Bugün Pazar...
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bugün…
Sizleri 19 Mayıs 1919 Pazartesi sabahına götürüp…
Gazi Paşa'nın…
O sabahın erken saatlerinde…
Samsun'a ayak bastığı günden özel bir anıyla…
Sizleri baş başa bırakacağız…
Bunu yaparken de…
O güne ait özel anıları…
Bugünlere taşıyan gazeteci Burhan Cahit Morkaya ile…
'Babanız Atatürk' kitabının yazarı Falih Rıfkı Atay'ı…
Saygıyla anıyoruz…
***
Takvimler, 18 Mayıs 1919'u gösteriyordu…
Günlerden Pazar'dı…
Atatürk ve yol arkadaşları…
Sinop'a ulaştılar…
Atatürk, iskeleye çıkarak…
Karadan Samsun'a yol olup olmadığını sordu…
Olmadığını öğrenince…
Tekrar Bandırma Vapuru'na döndü…
Yeniden hareket ettiler…
Bu kez rota Samsun'du…
19 Mayıs 1919 Salı günü sabahı…
Samsun'a ayak basmak nasip oldu…
***
Mayıs'ın ortasına gelinmesine karşın…
O Samsun sabahının ayazı insanı ürpertiyordu…
Karaya çıkan Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın…
Gözüne ilk çarpan…
Rıhtımın bir köşesinde üstü başı yırtık…
Postalları patlamış, yara bere içinde bir asker oldu…
Yüzünün rengi bakır rengine dönüşmüş…
Açlıktan avurtları çökmüştü…
Adeta bir deri, bir kemik haline gelmiş…
Bir Türk askeriydi, O er…
Hem içini çekiyor hem de ağlıyordu…
***
Mustafa Kemal Paşa…
Yaralı askere sordu:
'Asker ağlamaz arkadaş, sen niye ağlıyorsun?'
Asker, çekingen biçimde bir şekilde başını kaldırdı…
Sanki bu sesi tanıyordu...
Yüzü de O'na hiç yabancı gelmiyordu…
Hemen doğruldu...
Hazırola geçti ve Anafartalar'daki komutanını…
Bir yay gibi selamladı…
Mustafa Kemal Paşa, sorusunu tekrarladı:
'Söyle neden ağlıyorsun?'
Tarlayla uğraşan genç üretici…
Anadolu'muzun bu yanık yüzlü çocuğu derinden içini çekerek:
'Düşman memleketin dört yanını bastı…
Hükümet beni terhis etti... Silahlarımızı elimizden aldı…
Söyleyin bana, bundan sonra ben toprağımıza giren bu düşmanlarla…
Nasıl savaşacağım; onları nasıl kovacağım?'
***
Mustafa Kemal Paşa…
Bu sözler karşısında müthiş duygulanmıştı…
Elini askerin omzuna şefkatle koydu ve şöyle dedi:
'Üzülme evladım… Gel benimle…'
Gazi Paşa…
O askeri, Samsun deposunda giydirdi; silahlandırdı ve…
Yanına aldı…
Bu asker…
Mustafa Kemal Paşa'nın yanına aldığı ilk Mehmetçik'ti…
İşte, o andan itibaren…
Kurtuluş Savaşı'nın şanlı ordusu kurulmaya başlamıştı bile…
***
Ertesi sabah Samsun'a çıkan Mustafa Kemal…
İngilizler'in…
Kendisine istediği gibi çalışmasına izin vermeyeceklerini anladı…
Anadolu içlerine doğru ilerlemeye karar verdi…
İlk durak Havza olacaktı…
Yaverinden, hemen bir otomobil bulunmasını istedi…
Araştırıldı, soruşturuldu…
Sonunda, Benz marka, çok eski bir otomobil bulunabildi…
Mustafa Kemal, 'Tamam' dedi…
***
Bitiriyoruz…
Arkadaşları, 'Ama çok eski…' diyerek kuşkularını belirttiler.
Mustafa Kemal, 'Olsun' dedi.
Arkadaşları, 'Her an bizi yolda bırakabilir!' diye uyarmak istediler…
Bunun üzerine Mustafa Kemal,
'Başka otomobil var mı?' diye sordu.
Arkadaşları, 'Yok,' dediler…
Samsun'dan çıkıp Havza'ya doğru yol alırken…
Motor su kaynatmaya başladı…
Suyun soğutulması ve değiştirilmesi beklenirken…
Mustafa Kemal, otomobilden indi…
Şafak sökmeye başlamıştı…
Dağların bulutlara değen tepeleri yeni yeni pembeleşmekteydi…
O anda…
Mustafa Kemal…
Daha önce kimsenin duymadığı bir marşı söylemeye başladı:
'Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar…
Güneş ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar…
Sesimizi yer, gök, su dinlesin,
Sert adımlarla her yer inlesin!
Bu gök, deniz nerede var?
Nerede bu dağlar taşlar?
Bu ağaçlar, güzel kuşlar,
Yürüyelim arkadaşlar…'
Sonsöz: 'Zafer, zafer benimdir diyebilenindir… Başarı ise başaracağım diye başlayarak sonunda başardım diyenindir… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…'