Yaşlı çifti öldüren toruna çifte müebbet istendi

İZMİR - Geçen yıl 14 Ekim'de, saat 16.30 sıralarında, Boğaziçi Semti 1186/8 Sokak 2 numaradaki evde oturan yaşlı çiftten haber alamayınca eve giden Alev Dinç ve ağabeyi Kaya Taşmaz, babası Kazım Taşmaz ve annesi İsmet Taşmaz'ın cesetlerini buldu. Polis ekiplerinin incelemesinde, yaşlı çiftin başlarına baston ve sandalyeyle vurulup, boğularak öldürüldüğü belirlendi. İzmir Emniyeti Cinayet Büro Amirliği bünyesinde kurulan özel ekip, Taşmaz çiftinin tüm çocukları, torunları ve yakınlarını tek tek emniyete götürerek bilgilerine başvurdu. Ekiplerin araştırmaları sırasında hareketlerinden ve konuşmalarından, şüpheyi, çiftin en büyük kızları S.T.'nin oğlu 29 yaşındaki Y.G., çekti. İzmir Adli Tıp Kurumu'ndaki testlerin ardından evde kahvaltı sofrasından alınan zeytin çekirdeklerinden 14'ünün 8'inde, daha önce kan ve tükürük örnekleri alınan Y.G.'nin DNA'sına rastlandı. Bu gelişmeyle gözaltına alınan Y.G., tutuklandı.

 

İzmir 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada ifade veren Y.G., anneanne ve dedesini evine en son 9 Kasım'da saat 19.00 sıralarında gittiğini, bir saat oturduktan sonra ayrıldığını belirtti. Bir kimya şirketinde işletme operatörü olarak çalışan Y.G., "Eve dedeme yelek vermek için gittim. Evde ikisi vardı. Kendileri bahçe kısmında oturuyordu. Kapıyı anneannem açtı, şakalaştık. Anneannem kızartma yaptığını, sarımsaklı olduğunu, yiyip yemeyeceğimi sordu. Ben de karnımın tok olduğunu yemeyeceğimi söyleyip işe gitmek için evden ayrıldım. Sadece çay ve sigara içerek kalktım. Öldürüldükleri ortaya çıkana kadar eve hiç gitmedim. Bankalara kredi kartı borcum var. Bunların asgari tutarını ödüyorum. Herhangi bir maddi sıkıntım yok. Anneannemin üç dört bileziği ve küpesi olduğunu biliyorum. Yüzük ve kolyeyi tam olarak hatırlamıyorum. Ben şu ana kadar kimseden süphelenmiyordum. Bugünden sonra aklıma şüpheler geliyor. Tam emin olmadığımdan açıklamak istemiyorum. Bazı duyumlarım var. Mesela hiç söylemediğim bazı şeyleri söylemiş gibi beyanda bulunanlar var. Eniştemin maliye ile bir ara başı derde girdi. Ben evde zeytin de yemedim. En son zeytini bildiğim kadarı ile kendi evimde ve Serap teyzemin evinde yemiştim. Zeytin çekirdiğinde DNA'am çıkıyor da, çatal ve kaşıkta neden parmak izim yok. İnsan kendisini büyüten kişileri öldürür mü? Ben kimseyi öldürmedim" dedi.

 

Yapılan son duruşmaya tutuklu yargılanan Y.G. ve avukatı Kurtuluş Kanat ile ölen çiftin çocukları ve avukatları katıldı. Son iddialarını mahkemeye sunan savcı, sanığın suçu işlediğinin sabit olduğunu, olay yerindeki zeytin çekirdeklerinde DNA'sının tespit edildiğini belirtti. 320 kişinin süpheli olarak ifadesinin alındığını, sanığın ilk başta evde bir şey yemediğini söylediğini, daha sonra DNA'sının çıkması üzerine zeytin yediğini kabul ettiğini kaydetti. Evde bulunan sandığın kilidinin de kırılmış olduğunu, cinayeti yağma yapmak için işlendiğini, bu nedenlede sanığın `yakın akrabayı öldürme' suçlarından iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Savcı, ayrıca sanığın yağma suçundan da yargılanması gerektiğini belirtti, hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

 

Sanğın avukatı Kurtuluş Kanat ise, "Dosyayı incelediğimizde bahçe duvarında bulunan iki adet saksının düştüğü zabıt altına alınmıştır. Karşı komşu evden gece 22.00-22.30 sıralarında gürültü geldiğini söylemektedir. Cinayeti işleyen kişi duvardan atlayıp kaçmıştır. Ölen anneanne olay günü kolundaki dört bilezik ile kızı Alev Dinç'in evinden yürüyerek kendi evine gitmiştir. Olay yeri Boğaziçi mıntıkası ve suçların çok olduğu bir semttir. Bunalımda olan bir şahıs ancak bu suçu işleyebilir, birisini boğarak birisini kafasını ezerek öldürmüştür. Torunun bu şekilde anneannesini ve dedesini öldürmesi mümkün değildir, biz bir sebep bulamadık. O gün sanık kahvaltıya gittiğini, zeytin yediğini açıkça söylese belki de bugün sanık sandalyesinide oturmayacaktı. Müvekkilimin tahliyesini istiyorum, savunma için de süre verilsin" diye konuştu.