İZMİR - Konu hakkında açıklama yapan Tanrıkulu; “Geçtiğimiz günlerde bir Bakanlar Kurulu Üyesinin; ülkemizdeki azınlık vakıflarının mülkleriyle ilgili kendince özeleştiri yaparak, ‘gasp ettiğimiz gayrimenkullerini, geçmiş günlerde kanun hükmünde kararname çıkartarak cemaat vakıflarına aynen iade ediyoruz. Bu, Türkiye'nin yüz akıdır" açıklamasında bulundu.
TANRIKULU’NUN AÇIKLAMASI
Ancak ülkemizdeki azınlık vakıflarının durumu kadar; ülkemizin yapmış olduğu mübadele anlaşmaları dışında, özellikle Yugoslavya, Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Romanya v.b. ülkelerden çok sayıda göç eden vatandaşlarımız bulunmaktadır.
Göç eden vatandaşlarımız o yıllardaki göçlerinde, göç ettikleri ülkelerde evlerini, bağlarını, tarlalarını ve arazilerini bırakarak gelmişlerdir. Bugün halen bu mal varlıkları, o ülkelerde kendileri üzerinde gözükmekte, kimisi boş, kimisi yasal olmayan bir şekilde kullanılmaktadır.
Hükümetin bu vatandaşlarımızın mal-mülk sorunlarını öncelikli olarak çözüme kavuşturması esas yüz akı olacaktır. Ancak gelinen noktada Hükümet bu konuda 2002 yılından bu yana hiçbir adım atmamış, adeta görmezden gelmiştir.
Bu durumda mal varlıkları o ülke topraklarında kalan vatandaşlarımız, kendi kıt imkânlarıyla yıllardan beri, mal varlıklarını geri almaya çalışmaktadırlar. Kimisi de masrafları karşılayamadıkları için Hükümetin bu konuda adım atmasını umutsuzcu haklı olarak beklemektedirler.
Bugün halen sadece Mısır ile ikili antlaşmalarla bu konuda antlaşması olan ülkemizin, dış politikada 2002 yılından bu yana kendi vatandaşına hizmet etmeyen politikalar ile uğraşması bu büyük sorunu daha da derinleştirmektedir.
Unutulmamalıdır ki; yıllar önce ülkemize göç eden vatandaşlarımız devlete karşı her türlü sorumluluklarını yerine getirmişler ve getirmektedirler.
Bu mağduriyetlerinin giderilmesi için Hükümet biran önce bu ülkelerle ikili antlaşmaları hayata geçirebilmelidir. Bu süreç uzun sürecekse, göç eden vatandaşlarımızın karşı ülkelere açacakları davaların masraflarını ülkemiz üstlenmeli bu zorlu uğraşlarında onların yanında olmalıdır.
Dışişleri Bakanı’na vermiş olduğum önergemle kendi vatandaşlarımızın sorunlarının, azınlık vakıflarının sorunlarından çok daha önemli olduğunu vurgulayarak, bu sorunun biran önce çözülmesini gündeme getirmek istedim.” diyerek, dış politikada ülkemize orta ve uzun vadede zarar verecek yaklaşım ve göstermelik davranışlardan kaçınılmasını istemiştir.
Değerlendirmeniz dileğiyle bilginize saygıyla sunulur.
Dışişleri Bakanı’na sorulan sorular:
1-) Ülkemizin yapmış olduğu mübadele anlaşmaları dışında göç eden Türk vatandaşlarımızın geride bıraktıkları mallar hususunda 2002 yılından bugüne kadar hangi ülkelerle ne gibi çalışmalar gerçekleştirilmiştir?
2-) Azınlık vakıflarının malları konusunda hassasiyet gösteren Hükümet, bu konuda uzun yıllardan bu yana sıkıntı yaşayan ve çözüm bekleyen vatandaşlarımız için, Dışişleri Bakanlığı nezdinde bir çözüm masası dahi oluşturamamasının nedeni nedir?
3-) Bugüne kadar gerek Yunanistan ve diğer Balkan ülkeleri, gerekse diğer ülkeler ile -Mısır dışında- bu konuda ikili anlaşmalar neden yapılmamıştır?
4-) Farklı ülkelerde malları kalan vatandaşlarımız için bu önergemden sonra ne gibi kolaylıklar ve çalışmalar yapılacaktır?
5-) Göç ettikleri ülkelerde malları kalan vatandaşlarımızın, o ülkelere açacakları davaların masraflarını Bakanlık olarak üstlenmeyi düşünüyor musunuz?
6-) Ülkemizin taraf olduğu mübadele anlaşmaları dışında hangi ülkeden kaç vatandaşımız, hangi yılda göç etmiştir?
7-) Bakanlık olarak; göç eden bu vatandaşlarımızın geride bıraktıkları malları konusunda bir envanter çalışmanız var mıdır? Yoksa; böyle bir çalışmaya neden gerek duyulmamıştır?
8-) Bugüne kadar Bakanlığınıza bu konuda kaç müracaat olmuş; sonuçları neler olmuştur?