Yok, salgındı...
Yok, maskeydi...
Yok, sokağa çıkma yasağı filan derken...
Beynimiz yanmaya başladı...
Hayat her sayfası 'sıkıntılı' bir roman gibi...
Bin türlü 'elem' sıraya girmiş, ülkelerin kapısını tıklatıyor...
Ruhumuzun huzura ihtiyacı var...
Artık TV kumandasını arayan yok...
Korona uzmanlarını izlerken...
Kocaman bir yükün altında ezildiğimizi...
Derinden hissediyoruz...
**
O kasvetli geceler...
Sizi yıllar öncesine taşıyor...
Çok değil, çeyrek asır diyelim...
Özel radyoların 'çiçek' açtığı günler...
Bıkmış millet, Devlet Baba'nın radyosundan yükselen:
'Yurttan sesler korosunu dinlediniz; şimdi türkülerden seçmeler...' gibi matrak anonslardan...
**
90'lı yılların ilk çeyreği...
Özel radyoların doğumunu müjdeliyor...
An itibarıyla...
Adının önünde veya arkasında 'FM' ibaresi olan...
1000'den fazla radyo var atmosferde...
Acaba kaç tanesi 25 yıl önceki 'lezzet'i kulaklarınıza taşıyabiliyor?
Ancak bi'elin parmağı kadar...
Neden?
Şundan...
Artık radyoların 'algoritmik' olarak hizmet verdiği...
Bir dönemi yaşıyoruz...
Hep aynı listeler...
Hep aynı şarkılar...
Radyoculukta insan olgusu ve becerisi artık tarihe karıştı...
Eh, eski şarkılar madem hala kıymetli...
O zaman yayını farklı kılacak biri lazım...
Özellikle o program...
Bir 'gece' yayını ise...
**
Ve şimdi...
Tiryakilerine müjdeler olsun ki...
Eski bi'radyo yıldızından...
Her yaşı 'aynı saatte buluşturan' bir program...
İzmir'den dünyanın her köşesi için...
'On Air' konumunda...
Tam da eskisi gibi...
Programı yapan sizi görmüyor...
Siz de O'nu...
Ama mesajlar havada uçuşuyor...
Çalan parçalar sizi 'delikanlı' yaşlarınıza taşırken...
Gerisi...
Alacağınız 'a la carte' keyfe kalıyor...
Peki, kim bu yöntemle...
İzmir'den dünyanın dörtbir yanına dağılmış...
Hemşehrilerimizi buluşturan?
**
Sadece haftada bir gece...
Dört saatlik 'very special' yayının kahramanı...
İzmir'in ilk özel radyocularından...
Göker Göktepe...
Bu kentin yüksek eğitimli, ödüllü sinema-tv yönetmeni...
Özel bir dublaj sanatçısı, ses desen kadife...
İzmir'in ilk gece radyo programı ' Gece Vardiyası'nın yaratıcısı...
Kısa filmlerin ödül avcısı...
Türkiye'nin kafa markalarının...
Tanıtım ve imaj filmlerindeki imza...
Atatürk'ün en büyük projesini anlatan...
'Kıvılcımdan Volkana' belgeselini yaratan İzmirli...
**
Her cuma akşamı...
Saatler 22.00'yi gösterirken...
Evinde kurduğu düzeneğin başında...
Ne demişler?
Herkesin bir 'tefekkür odası' vardır...
Göker Göktepe'ninki de...
Radyo yayını yapmak...
Nitekim...
Korona yüzünden evde geçen süre bahane oluyor...
İnternet yaygınlaşınca...
Teknik meseleler kolaylaşınca...
'Neden olmasın?' diye sormuş kendine:
'Ev ortamında Gece Vardiyası yapabilr miyim?'
Kolları sıvamış...
Her dilden unutulmaz 'aşk şarkıları'...
Daha ilk programda mest etmiş...
Dünyanın her hangi bir yerindeki memleketlimi...
**
Şarkılar her dilden...
İngilizce, İtalyanca, Fransızca, Yunanca...
Hatta...
Farsça...
'Bizi uçurdun arkadaş!' babında mesajlar...
Dünyanın dört bir yanından akıyor...
Sanki...
Yıllardır böyle bir radyo programı beklenirmiş gibi...
Ve yayın sonunda...
Yüreklere şerbet gibi akan bir mesaj:
'Ne güzel... Sanki sadece benimle konuşuyormuşsun gibi...'
**
Sadece iki adresten canlı yayınlanıyor 'Gece Vardiyası'...
Birincisi...
www.gecevardiyasi-radyo.com
İkincisi...
www.mixlr.com/gece-vardiyasi
Cep'ten dinlemek için de...
mixlr radyo aplikasyonunu indirip, 'gece vardiyası' yazmak yeterli...
**
'Gece Vardiyası'nın farkı şu...
Mütevazı ev şartlarında...
Tipik 90'lı yıllarda yapılan...
Ancak...
Bugünkü radyoculuk stiline benzemeyen bi'şi...
Belki de sadece...
'Kalpten kalbe bir mutlu akış...'
**
İzmirli Göker Göktepe'nin...
Tek kişilik ve haftalık radyo programının...
30 yaşında...
50 civarında...
Hatta...
70'ini deviren tiryaki dinleyicisi...
Çok değil, iki haftada oluştu...
Bu bir rekordur...
**
İzmir'in 'tek kişilik' radyosunun 'program daveti' gülümsetiyor:
'Hazır evdeyiz ya bu günlerde... Saat 22:00'de buluşalım... Rakı'ya önce su, sonra buz koyan program Gece Vardiyası, yıllar sonra yeniden...'
**
Bitiriyoruz...
Kıdemli bir radyo patronu olarak...
İddia ediyorum ki...
Hayatının bir dönemini...
Şarkılar eşliğinde...
Mikrofon başında geçirdiysen...
Bak işte...
O 'iyi huylu virüs'ten kurtulamazsın ömür boyu...
Aynen...
Göker Göktepe gibi...
Nokta...
Sonsöz: 'Mutluluk, özgür radyo frekansları gibidir... Onu yakalamak için peşinden koşmana gerek yok... Yapman gereken tek şey, doğru frekansı bulmaktır... / Anonim...'