Küçükkurt İZSİAD’ta yeni dönemi anlattı: Hedef üyelere dokunmak

Kutay GÜROCAK / EGEDESONSÖZ - İzmir iş dünyasının önemli Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’ndan birisi olan İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD)’nin Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt, göreve geldiklerinden bu yana dernek olarak üyelerin kendilerini ve işlerini geliştirecek çalışmalara destek verdiklerini söyledi.

Aynı zamanda Türkiye Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcılığı görevini de üstlenen Küçükkurt, önümüzdeki iki yıl boyunca seçim ekonomisinin etkilerinin görülebileceğini hatırlatarak, yatırımcıların dikkatli olması gerektiğini belirtti. İzmir’de hazır yemek ve catering sektöründe faaliyet gösteren Bortar’ın da başında bulunan Küçükkurt, İZSİAD’dan seçim ekonomisine kadar birçok konudaki fikrini Egedesonsöz okuyucularıyla paylaştı.


 
Dilerseniz görüşmemize, İZSİAD ile başlayalım. Son derece seviyeli bir seçimin ardından başkanlık koltuğuna oturduğunuz. Aradan uzunca bir zaman geçti. Bu süre içinde üye ilişkilerindeki temel yaklaşımınız ne oldu?
Geçen yıl haziran ayında gerçekleştirdiğimiz seçimlerde, üyelerimizin takdiriyle önce yönetim kuruluna sonra da başkanlığına seçildik. Son derece seviyeli ve demokratik geçen seçimlerden sonra, aday olan diğer arkadaşlarıma tek tek teşekkür ettim. Nezaketi elden bırakmadan yoğun bir seçim çalışması yapmıştık, sonunda başarılı olan taraf biz olduk. Aradan geçen süre içinde ise çalışmalarımızı sürekli artırdık. Doğal olarak İZSİAD’da her şeyin yolunda gittiğini görmek üyelerimizi de mutlu etti. Böylece amaçlarımızdan birisine ulaşmış olduk.
 
Bu noktada önceliğiniz ne oldu? Sonuçta, İzmir iş dünyasının önde gelen Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’ndan birisinin başında bulunuyorsunuz.
Biz, dernek yönetimine aday olduğumuz dönemde çıkış noktamız, üye odaklı bir İZSİAD oluşturmak oldu. Yani çalışmalarımızda üyelere dokunan ve onlarla iletişim halinde olan bir dernek anlayışını benimsedik. Aradan geçen süre içinde aldığımız olumlu tepkilerden de bunda başarılı olduğumuzu gördük. Burada parantez açarak şunu belirtmek isterim ki, İZSİAD kurulduğu dönemde yaşadığı kimi sıkıntıları, bugüne kadar derneğe hizmet eden bütün yönetimler sayesinde aşmasını bildi. Bu durum üye odaklı İZSİAD’ın oluşturulmasında bize kolaylık sağladı. Böylece kendi dönemimizde önemli mesafeler kat ettik.
 
Peki bunu yaparken mevcut durumu geliştirmek ve üye odaklı İZSİAD için daha seçici mi davrandınız? Başka bir deyişle üyelere ya da üye olmak isteyenlere yaklaşımınız ne oldu?
Şimdi burada şöyle bir durum söz konusu: İZSİAD her şeyden önce İzmir iş dünyasının temsilcilerinin bulunduğu bir kurum. Mevcut üyelerimiz için zaten yaklaşımımız belli. Temel hedef, üyeler arasında işbirliğini artırmak. Bunun yanında yönetim olarak, derneğimize yeni katılmak isteyenler için daha seçici davrandık çünkü üye odaklı yaklaşımımıza ve bu bütünlüğe zarar gelsin istemedik, istemiyoruz da. Derneklerin temel amacı nedir? Öncelikle belli bir amaç etrafında toplanmak ve yeni insanlar tanımaktır. İkinci amacı ise özellikle de bizim gibi dernekler için yeni işbirlikleri oluşturabilmektir. Tabi ki burası bir vakıf değil fakat sadece maddi kazanç üzerine kurulu bir anlayışı derneğe kabul etmemiz de söz konusu değil. Biz üyeler arasındaki ilişkilerin zayıf olduğunu düşünerek, bu eksikliği gidermek için harekete geçmiştik. Dolayısıyla üye alımları konusunda da son derece titiz davranmamız gerekiyordu, böyle de yaptık.
 


Bir anlamda hem üyeler arasındaki iletişime hem de dernekle aidiyet duygusuna odaklandınız, öyle mi?
Evet. Biz istiyoruz ki, önce İZSİAD ile bir bağ kurulsun ardından işbirlikleri yapılsın. Tabi ki, bu biraz da sizin iletişim gücünüze ve yeteneğinize bağlı.  Eğer ki İZSİAD’ı sadece para kazanılacak işbirliklerin yapıldığı bir kurum olarak düşünen birisi varsa, biz bu düşüncedeki bir adayı üye olarak kabul etmeyiz. Sadece satış amaçlı buraya geliyorsa bir kişi, onu kabul etmiyoruz çünkü böyle yapmazsak; üye odaklı anlayışımızı ortaya koymamış oluruz.
 
Biraz da Türkiye ekonomisinin genel durumuyla ilgili konuşalım. Siz de bir yatırım yapıyorsunuz ancak ekonominin gidişatı da ortada. Önümüzde yoğun bir seçim dönemi var. Düşünceniz nedir?
Türkiye ekonomisi bildiğiniz üzere geçen yılın son çeyreğini biraz sıkıntılı kapattı. Bunun olmasında birçok faktör söz konusuydu. Bunlardan birincisi, ABD Merkez Bankası (FED)’in aldığı ve uluslar arası piyasaları etkileyen kararlarıydı. Bu kararlar ülkemizde de ciddi sorunlara neden oldu. Döviz aldı başını gitti; özellikle de ABD doları, ani yükselişler yaptı. Dolayısıyla piyasalar 2013’ü tedirgin şekilde kapattı. Şimdi ise 2014 yılındayız ancak önümüzde uzun bir seçim takvimi var. Kısa sürede üç tane seçim yaşayacağız. Mevcut durumu göz önünde bulundurur ve seçim ekonomisini de buna eklersek, 2014 için ekonomi de çok net bir tablo karşımıza çıkmıyor.
 
Dövizde yaşanan dalgalanmalara ve sizin söylediklerinizden yola çıkarsak, daha dikkatli davranmak gerekiyor yatırım için. Öyle değil mi?
Ben, 5 yıldır TL’nin aşırı değerli olduğunu söylüyordum. Biz, milliyetçi insanlarız ancak TL’nin aşırı değerli olması da iyi bir şey değil. Geçen sene sonuna kadar Merkez Bankamız(MB), doları baskı altında tutuyordu ama sonrasında dolar patladı. Dışarıdan hammadde ithal eden sanayicinin zararı çok fazla oldu. Sonrasında MB, faizle piyasalara müdahale etti de dövizin ateşi biraz düştü. Dolayısıyla bu dönemde dikkatli davranmak gerekiyor çünkü önünüzü göremiyorsunuz.
 
Bortar Hazır Yemek firması olarak, daha önce bir yatırım kararı almış ve buna başlamıştınız. Kısaca bundan bahsedebilir misiniz?
Bir aksilik olmazsa, 8 bin 500 metrekare kapalı alanı bulunan ve mevcut tesisimizin hemen yanı başında bulunan yeni fabrikamızı, 2014 yılı sonuna kadar faaliyete geçirmeyi planlıyoruz. Buraya tamamlamamız durumunda Türkiye’nin en büyük yemek fabrikasını inşa etmiş olacağız. Yatırım maliyeti 6 milyon dolar olan bu fabrikayı, mevcut binayla bütünleştireceğiz. Yeni binamız üretim tesisi olurken; eski binamızı da ara eleman sorununa çözüm getirmek amacıyla, küçük bir eğitim merkezi haline dönüştüreceğiz. Bu da sektörümüze minik bir katkı olur diye düşünüyoruz.
 
Sektörde rekabet nasıl? Yıllar önce tartışılan merdiven altı üretimin ağırlığı hala tahmin edilenden fazla mı? Sizin konuya yaklaşımınız nedir?
Maalesef hala bu sorunu yaşıyoruz. Evet, günümüzde durum biraz daha iyi ancak henüz istenilen seviyeye gelmiş değil. Gelişen teknoloji ve AB’ye uyum çalışmaları kapsamında standartlar biraz daha yükseldi ancak yeterli değil. Çünkü burada önemli olan nokta denetimi yapabilmek. Bu sorunu tamamen ortadan kaldıramazsınız ancak belli bir noktaya düşürülebilirsiniz. Dünyanın her yerinde uygun üretim koşullarda üretim yapmayan firmalar yok mu? Var, ancak Türkiye’de bu sayı çok fazla. Bir de her şeyi devletten beklememek lazım. Eğer ki siz 4 TL’ye 4 kap yemek satın alıyorsanız, bu sorun devam ediyor. Neden? Çünkü, örneğin ben belli standartlarda üretim yapmak, vergimi ve sigortamı ödemekle yükümlüyüm? Ben 5 TL’den versem bile zarar ediyorum, nasıl rekabet edeyim. Geçen gün bir firmanın 2.8 TL’den yemek verdiğini duydum. Düşünebiliyor musunuz? Ben nasıl rekabet edeyim o firmayla.
 
Ancak son dönemde devlet, denetim noktasında daha sıkı davranıyor. Hatta sağlıksız koşullarda ya da standartlara uygun üretim yapmayan firmaları teşhir ediyor. Bu da bir adım, değil mi?
Bu arz taleple ilgili bir şey. Sen o fiyattan yemek yiyebileceğini düşünüyorsan, ona yapan birisi de mutlaka oluyor. Ben 18 TL’lik kaşar kullanıyorum ama 8 TL’ye kaşar kullanan da var. Siz, 4 TL’ye sandviç alabiliyor musunuz ki 4 kap yemek alasınız? Devlet son dönemde uygun üretim yapmayan firmaları teşhir ediyor. Bu uygulama bize göre son derece doğru. Biz her şeyi belli sınırlar içinde imal ediyorsak ama karşı taraf böyle yapmıyorsa bunun bilinmesi gerekiyor.
 
Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD) olarak seçim dönemi boyunca her siyasi partiye eşit mesafede duruyoruz. Derneğimiz üyesi olup siyasete atılan üyelerimiz var. Tabi ki, bu önemli bir şey. Sonuçta İZSİAD üyesinin başarılarından mutluluk duyuyoruz fakat belirttiğim gibi bizim yaklaşımımız herkese eşit uzaklıkta.