Sertel: Bunları yapan gazeteci değil!

Atilla Sertel, olaya karışan magazincileri gerçek gazeteci olarak görmediğini söyledi.

 

İZMİR - Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, sanatçılarla gazeteciler arasında düzeyli ilişki kurulamadığı için istenmeyen olaylar yaşandığını, ''basın özgürlüğü'' anlayışının da özel yaşamı taciz etmemekten geçtiğini söyledi.

    

Sanatçı Timuçin Esen ile magazin muhabirleri arasında geçen son olaylar ''Haber özgürlümü mü? Özel hayat mı?'' tartışmalarını yeniden alevlendirirken, Atilla Sertel, yaşanan olayların son derece üzüntü verici olduğunu ifade etti.

 

Kısa süre önce Levent Kırca ile bir magazin muhabiri arasında benzer olayların yaşandığını belirten Sertel, özel yaşama yönelik tacizkar tutumun tasvip edilmesinin mümkün olmadığını ifade etti.

    

Yaşanan olayların tüm magazin muhabirlerine mal edilmesinin çok yanlış olacağını belirten Sertel, şunları söyledi: ''Son dönemde sanatçılarla magazin gazetecileri arasında yaşanan olaylar basın özgürlüğüyle özel hayatın gizliliği tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Son derece üzücü olaylar yaşandı. Ben de gazeteci, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı olarak o görüntüleri izlerken çok üzüldüm. Özgürlük, başkasının özgürlüğüne kadar özgürlük... Başkasının özgürlüğünü sınırlarsanız, özgürlük olmaktan çıkar. Basın özgürlüğünden anlayışımız, insanların taciz edilmemesi olmalıdır, basın özgürlüğü kişileri özel yaşamında taciz etmemekten geçiyor. Özel yaşamına yönelik tacizkar tutumun tasvip edilmesi mümkün değil. Televizyonlarda gördüğümüz kadarıyla bir sanatçı, alkollü olabilir, içkili mekandan çıkıyor ve o arkadaşın zorla resimleri ve görüntüleri çekiliyor. O kişi 'Çekmeyin' diye ısrar ediyor. Polis o kişiye kelepçe takıyor, yerlerde sürükleniliyor, resimler, görüntü çekiliyor. Bu yanlış bir tutum... Kısa bir süre önce Levent Kırca'nın ve Uğur Yücel'in de başına geldi. Sanatçılarla gazeteciler arasında düzeyli ilişki kurulamadığı için böyle ilişki yaşanıyor.''

    

Yaşanan olayların tüm magazin muhabirlerine mal edilmesinin de yanlış olduğunu ifade eden Sertel, şöyle devam etti: ''Magazin muhabirlerinin tümüne mal etmiyorum. Türkiye'de ciddi magazin muhabirliği yapan, sanatın ve sanatçının haberlerini veren ciddi magazin muhabirleri var. Ama magazin muhabiri adı altında çalışan bazı arkadaşlar, insanların özel yaşamına müdahale eder noktaya geldi. Toplumda tasvip edilmiyor. Birtakım sanatçılar reklam için o magazin muhabirlerini kullanıyor. Magazin muhabirleriyle aralarındaki ilişki giderek dejenerasyona uğruyor, o dejenere ilişki herkesle kurulacakmış gibi bir noktaya geliyor ki bu da tehlikeli. Ben elbette ki sanatçıların özel yaşamlarına saygı gösterilerek, onların özgürlüklerine saygı gösterilerek, basın özgürlüğünden yanayım. Ben de hassasiyetle izliyorum, ne yazık ki 212 sayılı yasayla çalıştırılmayan, basın kartı taşımayan, gazetecilik ilkelerini tam olarak benimseyememiş, bazı genç tecrübesiz insanlar eline kamera, fotoğraf makinesi alarak her şeyi, her ortamda yapacağını sanıyor. Böyle bir basın özgürlüğü kuralı yok, biz de tedirginlik duyuyoruz. Her önüne gelenin gazeteci olmaması, gazeteci sayılmaması gerekir. Herkes kurallarına göre bu işi yapmalı.''

    

Atilla Sertel, Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Cem Özer ile Nurgül Yeşilçay'ın siyah kurdele takarak olayı protesto etmesinin de ''meslektaşlarına yönelik bir sıkıntı'' olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

 

Basın meslek örgütlerinin gerekli müdahaleleri yaptığını belirten Sertel, ''Gazetecilerle ilgili noktada gazeteciler görüş belirtmeli. Gazeteci örgütleri gerekli tepkiyi, magazin muhabiri adı altında davranış bozukluğu sergileyenlere karşı geliştirdi. Bizim nasıl filmde, dizide bu rolü böyle oyna, böyle bak, böyle yap diyemeyeceğimiz gibi, onların da böyle bak, yap demesini de çok uygun bulmadım'' dedi.

    

Türkiye'de gazetecilik konusunda sıkıntılar olduğunu belirten Atilla Sertel, isteyen herkesin 5 dakikada gazeteci olabildiğini söyledi. Kalemi, fotoğraf makinesini, kamerayı eline alan herkesin ''gazeteciyim'' diyebildiğini ifade eden Sertel, şunları söyledi: ''Oysa mesleki okullar var. Tahsil dışında uzun süre gazetelerde stajyer muhabirlik yapmış, değişik meslek branşlarında uzman muhabirlerden eğitim görmüş, bir eğitimden geçmiş gazetecilik yapmış kişiler var, hepsi bir eğitimden geçiyor. Ben gitsem İzmir veya İstanbul barosuna avukat olduğumu söylesem ve herhangi bir sanığı savunacağını belirtsem, 'Diploman nerede? Nerelerde staj yaptın? Hangi baroya kayıtlısın?' diye sorarlar. Beni hakim karşısına çıkartın, savunma yapacağım desem akli dengemde sorun var diye düşünürler. Ama gazetecilikte öyle değil. Biri sabah kalkıyor 'Gazeteci olayım' diyor, köşe yazıyor, resim çekiyor, makineyi alıyor ve 'Gazeteciyim' diyor. Aslında gazeteci o değil. Gazeteci uzun süre meslekte çalışmış, ustalardan birikim edinmiş, bunu pekiştirmiş, bol bol haber yazmış, fotoğraf çekmiş, emek harcamış kişidir. 212 sayılı yasayla tanımlanmış kişi olması lazım. 'Patronlar 212 sayılı yasa yapmıyor' demek mazeret değil. Onu almak için mücadele etmeli, önce hakkını, hukukunu savunan kişi olmalı. Onu alacak ve gazetecilik mesleğinin etik kurallarına uygun davranacak.''

    

Sertel, gazetecilere yönelik meslek içi eğitimlere önem verilmesi gerektiğini, bu konuda federasyon olarak da çalışma yapılacağını vurguladı. Özellikle gece yaşamı içindeki sanatçılarla sıkı ilişkilerden kaynaklanan sorunlar olduğunu belirten Sertel, bazı sanatçıların reklamlarını yapmak için magazin muhabirlerini çağırdığını, el altından haberler verdiğini, kendisini yakalattığını ve reklam için gazeteciyi kullandığını vurguladı.

    

Atilla Sertel, sanatçıların sevenleri karşısında kötü duruma düşmemesi için magazin muhabirlerinin biraz daha anlayışlı olabileceğini sözlerine ekledi.