İktidara yaranmak uğruna koskoca kurumların, o kurumların başında bulunan 'babadan zengin' adamların düştükleri zavallılıkları görünce insan öyle üzülüyor ki !...
NTV, haber televizyonculuğunda bir ilki başarmış ve Türk kamuoyu tarafından 'tarafsız-doğru haber' ilkesine uyduğu için başlarda çok tutulmuştu.
NTV'yi kuranlar, baba Şahenk'in ölümünden sonra, teker-teker ayrıldılar.
Son zamanlarda ise iktidar yalakalığı yapmayan program yapımcıları- gazeteciler Başbakan Erdoğan'ın çok yakını, oğul Şahenk tarafından işten çıkarıldılar.
NTV, AKP'nin içi gibi yemyeşil oluverdi…
NTV'yi kuranlar, baba Şahenk'in ölümünden sonra, teker-teker ayrıldılar.
Son zamanlarda ise iktidar yalakalığı yapmayan program yapımcıları- gazeteciler Başbakan Erdoğan'ın çok yakını, oğul Şahenk tarafından işten çıkarıldılar.
NTV, AKP'nin içi gibi yemyeşil oluverdi…
Geçen hafta Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nu NTV'de izledik. Sanki Türkiye'nin dış politikada en bilgili gazetecileri imişler gibi, Bakanın karşısına Cengiz Çandar ve İsmet Berkan çıkarılmıştı.
Bakan anlatıyor, Cengiz-İsmet ikilisi kafa sallıyorlardı. Arada bir, çanak tabir edilen birkaç soru, sonra yine 'evet efendim, doğru söylüyorsunuz' anlamında kafa sallamalar…
Bakan anlatıyor, Cengiz-İsmet ikilisi kafa sallıyorlardı. Arada bir, çanak tabir edilen birkaç soru, sonra yine 'evet efendim, doğru söylüyorsunuz' anlamında kafa sallamalar…
Bakan diyor ki;
'9 senede tam 62 defa Suriye'ye gittim. Son gidişimde Esad ile aralıksız 7 saat görüştüm. Ben karımla 27 senedir evliyim, onunla bile bu kadar uzun konuşmadım.
Esad'a dedim ki; Bakın ya sürgüne gönderilirsiniz Binali gibi, ya hapse girersiniz Mübarek gibi, ya da paramparça edilir öldürülürsünüz Kaddafi-Saddam gibi. Gelin siz Suriye'de genel seçim yapın, kazanırsanız 'onurlu bir lider' olarak ülkenizi yönetin, kaybederseniz ülkenizde yaşayın ve sonraki seçimlere hazırlanın…'
'9 senede tam 62 defa Suriye'ye gittim. Son gidişimde Esad ile aralıksız 7 saat görüştüm. Ben karımla 27 senedir evliyim, onunla bile bu kadar uzun konuşmadım.
Esad'a dedim ki; Bakın ya sürgüne gönderilirsiniz Binali gibi, ya hapse girersiniz Mübarek gibi, ya da paramparça edilir öldürülürsünüz Kaddafi-Saddam gibi. Gelin siz Suriye'de genel seçim yapın, kazanırsanız 'onurlu bir lider' olarak ülkenizi yönetin, kaybederseniz ülkenizde yaşayın ve sonraki seçimlere hazırlanın…'
Bakan bunları söylüyor, iki profesyonel gazeteci ise hayatlarında ilk kez gördükleri trene bakar gibi hayran-hayran bakıyorlar ama Bakana şunları soramıyorlardı;
*Sn Bakan; Suriye ile çok iyi ilişkilerimiz vardı. O zaman da aynı rejim vardı, şimdide aynı rejim var. Ne değişti de Türkiye, Suriye'nin içişlerine karışıyor ve iki ülke savaşın eşiğine kadar geliyor?
*Suriye politikanızda, en büyük destekçiniz Suudi Arabistan ve Katar. Bu iki ülke demokrasi ile mi yönetiliyor? Bu iki ülkede öldürülen insanlar Müslüman değiller mi? Yoksa onları analar doğurmadı mı?
*Binali'yi-Mübarek'i-Saddam'ı- Kaddafi'yi, o ülkelere demokrasi getirmek uğruna hallettiniz. Hatta o rejimlerin yıkılması için bavullar dolusu döviz gönderdiniz.
Peki, bu ülkelere demokrasi geldi mi?
Peki, bu ülkelere demokrasi geldi mi?
*Saddam sonrası Irak, üç parçaya ayrıldı. Burnumuzun dibinde 'Kürt Devleti' kuruldu. Türkmen kardeşlerimiz zulüm altında… Mısır, şeriatçı Müslüman Kardeşler örgütünün eline geçti. Libya da öyle.
İki ülkede de, kanlı mezhep ve kabile savaşları devam ediyor. Suriye sınırımızda PKK yeni bir bölge elde etti ve oradan bize saldırmaya ve can almaya devam ediyor. Üstelik bu katilleri de Barzani eğitiyor!...
Bunların hepsi gerçek değil mi? Sizin başarınız bu mu?
İki ülkede de, kanlı mezhep ve kabile savaşları devam ediyor. Suriye sınırımızda PKK yeni bir bölge elde etti ve oradan bize saldırmaya ve can almaya devam ediyor. Üstelik bu katilleri de Barzani eğitiyor!...
Bunların hepsi gerçek değil mi? Sizin başarınız bu mu?
*Amerika'da yarın yönetim değişse ve yeni Başkan hükümetinize dese ki;
'Benim Suriye politikam değişti. Esad ile anlaştım…'
Siz ne yapacaksınız? Komşunuzun yüzüne nasıl bakacaksınız?
'Benim Suriye politikam değişti. Esad ile anlaştım…'
Siz ne yapacaksınız? Komşunuzun yüzüne nasıl bakacaksınız?
*Kuzey Irak'ta ABD ve Barzani tartışmasız 'hakim otorite'lerdir. Siz Barzani'ye (Kak-Ağabey) , ABD Dışişleri Bakanına (Çak yapacak), Obama'ya ( işaretle çağırılacak) kadar yakınsınız.
Bu üç yakın dostunuza; 'Bakın ağabeylerim-ablalarım, ayıp oluyor ama. Şu sizin PKK'lı çocuklarınızı artık durdurun. Ben her dediğinizi yapıyorum ama ölenler yine bizim birkaç Memed' demek aklınıza gelmedi mi?
Sizin öncelikli işiniz hangisi; Türkiye mi- Suriye mi- Amerika mı?
Bu üç yakın dostunuza; 'Bakın ağabeylerim-ablalarım, ayıp oluyor ama. Şu sizin PKK'lı çocuklarınızı artık durdurun. Ben her dediğinizi yapıyorum ama ölenler yine bizim birkaç Memed' demek aklınıza gelmedi mi?
Sizin öncelikli işiniz hangisi; Türkiye mi- Suriye mi- Amerika mı?
Bu kadar basit soruları Bakan'a soramadılar. NTV yöneticileri tarafından bunları soramayacakları için o programa çıkarılmışlardı zaten…
Ferit Şahenk Bey'e birkaç sözümüz olacak;
Öncelikle, rahmetli babanızı örnek alın. İktidarlarla 'yatağa girecek' kadar yakın olmayın. Sonra çok üzülürsünüz. Unutmayın ki, Türkiye Hür-Demokrat-Laik Cumhuriyet –Sosyal Hukuk Devleti ilkelerine tüm kurumlarıyla sahip çıktığı ve bu rejimi yaşattığı vakit, siz varsınız.
Tarikatların-cemaatlerin fink attığı bir İslam Cumhuriyetinde sizi bir dakika yaşatmazlar.
İster Lokantacılığa ve kahveciliğe başlayın, ister yurtdışına kaçın kurtulamazsınız. Sapık bir mollanın yazacağı bir fetva ile, hem canınızdan, hem çoluk çocuğunuzdan, hem de malınızdan olursunuz… İran'da sizin gibi yüzlerce örnek var…
Siz de üç-beş ihale ve iktidar sopası uğruna AKP'ye biat ederseniz, Aydın Doğan'a dönersiniz.
Her gelen iktidar sizi kullanır ve siyasilere malzeme olursunuz…
Yazık değil mi size? NTV'yi bu kadar yeşil yapmaya değer mi?
Öncelikle, rahmetli babanızı örnek alın. İktidarlarla 'yatağa girecek' kadar yakın olmayın. Sonra çok üzülürsünüz. Unutmayın ki, Türkiye Hür-Demokrat-Laik Cumhuriyet –Sosyal Hukuk Devleti ilkelerine tüm kurumlarıyla sahip çıktığı ve bu rejimi yaşattığı vakit, siz varsınız.
Tarikatların-cemaatlerin fink attığı bir İslam Cumhuriyetinde sizi bir dakika yaşatmazlar.
İster Lokantacılığa ve kahveciliğe başlayın, ister yurtdışına kaçın kurtulamazsınız. Sapık bir mollanın yazacağı bir fetva ile, hem canınızdan, hem çoluk çocuğunuzdan, hem de malınızdan olursunuz… İran'da sizin gibi yüzlerce örnek var…
Siz de üç-beş ihale ve iktidar sopası uğruna AKP'ye biat ederseniz, Aydın Doğan'a dönersiniz.
Her gelen iktidar sizi kullanır ve siyasilere malzeme olursunuz…
Yazık değil mi size? NTV'yi bu kadar yeşil yapmaya değer mi?