Sonraki düğmeler yanlış iliklendi.
Yirmi yıldır ülke badireden badireye sürükleniyor.
Bu sebeplerle çareler aranır oldu.
Muhalefet önce ikili, daha sonra altılı masa oluşturarak, ismini de 'Millet İttifakı' koydu.
Bir araya gelmenin en önemli sebebi, yapılacak ilk seçimde ortak bir adayla seçime girmek ve seçimi kazanmak.
Kısaca 'adayda ittifak'…
Yapılan doğruydu.
Yani ilk düğme doğru iliklenmişti.
Ancak…
Sonradan neler olduysa oldu, iş amacından çıktı, toplantı üzerine toplantılar düzenlendi, hocanın kazanı gibi, 'adayda ittifak' doğurdukça doğurdu, 'güçlendirilmiş parlamenter sistem'le başlayan serüven, adeta hükümet programına dönüştü, top çevrildikçe çevrildi, ama bir türlü ilk kuruluş amacındaki hedef ortadan kayboldu, aday bir türlü açıklanamadı, şimdilerde ise ara ki bulasın.
Yani..
İlk düğme doğru iliklendi ama..
Sonraki düğmeler sırayı şaşırdı.
Mesela..
Saadet Partili milletvekili, hiç ortaklara danışmadan 'baş örtüsü' ile ilgili iktidarın getirdiği Anayasa değişikliğine imza verdi ve desteklediklerini açıkladı.
Yine mesela..
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgi hukuksal sorun, aynı zamanda 'Millet İttifakı' iç sorunu haline geldi.
Uzatmak mümkün.
Zaten yaşananlar apaçık ortada..
Kat edilen mesafede seçim kapıda olduğu halde ortada..
Şimdi niçin bu hale geldi?
Çünkü..
İlk amaç ortak bir adayla seçime girmekti.
Bir kez daha tekrarlayalım.
Adayda ittifaktı.
Sonra…
Sanki, Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılmış,TBMM'de Anayasa değişikliği için dört yüz, yasa çıkarmak için üç yüz milletvekili kazanılmış gibi işin esası ve temel şartı unutulmuş, ayrıntılar öne çıkmış ve zaman uzadıkça da 'içerden – dışarıdan' herkes işe karışır olmuş ve en önemlisi farklı dünya görüşlerine sahip altı parti ve altı genel başkan, bahse konu farklı konularda ittifak yapılabileceği zannedilmiş..
Kabul etmek gerekir ki..
Altı partide, Genel Başkanları da dünya görüşleri çok farklı.
Dayandıkları halk kitlesi de çok farklı..
O halde..
Yapılacak iş..
Basra daha fazla harap olmadan..
Kuruluş felsefesine dönüp, hızla Cumhurbaşkanı adayını açıklayıp yollara düşmek ve yeniden umut olmaktır.
Bir kez daha hatırlatmak isterim ki,
Aday açıklanırken gerçek anlamda halkın nabzını tutmak, kişisel ve partisel duygu ve düşüncelerden arınarak karar vermek ve ülkenin hem bu gününü ve hem de yarınını düşünerek yola çıkmak şarttır.