Metehan UD/ EGEDESONSÖZ - Aydın ve Muğla sınırları içerisinde kalan, antik çağdaki adı Latmos olan Beşparmak Dağı'ndaki taş ocaklarının sayısı her geçen gün artıyor. Latmos’un yanı başında yer alan taş ocakları bölgenin tarihine, kültürüne, jeolojik yapısına ve canlı yaşamına geri dönülmez zararlar veriyor. Ancak Latmos Platformu tarafından açılan davalarla yakın zamanda verilen ÇED izinleri tek tek mahkemeden dönüyor.
Son olarak Egamin Mineral Maden Şirketi’nin Beşparmak Dağı’na adını veren zirve ile Roma Dönemi’nden kalma Çörlen Asarı Kalesi’nin arasında kalan bölgede taş ocağı açmak istediği taş ocağının ÇED kararı iptal edildi. Bakanlık ve şirket kararı 15 gün içinde temyize taşıyabilecek.
BİLİRKİŞİDEN OLUMSUZ GÖRÜŞ
Latmos Platformu tarafından yargıya taşınan proje için hazırlanan bilirkişi raporunda 5 kişilik heyetin 4’ü proje için olumsuz görüş bildirmişti. Çevre, maden, jeoloji ve ziraat mühendisleri maden projesi için Çevre Etki Değerlendirmesi’nin (ÇED) yetersiz olduğunu ve kamu yararı taşıdığının söylenemeyeceğini dile getirmişlerdi.
ÇED SÜRECİ NASIL İŞLEDİ?
Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’ndan ilk olarak 2007 yılında 'ÇED gerekli değildir’ kararı alan Egamin Mineral Maden Şirketinin sahibi Enver Erdoğan, o dönem taş ocağı kaynağını ekonomik bulmadığı için faaliyete başlamadı. Şirket, ruhsat hakkını başka bir şirkete sattı. Bu şirketin taş ocağı açma girişimi Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün 2018 aldığı kararla durduruldu. Üç ÇED sahasından ikisinin milli parklar sınırında kaldığı belirtildi.
Ancak ruhsatı geri alan Egamin Mineral, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün bu kararını yargıya taşıdı. Mahkeme, bilirkişi kararları doğrultusunda şirketi haklı buldu ve taş ocağının önündeki engelleri kaldırdı. Açılması planlanan taş ocağı Latmos’un şu anki adı olan Beşparmak’a ismini veren zirve ile Çörlen Asar Kalesi arasında kalıyor. Şirket alana iş makineleri sokmuş ve çalışmalarına başlamıştı. Ancak bu seferde Kültür ve Turizm Bakanlığı bölgede arkeolojik SİT alanları olduğu gerekçesiyle çalışmaları durdurmuştu.