Farkında mısınız?
Bu yılın (2020) Martı'ndan bu yana…
Pandemi korkusuyla…
Eğreti oturdukları nikah masasında…
Alelacele hayatlarını birleştiren çiftlerin…
O mutlu günü hatırlatan…
Hele hele…
30 yıl sonra torunlarına uzun uzun anlatacakları…
Masal'dan farksız anıları pek olmayacak / olamayacak…
Sadece…
O nikah fotosuna bakıp bakıp…
Ağlaşacaklar!
Büyük olasılıkla düğün bile yapamadıkları(!) için…
Daha büyük hüzün yaşayacaklar…
Neden?
***
Çünkü…
Koronavirüs Belası yüzünden…
Tam 10 aydır…
Koca bi'sektör…
Son nefesini vermek üzere…
O vazgeçilmez sektör, kimlerden oluşuyor?
Sayıyorum; şaşırmayın…
Düğün salonlarını işletenler, etkinlik mekanları, organizasyon şirketleri, süsleme esnafı, müzik firmaları, ses- ışık- görüntü sistemlerini hazırlayanlar, fotoğraf ve video işiyle uğraşanlar, personel - ekipman tedarik firmaları ve bu firmaların on binlerce çalışanı…
Neredeyse bir yıldır…
İşsizlikle…
Daha kötüsü…
'Yarın n'olacak halimiz?' belirsizliği ile boğuşuyor…
Bitmedi…
Bunların tedarikçileri de var…
Kına gecesi düzenleyen şirketler…
Havlu / bornoz / banyo malzemesi satanlar…
İşleri azalan kuyumcular…
Gelinlikçiler, damatlık dikenler…
Çiçek organizasyonu yapanlar…
Say, say bitmez!
Aileleriyle birlikte neredeyse beş (5) milyon insanımızdan söz ediyoruz…
Aylardır eve ekmek götüremiyorlar…
N'olacak, bunların hali?
***
An itibarıyla…
Organizasyon sektörü, yok olmanın eşiğine geldi…
Tek dilekleri var:
'Devlet Baba bize, en kısa zamanda özel bir finans programı ile destek versin… Ayakta kalabilmemizin başka çaresi yok!'
Seslerini duyurmak için denek bile kurdular…
Adı, 'İzmir Organizasyon Bileşenleri Derneği'…
Dekorasyon işçisinden, çiçekçisine…
Garsondan, aşçısına…
Müzisyenden, dansçısına…
Ses teknisyeninden, fotoğrafçısına…
Oganizatörden, mekan sahiplerine…
Güvenlik görevlisinden, vale'sine kadar…
Saymakla bitmez vatandaş…
Bu çaresizlik batağının içinde…
Çamur yükseliyor; yakında bitecekler!
Aylardır kapılarını çalan…
Telefonlarını tıngırdatan yok…
İşleri bıçak gibi kesildi…
***
Daha iyi anlaşılsın diye, bi'not düşelim:
Türkiye'de…
Önceki yıl yaklaşık 550 bin çift dünya evine girdi…
2020'de bu rakamın 500 bine düşmesi bekleniyor…
Nişanlar, nikahlar sürekli 'başka bahara' erteleniyor!
***
Şimdi, diyebilirsiniz ki…
O saydığın sektörlerin çoğu mutlu günleri ölümsüzleştirenler…
Ancak, şu anda dünya bir 'mikrop' ile uğraşıyor!
İnsanlar canıyla uğraşıyor…
Haklısınız; ona da eyvallah…
Ama…
Aynı dünya 'hala' dönüyor…
Tabii ki…
Mutlu günlerin ve mürüvvetlerin olmazsa olmazı…
Sünnetler, nişanlar, nikahlar, düğünler…
Hiç tartışmasız…
Devlet Baba'nın sıraladığı 'önlemler' silsilesi içinde…
Hayata geçecek…
***
Tabii ki, evde 'kendi aramızda' de olsa nişan yüzüğü takılacak…
Bi'pasta, Allah'ın emri kesilecek…
(O gece için kız tarafı abiye bir elbise almayacak mı?)
***
Nikah'ta mesela…
Gelin ile damat masadan 'en hızlı biçimde' kalkılacak…
Nikah memuru işi uzatmayacak…
Takıyı iğnelerken geline korona bulaştırmayacağız…
Torba'ya atmak en doğrusu…
***
Neden bu hale geldik?
En mutlu günlerin, akşamların 'katran karası'na dönüşmesi…
Kader mi?
Bakın mesela…
Devlet Baba, düğünlere 1 Temmuz'da izin verdi ama…
Sezon bitmişti…
O koca sektör tek/tük iş yaptı…
Yine de 'Allah bereket versin!' demeyi ihmal etmedi…
Peki…
Mutlu günlerin 'Organizasyon Sektörü' ne istiyor?
Çok bi'şi değil; diyorlar ki:
'Biriken vergi ve SGK / BAĞKUR prim ödemeleri, 2021 sonuna kadar faizsiz ertelensin bi'zahmet…'
Az-biraz daha dilekleri var ama…
Susuyorlar…
Sessiz gözyaşlarını içlerine akıtırken…
Kazara…
Hıçkırıkları duyulur diye…
Utanıyorlar…
***
Bitiriyoruz…
Neyle?
Yıllardır bu sektörün ne yaptığını en iyi bilen bir isimle…
Meslektaşım Seçkin Öner'in…
Enfes kaleminin ucunda dans eden kelimelerle…
***
Bir evleneyim dersen, kaç kişiyle tanışırsın?
Kızı istemekten başla; bi'zahmet…
Sözü, nişanı, çeyizi, damatlığı, gelinliği…
Aksesuarcısı, kına satanı…
Taksicisi, gelin arabası kiralayanı, süsleyeni…
Kuyumcusu var bu işin…
Beyaz eşyacısı, koltuk takımı, yatak odası, çanak çömlek satanı…
Emlakçısı, boyacısı, badanacısı…
Ayakkabıcısı, iç çamaşırcısı, çorapçısı…
Sıkıldım deme, dahası var:
Fotoğrafçısı, videocusu, ses-ışıkçısı…
Düğün salonu tutacaksın; pastacıyı, limonatacıyı unutma…
Düğünün yapıldığı yeri kim süsleyecek?
Ha'ni şarkıcı, orkestra?
Uzaktan gelen davetli varsa servisçi tutacaksın…
Ha'ni matbaadan gelen davetiyeler; nerede nikah şekerleri?
Tek tek sayma, başın döner…
Bu sektörleri ortalama 20'şer çalışanla çarp; ailelerini ekle…
Dünya durmuş gibi değil mi?
Yetmez…
Elinizin altından kayıp giden para mı sadece?
Düğün yapmazsan / yapamazsan…
Geleneklerin askıya çıkar; başka bahara kalır…
Sevinçlerin, umutların ertelenir…
Bir kemancı olsan…
Satsan kemanını para etmez; kaldı ki, zaten o keman namustur!
Ekmek desen; çaresiz eve getireceksin…
İşin bu; ne bilirsin ki başka?
Arkanı döner bakarsın…
Devletim, neredesin?
Ses beklersin…
O 'trük' gelir aklına…
Hatta kulakların çınlar, Gölcük'teki haykırışı hatırlarsın:
'Sesimi duyan var mı?'
Nokta…
Sonsöz: 'Böyle giderse, düğün gecelerinin marşı sayılan Erik Dalı'nı; Ankara'nın Bağları'nı filan unutacağız… / Anonim…'