Geçtiğimiz günlerde Armağan Çağlayan'ın Youtube kanalında yayınlanan röportajında...
Tüm izleyenler gibi, ben de ilgi ile izledim sevgili Ayşe Kulin'i...

'Türkiye'nin en güzel yıllarında yaşadım' derken...

Geçmişe duyduğu büyük bir özlem okunuyordu gözlerinde...

'Buralardan gitmek ister misiniz Ayşe Hanım?' sorusunu:

Yaklaşığı ile;
'Hayır! Ben her şeye rağmen, beni kara çarşafa soksalar da burada kalmak istiyorum... Öteki olmak kolay değil... Ne olursa olsun ben kendi yurdumun ötekisi olayım... Bir yere gitmem... Memleketimi çok seviyorum... Cumhuriyetimi çok seviyorum' şeklinde cevaplıyordu tüm içtenliği ile...

Samimi ve memleket sevdası dolu bir yüreğin duygularına...
Gazeteci Ayşe Böhürler'in köşesinden yanıt gelivermişti çok geçmeden...

'İLAHİ AYŞE KULİN!' sözleri ile başlayan söz konusu köşe yazısının...
Son paragrafı yaklaşığı ile şöyle idi:
'Çağ değişti, kadınlar da, dindar kadınlar da! Bırakın çarşafı, başörtüsüne bakış bile değişti. Ha bu arada ben (kıyafet yasaklarına karşı mücadele veren, isteyen istediğini giysin) diyen iktidar partisi kurucularından birisiyim. O zamandan beri fikrim hiç değişmedi. Ülkede kalmanızı çok isterim, sizi zorla çarşafa sokacak olan olursa lütfen haber verin birlikte mücadele edelim…'

***
İlahi Ayşe Böhürler! hitabıyla...
İnstagram hesabından uzun bir yazı ile sesleniverdi Ayşe Kulin...
Alıntı yaptığım paragrafta şöyle diyordu:

'Sevgili Ayşe Böhürler, bunca yıldır zorla çarşafa sokulan bir kadın görmemiş olabilirsiniz. Ama dünya halleri belli olmuyor. Kim derdi ki şanlı Türk Ordusunun komutanları, bir kumpasa kurban gidecek, hapislere tıkılacak? Ama oldu. Kim derdi ki, hem de din adına kurulmuş bir yer altı örgütü, çocukları okusun diye nice fedakarlıkları göze alan binlerce ailenin evladının hakkını soruları çalarak yiyecek ve mağdurlar ortada kalacaklar. Hesap soramayacaklar! Ağzını açanın vay haline!

Sevgili adaşım, hem siz benim bu korkumu niye üstünüze alındınız ki? Ben bu günlerden söz etmiyordum. Dünya hali bu, gün döner, devran döner, bir de bakmışsınız, sosyal medyada çok sık dolanan, kız çocuklarının babalarına helal olduğunu söylemeye cesaret eden ya da kızların dokuz yaşından itibaren evlenmesini helal sayan sapıklardan biri, veya bir erkek çocuğu bir kerecik istismar etmenin suç sayılmayacağını savunabilen bir zihniyet gelmiş oturmuş başımıza… Kızlara miras hakkı, oy hakkı vermeyen, onları mal, kul, köle gören biri gelmiş, ben de uzun yaşamışım faraza ve çarşafa girmeye direniyorum.
İşte o zaman sizi hemen haberdar ederim ama devran döner de birileri başörtünüzü açmaya kalkışırsa, bilin ki ben de sizin yanınızdayım.'


Saygılarımla,
Ayşe Kulin

***
Değerli dostum, usta kalem Sevgili Ayşe Kulin ile...
'Adaşım' diyerek hitap ettiği gazeteci Ayşe Böhürler arasında gerçekleşen...
Yazışmaya takılıp kalmıştı zihnim...
Başı açık / başı kapalı kavramlarının siyasi malzeme yapıldığı ...
Toplumu yordukça yoran, o uzun yıllarımızı düşündüm...

'İlahi Ayşe Hanım!' dedim; gayri ihtiyari...
'Yine yaptınız yapacağınızı...' sözleri dökülüverdi dudaklarımdan.
Nasıl da hatırlatıverdiniz yine ... O muhteşem Cumhuriyet kazanımlarını.
Tam da… Türk Medeni Kanunu'nun kabul edilişinin 95. yıldönümünde...
Kanunlar önünde Türk kadınına sağlanan eşit haklardan bahsettiğimiz şu günlerde…

Atamızı müteşekkir duygularla yine minnetle yad ederken...

Atatürk ilke ve inkılaplarının ışığında çağdaş bir ülke yaratmaya çalışan...
O muhteşem Cumhuriyet neslinin heyecanını nasıl da aktarıverdiniz günümüze ...
Bir Türk kızı olarak Cumhuriyet okullarında aldığınız o kıymetli eğitimlerle...

Kaleme almış olduğunuz, anlamı derin bu satırlarınızı..
Büyük bir ilgi ile okuyup, sayfama aktarmaya çalışırken...
Gerçekleştirdiği devrimlerle tüm dünyanın hayranlığını kazanmış olan o büyük dehanın...
'Cumhuriyet fazilettir' sözünün değerini tekrar hatırlatmanızdan ötürü..
Size, şükranlarımı gönderiyorum...