'Vermem Seni Ellere, Ordu Üstüme kalksa' der, türkülerimizden biri.
Başbakan Erdoğan'ın has adamlarından biri olan Ordu İli-Aybastı İlçesi Belediye Başkanı İzzet Gündoğar ve Belediye Meclisi, isimleri 'HÜRRİYET' , 'İSTİKLAL' , 'CUMHURİYET' , 'İNÖNÜ' olan caddelerin adlarını 'halk alışamadı' diye değiştirdiler….
İstanbul-Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesinden 4 kız, Atatürk'ün büstü ile el işaretleri yaparak akılları sıra dalga geçtiler…
İşte bunlar Tayyip Bey'in yetiştireceği 'dindar neslinin' zavallı ve geri zekalı öncüleridir.
Atatürk'ün büstü ile dalga geçtiğini sanan bu çocuklar varlıklarını, dinlerini, insanlıklarını, kul değil-vatandaş olmalarını- özgür bireyler olduklarını Atatürk'e borçlu olduklarını bilmezler. Atatürk olmasaydı, 12-13 yaşında evlendirilecekler, evde hizmetçi, tarlada işçi, sadece doğuran varlıklar olarak, kumalarıyla birlikte erkeğinin kölesi olarak yaşayacaklardı. Ne miras hakları olacaktı, ne araba kullanabileceklerdi, ne de eğitim alabileceklerdi.
Aybastı İlçesi Belediye Başkanı ve Belediye Meclis Üyeleri, bu isimlerden elbette rahatsız olacaklar. Bunlar insan değil ki. Cumhuriyet-Hürriyet- İstiklal-İnönü gibi isimler bu insan müsveddelerine batıyor.
TBMM'deki muhalefet Milletvekilleri; Eğer sizler gerçekten Cumhuriyetin Milletvekilleri iseniz, Ordu-Aybastı'ya gidip o levhaları yerine asarsınız.
Hatta bu levhalardan birer tane de Ordu Valisi ile Aybastı Kaymakamının makam odalarına çakarsınız…
Desteğe ihtiyacınız olursa, maç başlamadan evvel 6-7 dakika boyunca Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini bağırarak okuyan vatansever Ordu Gençliğine seslenin, onlar bu isimlere ve Atatürk'e sahip çıkarlar…
Herkes kafasına şu gerçeği iyice kazımalıdır. Cumhuriyet'i-Hürriyet'i-İstiklal'i- İnönü'yü kimselere vermeyeceğiz. Değil Ordu, Dünya üzerimize kalksa bu değerlerimize sahip çıkacağız…
MALAMAT OLDULAR
Malamat; Elazığ-Adana-Konya yörelerinde çokça kullanılan bir kelimedir.
'Rezil kepaze olmak- küçük düşmek-madara olmak' anlamındadır.
AKP'nin 10. Yılında ülkenin en ciddi, en köklü kurumları içine fil girmiş zücaciye dükkanına döndüler.
Kurumlar hem kendi içlerinde, hem de birbirleriyle kavgalı hale geldiler.
Devletin tüm kurumlarıyla 'Uyum' içinde işlemesinden sorumlu olanlar bile birbiriyle zorla ve prosedür gereği 'haftalık olağan görüşmelerde' konuşuyorlar…
Devletin bu hale gelmesinin sebebi, 3 seçimdir tek başına, Cumhuriyetin temel değerlerine açıkça karşı olan bir partinin iktidarda bulunmasıdır. Bu partinin, Cumhuriyetle, Laiklikle, Sosyal Hukuk Devleti ile, Atatürk'le 'kan uyuşmazlığı' vardır. Takiye ustaları ile, Cumhuriyetin temel değerlerini aynı kazana koysanız ve kırk yıl kaynatsanız, bunlar yine de birbirine kaynamazlar.
Türk insanı AKP'nin gerçek yüzünü yeni-yeni görmeye başladı. Başbakan Erdoğan'la görüşmeyi 'Huzura Çıkmak'(!) olarak nitelendiren TÜSİAD bile yeni-yeni uyanmaya başladı…
Malamat olan kurumlara gelince;
Genelkurmay Başkanlığı
*Kuruluşunu Büyük Hun İmparatoru Mete Han'ın tahta çıkış tarihi olan M.Ö 209 yılına dayandıran, Türk Milletinin 2221 yıllık göz bebeği kuruluşu, cemaatçi polislerin hazırladıkları sahte dijital delillerle, 'Terör Örgütü' olarak tanımlandı. Genelkurmay Başkanı(yenisine de sıra gelecek), emekli olduktan iki sene sonra, kullanılmış roketatara 'boru' dediği ve suçluluğu ispatlanmamış Milletvekili-Gazeteci Mustafa Balbay'a verdiği beyanat için 'Terör Örgütü Kurmak ve Yönetmekten' yargılanıyor…
Bu kavganın gerçek sebebi 'Genlerin oluşturduğu, zihniyet kavgasıdır'. Asırlardır devam eder…
Bir tarafta;
Şeriat düzeninin, Hilafetin, Din Devletinin, Arap Kültürünün etkisiyle, ümmet ve kul olma anlayışıyla yetiştirilen, sorgulamadan sadece itaat eden, cemaat-tarikat demokratlarının(!) bu günkü temsilcileri,
Diğer tarafta;
İnancını sadece Allah rızası için yaşayan, çağdaşlığa-aydınlığa- üretmeye-katılmaya-sorgulamaya inanan ve Türk Milletinin varlığını kendi varlığı ile bir tutan, demokrasiye gönül vermiş, fikir yapısı en son Atatürk'ün fikirleri ile taçlanan insanların bu günkü temsilcileri…
Bu kavga, Türkiye gerçek bir eğitim reformunu gerçekleştirip en az üç nesil uygulamadan ve kişi başına yıllık gelirimizi Danimarka seviyesine çıkarmadan bitmez, bitmeyecektir.
Bu kavganın bu kadar acımasızca yapılması TSK'yi kamuoyu önünde Malamat etmiştir.
MİT Müsteşarlığı;
Türkiye'nin göz bebeği kuruluşlarından biri.
MİT, faaliyetlerinin temeli gizlilik ilkesine dayanan, başarılı olması için toplumun desteğini arkasına alması şart olan, 'gizlilik ile toplumu aydınlatma' işlevini profesyonelce yapması gereken bir kuruluşumuzdur.
MİT'teki kavganın esas nedeni de TSK'da olduğu gibi 'zihniyet kavgasıdır. Yalnız bu olayda ufak bir farklılık vardır. Ortak hedefe saldırıp ele geçirme mücadelesinde iktidar ve cemaat ayrı düşmüşler, kendi aralarında 'tamamı benim olmalı' kavgasına tutuşmuşlardır.
Cemaat ile iktidar arasındaki 'mevzii kapma' kavgası bu kurumumuzu da Malamat etmiştir…
Bu kavgalar zaman zaman hep yaşanmıştır. Fakat ilk kez bu kavga Cumhuriyetin bu iki kurumuna çok zarar vermekte, bu güzide ve çok önemli kuruluşlarımızı paralize etmeye, halk tabiriyle Malamat etmeye başlamıştır. AKP'nin bilmesi gereken gerçek şudur; Bu kavganın kazananı olmaz, kaybeden Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti olur.
Devletin Malamat edilen kurumlarından Yargıyı- Emniyeti- Bazı Bakanlıkları başka bir yazıda anlatmaya çalışırız…