Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- TMMOB'a bağlı Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Dünya Gıda Günü dolayısıyla basın açıklaması düzenledi.Açıklamada, gıdaya ulaşmada en sıkıntılı yılın yaşandığı kaydedildi.
ARTAN SORUNLAR GELECEKTE GIDA KRİZİNE NEDEN OLACAK
Üç odanın bir araya gelerek gerçekleştirdiği açıklamada, 'Bu yıl, 16 Ekim'de 'kutladığımız' Dünya Gıda Gününü, gıdaya ulaşmanın en zor yılı olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Pandemi döneminde bile bu kadar sıkıntılı günler yaşamamıştık. Yanlış ekonomi politikaları, tarım üretiminin hızla azalması, emekçi ve emekli ücretlerinin açlık sınırının altında kalması, bırakın sağlıklı beslenmeyi, karnımızı doyurmayı bile lüks haline getirmiştir.Pandemi süreci, son 10 yılda artan etkilerini yaşamakta olduğumuz iklim değişikliği, su kaynaklarının kirlenmesi, ormanların, sulak alanların ve çevrenin tahrip edilmesi, tarım alanları ve meraların amaç dışı kullanılması, artan nüfus, mülteci akını gibi sorunlar yakın gelecekte su krizine, toprak kıtlığına ve dolayısıyla gıda krizine neden olacaktır' denildi.
ENDİŞELER ARTTI
Açıklamanın devamında iklim krizinin ortaya çıkardığı su sıkıntısına da değinilerek, 'Su, dünyada canlı hayatın devamı için gereklidir, su olmazsa hayat olmaz. Dünya yüzeyinin dörtte üçü, vücudumuzun yüzde 50'sinden fazlası su içerir, yine gıdamızı üretmek ve yaşamak için suya ihtiyaç duymaktayız. İklim değişikliği, özellikle son yıllarda insan eliyle 'kriz' haline dönüştürülerek, aşırı yağışlar, su baskınları, can kayıpları, aşırı sıcaklar, kuraklık olarak dünya ülkelerinin gündeminde sıkça yer almaktadır. İçilebilir su kaynaklarımızın ve tarımsal üretimin hızla azalması, yönetenler tarafından sorun çözücü tarım, gıda ve su politikalarının oluşturulmaması, gelecek için duyulan endişeleri arttırmıştır' ifadelerine yer verildi.
KARNINIZ AÇSA SON MODEL ARABANIN KIYMETİ YOK!
Üretimin öneminin pandemi döneminde ortaya çıktığını vurgulayan mühendisler, 'Özellikle Covid-19 pandemisi, dünyaya gıdanın stratejik önemini ispatlamıştır. Tedarik kanallarında yaşanan aksamalar, 'Kendi Kendini Besleyen Ülke' olmanın hayati önemini gözler önüne sermiştir. Karnınız açsa, içecek suyunuz yoksa son model arabanızın, elektronik cihazların hiçbir kıymetinin olmadığını, pandemi döneminde hepimiz yaşayarak öğrenmek zorunda kaldık' dedi.
KAMU YARARINDAN YANA TUTUMUMUZ SÜRECEK
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:
Ne acıdır ki, 21.yüzyılda bu gerçeği tecrübe eden ülkeler, pandemi biter bitmez Ukrayna-Rusya savaşının çıkmasına göz yummuş, geçen hafta da Filistin-İsrail savaşının yeniden başlamasına engel olmamıştır. İklim değişikliğinin sebep olduğu ciddi sorunların çözümü için hızlı adımların atılması gerekirken, savaşlar çıkıyor, küresel çıkar çatışmaları büyüyor, gelir adaletsizliği artmaya devam ediyor, çocuklarımız, gençlerimiz sağlıklı beslenemiyor, gelecek planları yapamıyor. Birleşmiş Milletler öncülüğünde, 193 ülkenin 2019 yılında imzaladığı 'Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'ndan sıfır açlık, 2030 için ulaşılabilir olmaktan çok uzaktadır. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği günlerin, maalesef başka bahara kaldığı görülüyor.
Gıda güvencesinin sağlanamadığı bir dünyada, adil ve demokratik bir düzen içinde yaşayabilmek hayal olacaktır. Bugün dünyada 800 milyonun üzerinde insan yani her 10 kişiden biri yatağa aç girmektedir. Ülkemizde ise insanlarımızın yüzde 22`si yeterli gıdaya ulaşamamakta yüzde 8,5`u ise açlık sınırında yaşamaktadır. İnsanlık için kabus olan bu yokluğu ve yoksulluğu yenmek için sorumluluk almak hepimizin ortak toplumsal görevidir. Unutulmamalıdır ki, dünya üzerinde üretilen tarım ve gıda ürünleri 8 milyarı geçen dünya nüfusunu beslemeye yetecek miktardadır. Eğer dünyada açlık varsa bu yetersiz bitkisel ve hayvansal ürünler ve gıda arzından değil, adaletsiz gelir dağılımından kaynaklanmaktadır.
Yaşadığımız gıda krizinden kurtulabilmek; rant ve beton ekonomisi yerine üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine kamusal ve toplumsal çıkarları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen 'Kamucu Tarım ve Gıda Politikaları'nı savunmakla ve yaşama geçirmekle mümkündür.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne bağlı Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları olarak; açlığın, yokluğun ve yoksulluğun son bulduğu, hakça ve adil paylaşımın olduğu bir ülke ve dünya özlemiyle bilimden, üretimden, insandan, emekten, doğadan, kamu yararı ve toplum çıkarından yana tutumumuz sürecektir.