte bu kadar basit. Hele Türk Milleti önümüzdeki günlerde biraz kıpırdasın, panikleyen panikleyene…
Not: Yazıyı tamamladığımız anda,Kastamonu-Ankara yolunda Polis araçlarına saldıran teröristler 1 Polisimizi şehit edip, birini de yaraladılar. Türk Milletinin başı sağ olsun. Eşbaşkan Erdoğan, henüz 3 gün evvel Show TV de Ali Kırca'nın programına katılmıştı. O programda Öcalan ile görüşüldüğünü bizzat kendisi canlı yayında söyledi. Bunun üzerine Ali Kırca şunu sordu; 'Sayın Başbakan, bu görüşmelerin faydası oluyor mu?' Eşbaşkan Erdoğan gururla; 'Durumdan anlaşılmıyor mu?' diye cevap verdi!...
İki yıldır sürekli söylüyorum; Eşbaşkan Erdoğan'ı, ABD ve AB, Kürtçü danışmanları, Kürtçü-Bölücü liberal yazarlar, Kürtçü-Bölücü cemaat ve tarikatlar beraberce 'Kürtçülük Kuyusuna' attılar. Çıkmak için debelendikçe batıyor. Ama bu arada olan vatan evlatlarına oluyor. Son kez söylüyorum; Terörle müzakere edilmez, mücadele edilir. Kim ki bu memleketin ekmeğini yediği, suyunu içtiği halde eline silah alır, dağa çıkar ve Türk Askerini, polisini, Türk insanını öldürürse, o kişi, yasaların güvenlik güçlerine verdiği yetki ile bertaraf edilmelidir. Bunun başka bir yolu yoktur.
Daha 4 gün evvel, 1 Mayıs'ta Taksim'de PKK-BDP militanları Atatürk'ün heykeline Öcalan Posteri ve PKK bayrağı taktılar. T.C Başbakanı bu konuda tek laf söyleyemiyorsa, bu çirkin olayı lanetleyemiyorsa, zaten Kürtçülük kuyusundan çıkmaya niyeti yok demektir. O zaman Türk Milletine, o kuyunun üzerini örtmek kalır. Kimse Türk Milletinin, Türk Devletinin bekasından önemli değildir…